Risale okuma programları

Yaz mevsiminin Nur camiasına has etkinliklerinden biri, Türkiye’nin dört bir köşesinde organize edilen ve ağırlıklı olarak gençlerin katıldığı okuma programları.

Çoğu tabiatla iç içe ferah mekânlarda düzenlenen bu programlara genelde lise ve üniversite gençleri iştirak ederken, onlara zaman zaman eski kuşaktan hizmet emektarları da katılıyor.

Şahsî ve müşterek risale okumaları, nurlu ve feyizli sohbet ve müzakereler, hem katılımcıların fikir ve gönül dünyasını zenginleştiriyor, hem de aradaki muhabbet bağlarını pekiştiriyor.

Manevî enerji bataryaları şarj ediliyor.

Şu günlerde İstanbul’da devam eden “hızlandırılmış” programlarda bunun yeni ve güzel örneklerini görüyor ve hep birlikte paylaşıyoruz.

Keza, haftasonu Çaycuma’daki “külliyatı bitirme programı”nda da aynı mânâları hissettik.

Oradaki gençlerle, yakın zaman önce gazetede yayınladığımız “İman Hizmeti” dosyasındaki bazı başlıklar çerçevesinde sohbetlerimiz oldu.

Muhaveremiz sual-cevaplarla renklendi.

Zaten bir ayda külliyatı bitirme hedefiyle bir araya gelmiş gençlerle bu çerçevede yoğunlaşan fikir ve duygu alışverişlerimiz, istifadeli oldu.

Programı organize eden arkadaşlarımız, bundan sonraki projeleri hakkında da bilgi verdiler.

Bunlardan biri, okumanın bir adım ötesinde “külliyatı anlama programları” düzenlemek. Bu maksatla, tesbit edecekleri belli konuların eserlerdeki ilgili bahisler ışığında geniş şekilde müzakere edileceği seanslar yapmayı düşünüyorlar.

Bu meyanda, seçilen konunun uzmanı olarak kabul edilen bir misafirin iştirakiyle, en az bir gün boyunca veya daha uzun bir süre, beraberce müşterek bir çalışma yapılması öngörülüyor.

Risalelerden vecizeler ezberleme programı da gündemlerine aldıkları bir başka etkinlik. Bu fikir bize, gençliğimizde umumî derslerin bitiminde, ezberledikleri kısa vecizeleri seslendiren çocukları hatırlatarak farklı bir nostalji yaşattı.

Bilhassa “risaleleri anlama” programları, son dönemde eserlerden belli konuların seçilip tahlil ve müzakere edildiği kongre ve masa çalışmalarının, daha fıtrî ortam ve süreçlerde gerçekleştirilen versiyonları olarak geliştirilebilir.

Bu amaçla organize edilecek buluşmalar, Risale-i Nur Enstitüsü ile koordineli olarak eğitim komisyonlarında daha sistematik bir zemine oturtulabilir. Ayrı ekipler farklı mekânlarda değişik konuları enine boyuna müzakere edebilirler.

Böylece bundan sonraki Risale-i Nur Kongrelerini besleyip güçlendirecek bir fikir ve kadro altyapısının oluşmasına da ciddî katkı sağlanır.

Onun için, madem bu tür programlar fıtrî ve insiyakî bir şekilde gittikçe yaygınlaşıyor; o zaman bunları daha tanımlı, hedefli, organizeli ve sistemli getirmek için gereken istişareleri yapıp sonuçlandırmak, ilgili komisyonların işi olmalı.

Bunu bir teklif olarak kayda geçirirken, her halükârda tatillerini Risale-i Nur okuyarak, daha ötesinde külliyatı bitirerek değerlendirmeyi seçen gençleri bu çok anlamlı ve güzel tercihlerinden dolayı tebrik ediyor, ihlâs ve istikamet çizgisinde şevklerinin daim olmasını diliyoruz.

Ki, bu da eserleri çok okumaya bağlı.

Evet, fiş sürekli takılı kalmalı ki, ahirzaman şartlarında hep boşalma riskiyle karşı karşıya bulunan manevî bataryalarımız her zaman dolu kalabilsin. Yoksa, Allah muhafaza, işimiz zor.

Görüştüğümüz gençler bunun farkında.

Çünkü onlar, fırsat buldukça üstün meziyetlerini yansıtmaktan ulvî bir haz duyduğumuz nesl-i cedidin, Nur neslinin güzide mensupları.

Üstadın bir asır önceden itibaren seslenmeye başladığı, Cennetâsâ bir baharda geleceklerini müjdelediği ve “İki hayatın ruhu hükmünde olan İslâmiyeti bırakan mezar-ı müteharrik bedbahtlar”ı, “Gelen neslin kapısında durmayınız, mezar sizi bekliyor, çekiliniz. Tâ ki İslâmın hakikatini kâinat üzerinde dalgalandıracak olan nesl-i cedit gelsin” diye uyardığı gençler bunlar.

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*