Risale-i Nur´un kıymetini bilin

Yrd. Doç. Dr. Ahmet Fadlullah Ahimeir
Sudanlı bir Nur Talebesi olan Yrd. Doç. Dr. Ahmet Fadlullah Ahimeir, Türk milletine Risâle-i Nur’un neşri konusunda büyük vazife düştüğünü ve Risâle-i Nur’un kıymetini bilmek gerektiğini belirtti. “Risale-i Nur’un başka ülkelere yayılması Türklerin boynunun borcu ve üzerine yüktür” diyen Ahimeir, “Hakiki talebe olmak isterlerse, Risale-i Nur’u okumak, neşretmek yani yaymaya çalışmaları gerekiyor” şeklinde konuştu.

İSTANBUL’DA düzenlenen Milletler arası Risâle-i Nur ve Bediüzzaman Sempozyumu’na katılmak üzere Türkiye’de bulunan Sudanlı Yrd. Doç. Dr. Ahmed Fadlullah Ahimeir ile bir mülâkat gerçekleştirdik. Yrd. Doç. Dr. Ahimeir, Sudan’da öğrencilik yıllarında Risâle-i Nur’u tanımış ve daha sonra Türkçe’yi öğrenebilmek için İstanbul’da uzun yıllar master ve doktora çalışmaları yapmış. Şimdi dilimizi gayet akıcı bir şekilde öğrenmiş olan Yrd. Doç. Dr. Ahimeir, Sudan’da hem Afrikalı gençlerin hem de bu ülkeye üniversite okumak için gelen dünyanın dört bir yanından insanların Risâle-i Nur’u tanıması için canla başla çalışıyor. Risâle-i Nur Türkçe yazıldığı için Türk milletini şanslı bulduğunu ifade eden Ahimeir, “bu bir o kadar da sorumluluğunuz olduğu anlamına geliyor” diyerek bu nimetin kıymetinin bilinmesi gerektiğini ifade ediyor.

Öncelikle kendisini tanımak istediğimiz Ahimeir kendini şu şekilde tanıtıyor: “Sudanlıyım. Afrika Uluslar arası Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Arap Dili ve Belâgatı Bölümü’nde Yrd. Doçent Doktorum. Aynı zamanda Risâle-i Nur talebesiyim.”

Türkçe’yi çok akıcı konuşmasıyla bizleri şaşırtan Ahimeir’e bunun hikâyesini sorduk. Bize Türkiye’de uzun yıllar geçirdiğini söyledi. Ahimeir Türkiye’ye ilk olarak doktora yapmak üzere 1998 yılında gelmiş. İstanbul Üniversitesi Yabancı Diller Bölümü Türkçe Bölümü’nde Türkçe eğitimi gören Ahimeir, daha sonra Marmara Üniversitesi Arap Dili ve Edebiyatı Bölümü’nde doktoraya başlamış. Doktorasını bitirdikten sonra Sudan’a dönen Ahimeir Türkiye’de 5 seneden fazla geçirmiş. Ahimeir Risâle-i Nur’u Türkiye’de değil, Sudan’da tanımış. Bu durumu “Demek ki Risâle-i Nur Afrika kıt’asına da ulaşmış ve orayı da aydınlatmış” tesbitiyle yorumluyor. Türkçe öğrenme sebebini de hem dillere olan ilgisine hem de Risâle-i Nur’un Türkçe yazılmış olmasına bağlıyor.

Yrd. Doç. Dr. Risâle-i Nur’un kendi hayatına büyük etki ve katkıları olduğunu belirten Ahimeir şunları söyledi: “Risâle-i Nur iman-ı taklididen, iman-ı tahkikiye geçiriyor. Özellikle biz Müslüman ülkelerde yaşayanlar “La ilahe illallah, Muhammeden Resulullah” diyoruz ama bazılarımız İslâm ahlâkını yüzde yüz yaşayamıyor. İşte bunun sebebi taklidî bir imana sahip olmaktır. Bu husus Risâle-i Nur’da da izah edilmiş zaten. Ama Risâle-i Nur burhanlarla, kat’i delillerle, iki çarpı iki dört edercesine ikna ediyor. Allah’ın birliğini, varlığını, nübüvveti, tevhidi, haşri ispat ediyor. İnsan Risâle-i Nur’dan bunları okuduğu zaman gerçekten imanı çok kuvvetleniyor. Bundan dolayı İslâm ahlâkını yaşamaya çok önemli bir vesiledir benim için Risâle-i Nur.”

