Risâle-i harikayı tavsiye

Nur Risâlelerini âhir ömrüne kadar okuyup okutmak, her bir Nur Talebesinin öncelikli vazifesidir, hizmetidir, şiârıdır…

Ancak, Külliyata dahil bazı risâleler vardır ki, daha çok ve daha sıklıkla okunması icap ediyor. Bunların başında da İhlâs Risâlesi (21. Lem’a) geliyor.

İhlâs, Nur dâvâsının temeli olduğundan, bu kudsî hakikatin harikulâde bir ifadesi olan İhlâs Risâlesinin de en az (lâakal) on beş günde bir defa okunması gerekiyor.

Bilgisayar lisânıyla ifade edecek olursak, bu risâle, haricî saldırılara karşı hem bir “güvenlik bariyeri” oluşturmakta, hem de çok tesirli bir “anti–virüs” programı vazifesini görmekte.

Bu mânevî program, lâakal 15 günde bir çalıştırılmadığı takdirde, gerek hariçten gelen taarruzlar ve gerekse bünyeye bulaşan muzır virüsler sebebiyle, sistem bir anda çökebilir, ya da çok ağır hasar görebilir.

Bağ–bahçe misâli de öyle… Bir bahçeden güzel ve sağlıklı mahsüller alabilmek için, en az 15 günde bir bakım yapmak gerekir. Bu bakım işi, sulamak şeklinde olduğu gibi, çapalamak, yahut yabanî otları ayıklamak şeklinde de olabilir.

Hülâsa, her halükârda İhlâs Risâlesini iki hafta geçmeden okumak icap eder.

* * *

Külliyata dahil her bir eserin, kendi sahasında bir riyaseti, bir rüçhaniyeti var. Biri diğerine tercih edilmez.

Belki, her bir risâle, mektup, mecmua, müdafaa veya lâhikanın, hasseten hangi derde devâ, hangi sıkıntıya çare, hangi suâle cevap, hangi yaraya merhem teşkil ettiği cihetini ayrıca düşünüp mütalâa etmek lâzım.

Meseleye bu cihetten baktığımızda, Hz. Üstad’ın “sıkıntıların izâlesi için” hususiyetle nazara verdiği ve “duâ makamında” daha bir sıklıkla okuyup okunmasını tavsiye ettiği şu risâlelerin ismine rastlamaktayız: Münâcat ve Katre Risâleleri, 29. Lem’a–i Arabiye ve 7. Şuâ olan Âyetü’l–Kübrâ Risâlesi.

Hz. Bediüzzaman, “Hizb–i Ekber–i Nuriye”ye de dahil olan bu risâlelerden her hangi bir hizbi okuduğunda, bütün sıkıntılarının izale olup yerini ferahlığa terk ettiğini, hatta usanç, yorgunluk ve uykusuzluğa dahi çare olduğunu “Tefekkürnâme; İmâna Dair Bir Mârifetnâme” isimli eserindeki bir mektubunda ifade ediyor.

Hele, Hz. İmam–ı Ali’nin (kv) senâsına mazhar olan Âyetü’l–Kübrâ hakkında ve bu risâledeki 33 basamaklı Hülâsatü’l–Hülâsaya (Birinci Makam olan Arabî kısımlar) dair öyle müjdeli işaret ve beşaretler var ki, onları görüp de bu risâleyi tekrar be–tekrar okumadan duramazsınız.

Celcelûtiye ki, vahye dayalı emsâlsiz bir duâdır. Hz. Peygamberin (asm) Hz. İmam–ı Ali’ye nazmettirip okuttuğu bu duânın bâpları, adeta Risâle–i Nur’un bir mânevî fihristesi gibidir.

İşte Âyetü’l–Kübrâ, ismen dahi bu eserin bâplarına dahil olup hususî senâsına mazhar olmuş bir “risâle–i harika”dır. (Mektubat, İşârât–ı Gaybiye Hakkında Bir Takriz, s. 448; YAN, 1994)

Biz bu harika risâlenin, hususan 33 basamaklı Birinci Makamını daha bir sıklıkla okuması için, “manen sıkıntı çeken” bazı kardeşlere tavsiye ettik.

Okuyanlar, bilkülliye istifade ettiler, şifâ buldular, o ruhî ve mânevî sıkıntıdan ekseriyetle kurtuldular.

Bu mânâya bir işaret kabilinden, mevzuyu Hz. Bediüzzaman’ın şu sözleriyle noktalayalım: “Hem mâdem Celcelûtiye’nin aslı vahiydir ve esrarlıdır ve gelecek zamana bakıyor; ve gaybî umûr–u istikbâliyeden haber veriyor; ve mâdem, Kur’ân îtibârıyla, bu asır dehşetlidir ve Kur’ân hesâbıyla, Risâle–i Nur, bu karanlık asırda ehemmiyetli bir hâdisedir; ve mâdem sarâhat derecesinde çok karine ve emârelerle, Risâle–i Nur, Celcelûtiyenin içine girmiş, en mühim yerinde yerleşmiş; ve mâdem Risâle–i Nur ve eczâları, bu mevkie lâyıktır ve Hazret–i İmâm–ı Ali Radiyallâhü Anhın nazar–ı takdirine ve tahsinine ve onlardan haber vermesine liyâkatleri ve kıymetleri var; ve mâdem Hazret–i İmâm–ı Ali Radıyallahü Anh, …dalâletlerin bütün mânevî sihirlerini ibtâl edebilen bir mâhiyette bulunan ve bir mânâda Âyetü’l–Kübrâ nâmını alan risâle–i hârikaya bakıyor gibi bir tarz–ı ifâde görünüyor….”

(Age, s. 448)

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*