Risale-i Nur ve manevî veraset

alt

Üstad Bediüzzaman’ın “Vasiyetnamemdir” başlıklı Emirdağ mektubunda zikrettiği 17 isim, o dönemde Nur hizmetinin temayüz etmiş en önde gelen mensupları.

Üstad, birçok lâhikasında defaatle ve ısrarla vurguladığı ittihad ve tesanüd mânâlarının tahakkukunu, özellikle şahs-ı manevînin saff-ı evvel öncüleri olan bu isimlerden bekliyor.

Vasiyetnamenin muhatabı tek tek her biri değil, tamamı. Gerek o dönemde, gerek sonraki süreçte bunların içinden eserlerin basım ve neşir faaliyetiyle doğrudan ilgili olanları ise, bildiğimiz kadarıyla, Hüsrev, Tahirî, Zübeyir, Mustafa Sungur, Ahmed Aytimur, Âtıf, Mustafa (Türkmenoğlu) ve Tillolu Said’den oluşuyor.

Diğer isimlerden Abdülmecid, Üstadın talebi ve teşviki ile İşaratü’l-İ’caz ve Mesnevî-i Nuriye’yi Arapçadan Türkçeye tercüme ediyor.

Ceylan Çalışkan, çocuk yaşta hizmetine girdiği Üstadın her işe koşan kurmaylarından.

Mehmed Kaya(lar), Diyarbakır başta olmak üzere, vilâyat-ı şarkiyede “yüz vaiz kadar dine, imana ve asayişe hizmet eden” bir kahraman.

Hüsnü Bayram, Üstadın şoför ve hizmetkârı.

Bayram Yüksel, yine yakın hizmetkârlardan.

Rüştü Çakın, Isparta saff-ı evvellerinden.

Abdullah Yeğin, Kastamonu fedakârlarından.

Mustafa Acet, güzel hattıyla çok sayıda risale çoğaltmış olan Emirdağ talebelerinden.

Ve Seyyid Salih Özcan, Hilal dergisiyle çıktığı yolda Seyyid Kutub ve Mevdudî gibi yazarların eserlerini Türkçeye çevirerek yayınlayan ve bu çerçevede “siyasal İslam”a kayan bir zat.

Neşir hizmetiyle meşgul olanlardan Âtıf Ural ve Mustafa Türkmenoğlu, risalelerin latin harfleriyle basımını ilk kez gerçekleştiren isimler.

Sonra Tillolu Said Özdemir geliyor.

Hüsrev Altınbaşak, külliyatın Kur’an harfleriyle çoğaltılması ve kendi hattıyla yazdığı Tevafuklu Kur’an’ın neşri hizmetini sürdürüyor.

Zübeyir Gündüzalp, Üstaddan sonra meşveret sisteminin kurulması ve neşriyat hizmetinin tedvirinde çok emeği geçen bir müdebbir.

Tahirî Mutlu, dershane, risale ve Tevafuklu Kur’an hizmetindeki emeklerini, Gündüzalp’le yakın teşrik-i mesai halinde sürdüren bir veli.

Sungur, ömrünü vakfettiği Nur risalelerini Rusya ve Orta Asya’ya taşıyan bir hizmet ehli.

Ve Aytimur, İstanbul’da yıllardır devam eden risale neşriyatının gizli kahramanlarından.

Hemen hepsi, aynı şahs-ı manevînin içinde.

Tıpkı gerek kendi dönemlerindeki, gerekse sonradan hizmet kervanına dahil olan diğer bütün “genç Said”ler gibi, birer manevî vâris.

Daha doğrusu, manevî veraset misyonunu taşıyan şahs-ı manevînin öncü kahramanları.

Bu mânâ, risale neşrini tekelci yaklaşımlara hapsetme amaçlı projelere kurban edilmemeli.

* Dünkü tweet’lerimizden: Sırrı Sakık’ın Kâzım Karabekir husumeti, HDP-BDP-PKK çizgisi için yapılan “Kemalizmin Kürt versiyonu” yorumunu teyid eden yeni bir örnek değil mi?

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*