“Risale-i Nur’u oku oku ne olacak?”

Kafayı siyasetle bozmuş, tembellik döşeğine düşmüş bazı dostlarımız, “Risale-i Nur’u oku oku, ne olacak!” diye, siyaset meydanına atılmak gerektiğini ima ediyor! Zavallı bilmez ki;

İlk inen ilk âyet, “Oku!”1- Alak Sûresi, 1. emriyle başlar.

İlk inen 3. âyette “Oku!” emri tekrarlanır.

İl inen 4. âyette yazmanın önemi vurgulanır.

İlk inen 5. ayette, bilimin, bilmenin ehemmiyeti nazara verilir.

Kalem  Sûresinde de  Cenâb-ı Hak kalem üzerine yemin eder.

Risale-i Nur, tefsir, hadis, kelâm, tasavvuf, ahlâk, ruhiyat (psikoloji), içtimaiyyat (sosyoloji) vs. İslâm ilimleri literatüründeki bütün mefhum ve kelimelerini açıklar.

Sonra “iman, duygu, bilgi üretimi” kalbi geliştiriyor. İstidat (potansiyel halindeki yetenekleri) inkişaf ettiriyor.

Akıl, zekâ, hayal, hafızayı kullanma tekniklerini öğretiyor. Zaten Risale-i Nur’un tekrar tekrar okunmasının sırrı, sorularımızın cevabını, hastalıklarımızın teşhis ve tedavisini, problemlerinin çözümlerini verdiği ve tefekkürî bir uslûba  sahip olduğu için zevkle okumayı sürdürür. Risale-i Nur’un Kur’ân ve Hadis-i şeriflerden mülhem İslâm ilimleri literatüründeki bütün kelime ve mefhumları kullanması, onların hakikatlerini ispat ve izah etmesidir.  Kur’ân, vahiy dilini zihnimize nakşederek kodluyor.

1500 yıllık İslâm harsı (kültürü) ile bizi buluşturuyor. Risale-i Nur’un yüzde 80’i sadedir ve anlaşılır. Yüzde 20’si de ehl-i ilme (her ilim dalındaki uzmanlara) ve “gelen istikbali tenvir” edip aydınlattığından istikbale hitap etmektedir.

İşte Bediüzzaman, cahillere değil, “cehalete”, fakirlere değil, “fakirliğe, zarurete,  “ihtilâf-ı efkâra”, bir hastalık halini alan doğrulara bile muhalefet etme, karşı çıkma, cephe almaya savaş açmıştır!

“Bizim düşmanımız cehâlet, zaruret, ihtilâftır. Bu üç düşmana karşı; san’at, marifet, ittifak silâhiyle cihâd edeceğiz. Ve bizi bir cihette teyakkuza ve terakkiye sevk eden hakikî kardeşlerimiz Türklerle ve komşularımızla dost olup el ele vereceğiz. Zirâ husûmette fenalık var, husûmete vaktimiz yoktur.”1

Dipnot:
1- Bediüzzaman, Divan-ı Harb-i Örfi, s. 23.

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*