Risale-i Nurlar zaviyesinden Şehr-i Ramazan (3)

altMübarek Ramazan Ayı münasebetiyle Risale-i Nur Külliyatının tamamını tarayarak Hz. Üstadın Ramazan ayı ve önemi ile ilgili bahisleri siz değerli can dostların nazarlarına sunduğum yazı serisine bu haftada devam ediyorum.

Mübarek Ramazan demek:

Sevap cihetinde bazen bir saati on saat, bazen de yüz saat hükmüne getiren musibet ve sıkıntıları gideren, manevi dereceleri yükseltendir.

Dünyanın fâni bir ticaretgâh olduğunu bildiren ve herşeyi iman ve âhiret için feda etme duygusu verendir.

Âhirzaman fitnesinde ehemmiyetli bir rol oynayan açlığa karşı kuvvetli bir siperdir.

Ehl-i dalâletin ve şeytanın oyunlarına karşı en büyük bir kalkandır.

Hakikî şükre sevk etme hikmetleriyle dolu olan zamandır.

Riyazet-i diniyeye riayet etmeyen şükürsüz insanlara musibetler verip hikmet içinde adaleti gözlere gösterendir.

Ona riayet eden, sabreden ve orucunu tutanlara bolca, cömertçe sevap kazandırandır.

Bütün Müslümanlara ve Nurculara ayrı bir bayram ve sevinç yaşatan aydır.

Maddi ve manevi hastalıklara şifa olmanın kaynağıdır.

Keşfiyatın, ruh coşkunluğunun, kemalâtın tavan yaptığı zamandır.

Ehl-i Sünnetin selamet ve necatı için edilen pek çok duaların kabule en yakın olduğu andır.

İnsanlığın, komşuluğun, yardımın, şefkatin, merhametin en fazla hatırlandığı aydır.

Âlâka, ziyaret, ikramın çoğaldığı, hata ve kusurların hatırlanıp nedamet edildiği zamandır.

Risale-i Nur hizmetlerinin, ittihadın, ittifakın, aşk ve şevkin zirve yaptığı zamandır.

Zikrin, fikrin, tezekkürün, tefekkürün tavan yapıp coştuğu andır.

Fedakârlığın,  heyecanın, duygusallığın ve hissiliğin zirve yaptığı andır.

Manevi sermayenin yüzlere, binlere, milyonlara tırmandığı zamandır.

Günah ve kebairden bütün bütün içtinaba yeltenildiği aydır.

Feyz ve manevi kazançların birlikte bir şirketi manevi gibi en fazla hissedar olunduğu aydır.

Birçok dini meselede ruhsat yerine azimetin tercih edildiği zamandır.

Haddi ve sınır aşımının cezası olan “Kefaretin” gündemde olup günah ve cezadan uzak durmanın sırrının hatırlandığı aydır.

Açlığa karşı sabır ve tahammülü bir idman havasını verip gerçek manada açlık, riyazetin yaşandığı andır.

Beşerin musibetini ikileştiren sabırsızlığın ve tahammülsüzlüğün bir ilâcıdır.

İktisat, bereketin arttığı, bir kuru ekmeğin önemli bir nimet olduğunun anlaşıldığı zamanıdır.

Minnetlerin kimseye değil sadece yaratıcıya yöneldiği zamandır.

Esmâ-i Hüsnânın, İsm-i Âzam’ın, dua ve münacaatın zirve yaptığı andır.

Kur’ân-ı Mu’cizü’l-Beyanın, ilâhî yüksek hitabıyla semayı şenlendirdiği, dağları ihtizaza getirdiği, arzı hareketlendirdiği, ihlâslı hafızların şakıdığı ve dinleyenlerin mest olduğu aydır.

Kulakların pasının silindiği, dillerin güzel sözlerle süslendiği aydır.

Kalın gaflet, uyku ve sarhoşluk tabakalarının parça parça edilip yok edildiği aydır.

Uykunun sersemliklerinin enerji ve intibaha döndüğü zamandır.

Fırtına ve dumanların yok olup güneş, nur ve rahmet bulutlarının öne çıktığı aydır.

Pusulaların şaşmadığı, rahmet gemilerinin sığ limanlarda demirlediği aydır.

Aynaların sade ve berraklaşıp hayatı çok iyi taradığı andır.

Nefislere karşı mücadelenin arttığı aydır.

Hatiplerin Allah’ın evi camilerin kürsülerinde irşadlarını artırdığı aydır.

ilhâmî hediyelerin coştuğu aydır.

Kıymetini bilip istifade edenlere ne mutlu!

Bu mübarek ayın ahirindeki “tek gecelerin” bereketini en iyi şekilde idrak etmek herkese nasip etsin. Amin. Şimdiden; “Seksen küsur sene bir manevi ömrü kazandıran  “Leyle-i Kadir!” gecenizi” tebrik diyor ve hakkıyla hep birlikte, ailelerimizle, cemaatle, millet ve ümmet olarak layıkıyla eda etmemizi Rabbimden niyaz ediyorum.

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*