Risâle-i Nur’un Sudan ve diğer Afrika ülkeleri için ehemmiyetini sorduğumuz Ahimeir, bu konuda da şu tesbitlerde bulundu: “Benim İstanbul’daki sempozyumda sunduğum tebliğin konusu ‘Risâle-i Nur’un cihanşümulluğudur’. Risâle-i Nur’un hakikatleri bütün insanlık için elzemdir. Bu hakikatler Türkiye’ye lâzım olduğu gibi Afrika’ya da lâzımdır. Bizim orada benim görev yaptığım okulda çok değişik ülkelerden gelen talebeler var. Onlarla tanışıp, Risâle-i Nur’daki hakikatleri paylaştığımızda çok ilginç karşılıklar alıyoruz. Meselâ gayrimüslim bir talebemiz biz Risâle-i Nur’dan imanî bir bahis okuduğumuz zaman hayret içinde kalarak, “Bu hakikat bana lâzım, benim memleketime de lâzımdır” demişti. Bu kişi Brezilyalı bir öğrenciydi. Bir başka öğrenci var meselâ. O da bir kaç sene önce Müslüman olmuş ve Sudan’a gelmiş. Ona da Risâle-i Nur’daki hakikatleri sunduk. Kendisi 4-5 senedir Müslüman olmasına rağmen, Risâle-i Nur ile İslâmı yeniden keşfettiğini söylüyordu. İnternet üzerinden babasıyla konuşmaya başlamış ve Risâle-i Nur’daki hakikatler sayesinde babasının da geçenlerde Müslüman olduğunu öğrendik. Şimdi baba-oğul internette imanî bahisleri tartışıyorlar. Biliyorsunuz İslâm’da zorlama yoktur. İman ancak ikna olarak mümkün olur. İşte Risâle-i Nur bunu sağlıyor. Bunun haricinde Sudanlı, Nijeryalı kardeşlerimiz var, bunlar da Risâle-i Nur’daki hakikatleri öğreniyorlar ve verdikleri tepkiler genelde, “İşte tam ihtiyacım olan şey, kafamdaki sorulara cevap veriyor, bu hakikatleri kaçırmamam lâzım” şeklinde oluyor. Bu türden beklentisi olan insanların sayısı o kadar çok ki, ne kadar çalışsak kâfi gelmez.”

Risâle-i Nur’daki elmas gibi hakikatleri insanlığa ulaştırmada Türk milletine büyük sorumluluk düştüğünü belirten Yrd. Doç. Dr. Ahimeir şunları söyledi: “Risâle-i Nur’un başka ülkelere yayılması Türklerin boynunun borcu ve üzerine yüktür. Hakikî talebe olmak isterlerse, Risâle-i Nur’u okumak, neşretmek yani yaymaya çalışmaları gerekiyor. Türkiye’de Risâle-i Nur’un yeterince kıymetinin bilinmediğini düşünüyorum. Belki yeterince bilinmiyor. Risâle-i Nur’a karşı çıkan, onu zararlı sanan insanlar olduğunu da duyuyoruz. Muhtemelen bunlar ya Risâle-i Nur’u hiç okumamışlar ya da hiçbir şey bilmiyorlar. Bilip okusalar, bunun nasıl bir kıymeti olduğunu ve insanlığa nasıl hayırlar getireceğini anlarlardı. Bakın ben başka bir ülkeden, hatta başka bir kıt’adan geliyorum. Bu hakikatleri daha iyi anlamak için Türkçe’yi bile öğrendim. Eğer Risâle-i Nur’da bir fayda görmesem ve çok değerli olmasa kimse beni zorlamadığı halde bunu yapmazdım. Birilerinin bunu iyice düşünmesi lâzım.”

Benzer konuda makaleler:

1 Yorum

  1. nur un afrika kıtasına kadar aydınlatması çok düşündürücü bir konudur. sağlam temeller uzerinde olması insana güven veriyor. afrika kıtası ile kalmamalı dünyayı sarmalı nur. işte o zaman gözleri kulakları kapalı olanlar eyvah diyecektir. nur tamamlacantır Allahın izni ile…

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*