Risale-i Nur, Diyanet, camiler ve imamlar

Kur’ân tefsirleri Risale-i Nur eserleri serapa iman ve ibadeti vaz eden eserlerdir.

Çok önemli hususiyetlerden birisi de Kur’ân’ın bu asra bakan âyetlerinin tefsiri olmasıdır.

Günümüz insanının maddî ve manevî problemlerine yönelik Kur’ândan aldığı derslerle çözümlere parmak basarak mevcut sıkıntıları izale yönünde manevî reçetelere sahiptir.

Bu eserlerle alâkalı hak ve hakikat bu mealde cereyan ederken imamlarımızın camilerde Risale-i Nurları okumaması bir eksiklik olarak değerlendirilebilir diyebiliriz.

Camiler aynı zamanda dini ve diyaneti öğreten ulvî mekânlardır.

Kur’ân okumak bu mahallerde zaruret ise, Kur’ân’ın tefsirini de okuyup ve okutmaları aynı paralel manaları ifade eder.

Devlete bağlı bir kuruluş olan Diyanet İşleri Başkanlığı’nın talimatıyla hareket eden  imamlarımızın insanlarımıza doğru İslâmı ve İslâmiyet’e lâyık doğruluğu anlatmak gibi ulvî vazifelerinin olduğunu da unutmamak gerekir.

Kur’ân’ı öğretmek, bunun yanı sıra elzem olan fıkıh bilgileriyle birlikte her bir eseri iman memba-ı olan Risale-i Nurlardan yararlanma yollarını aralamaları başta imamlara düşen önemli dinî, ahlâkî ve vicdanî hususiyetler arasında sayılır.

İslâm’ı bu asra Kur’ân ve sünnet ekseninde doğru anlatarak imanı kuvvetlendiren Risale-i Nurlar, bu İslâm milletinin bağrından çıkmış İslâm kültürü hazinesi eserleridirler.

Risale-i Nur Külliyatı içinde mevcut bir eser olan İşarât’ül İ’caz’ın Diyanet Yayınları arasında basımı yapılarak büyük kitlelere Risale-i Nur Külliyatının bu vesileyle tanıtımına vesile olunması Diyanetin bu Kur’ân eserlerine sahip çıkmasının bir başlangıcı ve bir işaretidir.

Camilerde mevcut kütüphanelere külliyatın tamamının bırakılarak, cami cemaatinin bu eserlere ilgisinin tetiklenmesini de yine başta imamlar tarafından yapılması gereken bir hizmettir diye düşünüyoruz.

Camiler dinî ihtiyaçların giderilmesi yönünde ulvî birer mekân olmanın yanı sıra aynı zamanda İslâm kültürünün öğretilmesi yönünde birer kültür merkezleridir.

Kur’ân’dan süzülen  Risale-i Nur eserlerinin camilerde vaiz ve hutbelerde okunması, onlardan dersler yapılarak cami cemaatlerinin istifadesine sunulup, ufuklarının aşılmasına sebep olunması artık zaruret arz etmektedir bu zamanda.

Bu imanı eserlerin yanı sıra diğer tefsirlerin de mütalâa edilmesi sağlıklı kaynaklardan mülhem Kur’ân ve sünnet ekseninde izhar edilen eserlerin de hak ve hakikat adına okunması yine cami imamlarına düşen vazifelerden birisidir.

Bediüzzaman’ın telifine muvaffak olduğu Risale-i Nur Külliyatının hususiyetleri arasında saydığı ve “Kur’ân’dan teraşşüh eden hakikatler” olduğu gerçeği ışığında bu zamanda ehl-i imanın cem olduğu camilerde bu kıymetli eserlerden faydalanmamak onlara kayıtsız kalmak büyük bir eksikliktir. Aynı zamanda manevî bir mesuliyettir.

Bediüzzaman Hazretleri, 1930-1931 yılları arasında Türkçe olarak telif ettiği  “Mektubat” adlı eserinde Risale-i Nur hakkında şu mânidar ifadeleri kullanır:

“Ehl-i dünya diyorlar ki: ‘Bize ahkâm-ı diniyeyi ve hakikat-i  İslâmiyeyi talim edecek resmî bir dairemiz var. Sen ne selâhiyetle neşriyat-ı diniye yapıyorsun? Sen madem nefye mahkûmsun bu işlere karışmaya hakkın yok.’

Elcevap: Hak ve hakikat inhisar altına alınmaz. İman ve Kur’ân nasıl inhisar altına alınabilir?  Siz dünyanızın usûlünü, kanununu inhisar altına alabilirsiniz. Fakat hakikat-ı İmaniye ve esasât-ı Kur’âniye resmî bir şekilde ve ücret mukabilinde dünya muamelâtı suretine sokulmaz. Belki bir Mevhibe-i İlâhiye olan o esrar halis bir niyetle ve dünyadan ve huzuzatı- nefsaniyeden tecerrüd etmek vesilesiyle o feyizler gelebilir.

Hem de sizin o resmî daireniz dahi memlekette iken beni vaiz kabul etti, tayin etti. Ben o vaizliği kabul ettim, fakat maaşını terk ettim. Elimde vesikam var. Vaizlik imamlık vesikasıyla her yerde amel edebilirim” (Mektubat: Y. Asya  Neş. 117)

Diyanetin yapacağı:

Risale-i Nur Külliyatından İşarat’ül İ’caz tefsirini basarak Risale-i Nur’a ciddî alâkadarlığını gösteren Diyanet İşleri Başkanlığı’nın Risale-i Nur’ları bütünüyle basacağının işareti olarak değerlendiriyoruz.

Bu ülkenin dini kültürünü yazma, yayma ve doğru İslâm’ı anlatma vazifesiyle muvazzaf Diyanet İşleri Başkanlığı’ndan beklenen, Risale-i Nurların camilerde okutulması ve cami kütüphanelerine kazandırılması erdemini göstermesidir.

Risale-i Nur gibi İslâm kültürünü yayan kültür hazinesi eserleri arasında yer alan bir eserini basarak bu aziz milletin istifadesine sunan Diyanet İşleri Başkanlığı bu vesileyle milletin gönlünde taht kurmuştur.

Diyanet İşlerinden beklenen, bu erdemli vazifeyi resmî bir takım engelleri bertaraf ederek millete, Bediüzzaman ve eserlerini doğru tanıtma adına hareketi esas alması olmalıdır.

Bir dinî müessese olarak Diyanete yakışanda bu olsa gerek..

Son sözü yine Bediüzzaman’dan dinleyelim..

“Benim Kur’ân’a hizmetkârlığımdan teberri edip kaçmayınız. Çünkü inşaallah benden size zarar gelmez” ( a.g.e)

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*