Risâle-i Nur üzerine çalışma sistemimiz

Risâle-i Nur’u tanıma bahtiyarlığına erişeli, aşağı yukarı yirmi yıla yakın bir zaman oluyor.

Çok muhtaç olduğum bir zamanda Risâle-i Nur hakîkatleri ile tanışmak nasip oldu. Rabbimin bir ikramı ve ihsânı olan Risâle-i Nûr çok muhtaç olduğum akıl, kalb ve ruhumda şiddetli tesirler yaptı ve mânevî yaralarımı tedâvi etmeye başladı. İlk tanıdığım yıl içinde Külliyat’ı baştan sona kadar okuyarak bitirmeyi Rabb-i Rahîm bizlere de nasib buyurdu. O ilk yıllarımda okuduğum hakîkatlerden çok istifâde ve tefeyyüz ediyordum. Zaman zaman saatlerce ve günlerce okuyor ve hayretler içerisinde kalıyordum. Bu kadar mükemmel îzâhlar varken insanlar bu hakîkatlere niçin bigâne kalırlar diye de esef ediyordum. Sonraları anladım ki Risâle-i Nur’a şiddetli ihtiyaç duyanlara, hakikatler bir ihsân-ı İlâhî olarak veriliyor ve tanıma nimeti iktiran ile ihsan ediliyormuş.

Zaman zaman Risâle-i Nur üzerine nasıl bir çalışma sistemi takip ettiğimize dair sorular soruluyor. Veya nasıl daha fazla Risâle-i Nur’dan istifâde edilebileceği noktasında fikirlerimiz isteniyor. Bizler kendi çalışma sistemimizi kısaca maddeler hâlinde şöyle sıralayabiliriz:

1- Öncelikle okuduğum eserlerden notlar tutuyorum ve indeks oluşturuyorum. Bu konuda epey bir çalışma elimizde birikmiş durumda. Risâle-i Nur Külliyatı’nın müteferrik yerlerinden benzer konuların çıkarılması istifâdeye medâr oluyor. Çok faydasını gördüğüm bir çalışma sistemi olduğunu söyleyebilirim.

2- Eserleri okurken aynı konuları sayfa sayfa not alıyorum ve kavram çalışması yapmaya çalışıyorum. Meselâ ‘kalb’ konusu Külliyat’ta nerelerde geçiyor veya ‘vicdan’ konusu hangi eserlerde hangi sayfalarda yer alıyor gibi. Böylece cüzden külle vâkıf olmak daha kolay oluyor ve çok da istifâdeye medâr oluyor.

3- Kesinlikle mahallimde yapılan haftalık bütün dersleri takip ediyorum ve kendi okuduğum derslere muhakkak çalışıyorum ki daha istifâdeli olabilsin. Öncelikle çalıştığım bahislere kendi nefsimin ihtiyacı olduğuna inanarak hazırlanıyorum. Sonra istifade ettiğim dersimi cemaatle paylaşıyorum.

4- Müzâkereli derslere katılıyor ve sorular soruyorum veya sorulan sorulara Külliyat’tan cevaplar bulmaya, genel indeksten yararlanarak hep birlikte ilgili sorunun cevabını okumaya çalışıyoruz. Bu tür müzâkereli ve mütâlâalı çalışmaların da çok faydasını görüyorum.

5- Risâle-i Nur endeksli kitaplarla Risâle-i Nur’u anlamaya çalışıyorum. Meselâ Yeni Asya’dan çıkan makaleler, Köprü Dergisi ve diğer kitaplardan da çok istifâde ediyorum. Böylece kardeşlerimizin aklıyla düşünmüş, gözüyle bakmış, kulağıyla dinlemiş ve eliyle çalışmış hükmünde oluyoruz. Bu zaten şahs-ı mânevî olmanın gereğidir. Kevser-i Kur’âniye havuzunda eriyebilmek ve o havuzdan istifâde edebilmektir.

