Risale-i Nur’un hizmetinin özelliği

“Kur’ân’ın sönmez ve söndürülmez bir nur olduğunu ispat eden ve bütün dünyaya gösteren” Bediüzzaman Hazretleri’nin tesis ettiği Risale-i Nur hizmeti ve takipçileri olan, “şakirtleri başkalarına kıyas edilmez, susmaz, susturulamaz ve dağıttırılamazlar.”

Bu ahir zamanda ve helâket ve felâket asrında, dinin yaşanmasının çok zorlaştığı ve ağırlaştığı şartlar içinde, gayet ciddî ve gayretle en yüksek ilim olan iman ve Kur’ân ilmi hakikatlerinin öğrenilmesi ve yaşanmasında en etkili rolü üstlenen Risale-i Nur hizmetinin bazı özellikleri olması gerektiği açıktır.

Meselâ bir mektubunda, Üstad, “Ben pek kat’î bir surette ve bine yakın tecrübelerim neticesinde kat’î kanaatim gelmiş ve ekser günlerde hissediyorum ki: Risale-i Nur’un hizmetinde bulunduğum günde, o hizmetin derecesine göre kalbimde, bedenimde, dimağımda, maişetimde bir inkişaf, inbisat, ferahlık, bereket görüyordum.”

Üstad Risale-i Nur hizmetinde bulunduğu günlerde ve zamanlarda, o anda yapılan hizmetin çeşidi ve önemine göre, hissettiği, “kalbinde, bedeninde, dimağında, maişetinde bir inkişaf, inbisat, ferahlık ve bereket gördüğüne” göre; bu zamanda da aynı hizmetin müdavimleri olan Nur Talebeleri aynı şekilde, Risale-i Nur’un hizmetinde bulundukları günlerde, yaptıkları hizmetin derecesine göre bu tür faydaları büyük bir ihtimalle göreceklerdir ve birçok örneğiyle görmektedirler de zaten.

Aynı mektubun devamında özellikle zamanımızı da çok ilgilendiren derd-i maişet (ekonomik) cihetinden gelen ve hizmetleri aksatmak konusunu şöyle gündeme getiriyor; “Hem İmam-ı Şâfiî’den (ra) rivayet var ki; ‘Halis talebe-i ulûmun rızkına, ben kefalet edebilirim’ demiş. ‘Çünkü rızıklarında vüs’at ve bereket olur.’ Madem hakikat budur ve madem halis talebe-i ulûm ünvanına Risale-i Nur şakirdleri bu zamanda tam liyakat göstermişler; elbette şimdiki açlık ve kahta (kıtlık) mukabil Risale-i Nur hizmetini bırakmak ve zaruret-i maişet özrüyle, maişet peşine koşmak yerine en iyi çare, şükür ve kanaat ve Risale-i Nur Talebeliğine tam sarılmaktır.”

Risale-i Nur hizmetinde ihlâsla, sadâkatle, sebat ederek gayret edenler demek ki ‘Talebe-i Ulum’ unvanını almaktadırlar. Bu saydığımız üç özellikten başka mektupta belirtildiği gibi; “geçinme (maişet) zaruretinden dolayı maişet peşinden koşarken hizmeti aksatmamak gerekiyor.

Talebe-i ulum’un yani Nur Talebelerinin önemli özelliklerinden biri de, “Vazifesini yapıp vazife-i İlâhiyeye karışmamaktır.”

Diğer bir prensip, ben anlayışıyla değil biz anlayışıyla hizmet etmek, anlatmak ve insanlara faydalı olmaktır.

Başka, diğer önemli bir prensip de ‘hizmetle ilgilenen diğer arkadaşlarını tenkit etmemek ve faziletfüruşluk nevinden gıpta damarını kabartmamak’ olmalıdır.

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*