6- İnternette de paylaşımları takip etmeye çalışıyorum, ilgimi çeken konuları okuyorum. Özellikle Risâle-i Nur merkezli forum ve gruplardaki derslere katılmaya çalışıyorum. Böylece sanal da olsa daha kısa yoldan çok fazla bilgiye ulaşmış oluyorum. Ancak her sözün de kalbe girmesine fırsat vermemeye çalışıyorum. Bu konuda cemaatimizin şahs-ı mânevîsinin mümeyyiz vasfına itimâd ederek mihenk olarak onu kabul ediyorum.

7- Kendi makalelerimi ve Risâle-i Nur çalışmalarımı hazırlarken bilgisayarımdaki Külliyat programlarının arama motorunu kullanıyorum, buradan kavram ve konu taraması yapıyorum. Bu çalışmaların çok faydasını görüyorum. Çünkü Risâle-i Nur her mes’elemize mükemmel bir me’haz hükmünde bir külliyattır. Onun için de bir mes’elenin şerh ve izâhının muhakkak başka bir eserde olduğuna inanarak müteferrik Risâlelerin taranarak ilgili bahislerin bir araya getirilmesi gerekiyor. Böylece ilgili konu ile alâkalı resmin tamamını daha net görmüş olabiliyoruz.

8- Yakın il ve ilçelerimizden gelen sohbet teklifleri için seminer tarzında konular hazırlamaya çalışıyorum ve bu sohbetleri iki blok ders şeklinde yaparak Külliyat’tan taradığımız konuları paylaşıyorum. Bu tür çalışmaların da öncelikle şahsım için çok faydalı olduğunu görüyorum.

9- Zaman zaman telefonla veya başka yollarla sorulan sorular ve paylaşımlar üzerine de çalışmalar ve okumalarımız oluyor. Bu tür soru-cevap türü çalışmaların da çok istifadesini gördüğümü söyleyebilirim.

10- Bundan başka bol bol ferdî okuma yapmaya çalışıyorum. Bunu ihmâl etmemeye gayret ediyorum. Çünkü şahsî okumasını terk edenin istikamet noktasında zorlanacağına inanıyorum. Yaşadığımız ahirzaman asrının fitne ve fesadının her şeyi kendi hesabına âlet ettiği düşünülürse çok müteyakkız davranmamız gerektiğine inanıyorum.

Bu vesîleyle iki noktada açıklama yapmak istiyorum:

Birincisi: Uzun süredir kullanmış olduğum “bakicimic@hotmail.com” e-mail adresim şifresi kırılarak ele geçirildiğinden bu e-mail adresimi kullanamıyoruz. Hem gazete internet sayfamız, hem de daha önceki yazılarımızın altında “bakicimic@hotmail.com” e-mail adresi olduğu için bize mesaj yazanların bu adrese mesaj yazmamaları rica olunur. Yeni e-mail adresimiz şimdilik “bkicimic@hotmail.com” şeklindedir. Bizim adımız kullanılarak bakicimic@hotmail.com adresi ile gelen mesajlardan sorumlu olmadığımızı da bildiriyoruz.

İkincisi: “Allah’ın kulu” mânâsını taşıyan Abdülbâkî ismine geçmemize sebep olan ve uzun zamandır bu ismi kullanmamızı tavsiye eden ağabey ve kardeşlerimize hem teşekkür ediyor, hem de Allah razı olsun diyorum. Bilindiği üzere Allah’ın esmâ ve evsafına ait isimlerin tek kullanılması makbul kabul edilmemiştir. Bu isimlerin “Abdül” eki ile daha münasib olacağı kanaatimizi de düşünerek, bu zamana kadar yazılarımızda kullandığımız “Bâkî” ismimizi bundan sonra “Abdülbâkî” olarak kullanacağımızı belirtmek istiyoruz. Hepinize gönül dolusu selâm, duâ ve muhabbetler…

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*