Risale-i Nur’un meslek-i âlîsi ve hakikîsi

Meslek-i Risale-i Nur; Risale-i Nur yolu, Risale-i Nur mesleği ve tarzıdır. Elbette ki Risale-i Nur’un Kur’ân ve sünnetten alınan bir mesleği vardır.

Bu meslek Sahâbe mesleğinin bir cilvesi ve bu asra yansımasıdır. Kur’ân ve Sünnet kaynaklıdır. Bütün prensipleri Kur’ânî ve sünnetîdir. Kur’ân’sız bir Risale-i Nur düşünülemez. Risale-i Nur’un me’hâzı Kur’ân’dır. Risale-i Nur kuvvetini bu me’hazdaki kudsiyetten almaktadır. Nasıl ki Kur’ân Arş-ı Azam’a bağlı ise; Risale-i Nur da Kur’ân’a bağlıdır. Bu nedenle de Risale-i Nur’un meslek-i âlîsi ve yüksek yolu Kur’ânîdir.

Onun içindir ki; “Risale-i Nur’un yolu, mesleği, bu zamandaki hayat şartlarına, insanların ahvâl-i ruhiyelerine göre en selâmetli, en kısa ve umûmî bir cadde-i Kur’ân’dır. Serapa ilim ve tefekkür üzerine gitmektedir”1 denilmiştir.

“Zaten Risale-i Nur’un mesleği odur ki, zihinlerde bir iz bırakmamak için, sair ulemaya muhalif olarak, muarızların şüphelerini zikretmeden öyle bir cevap verir ki, daha vehim ve vesveseye yer kalmaz.”2 İşte Risale-i Nur’un mesleğini izah eden mükemmel bir hakîkat!

Bediüzzaman Hazretleri, Risale-i Nur’da cadde-i Kübra-i Kur’âniye olan mesleğinin esaslarını ortaya koymuştur. “Risale-i Nur’un mesleği, sair tarîkatlar, meslekler gibi mağlûp olmayarak, belki galebe ederek pek çok muannidleri imâna getirmesi, pek çok hâdisâtın şehadetiyle, bu asırda bir mucîze-i mânevîye-i Kur’âniye olduğunu ispat eder.”3 denilerek bu mesleğin bu zamanda yaptığı hizmetin ne kadar ehemmiyetli olduğunu anlatmıştır. Risale-i Nur mesleği için defaâtle şu ifadeleri kullanarak o mesleğin hakîkat mesleği olduğunu beyan etmiştir: ”Risale-i Nur mesleği, tarîkat değil, hakîkattir, Sahabe mesleğinin bir cilvesidir.”4 Evet, Risale-i Nur mesleği hakîkat mesleğidir. Diğer mesleklere rakip bir meslek değil, o meslekleri de içine alan ve o mesleklerden hâsıl olan neticelere muhataplarını en kısa yolla ulaştıran bir meslektir. Kısaca söylemek gerekirse, Risale-i Nur mesleği “Minhac-ı Kur’ân” yoludur. Cadde-i Kübra-i Kur’âniyedir. Aynı zamanda Sahabe mesleğinin bu ahirzaman asrında bir cilvesidir.

Risale-i Nur mesleği ile Kur’ân’a hizmet dâvâ edenler şöyle düşünürler: ”Risale-i Nur’un mesleği ise, vazîfesini yapar, Cenâb-ı Hakk’ın vazîfesine karışmaz. Vazîfesi tebliğdir; kabul ettirmek, Cenâb-ı Hakk’ın vazîfesidir.5” İşte bu duruş, Nur mesleğinin çok önemli bir prensibi olarak muhatapları tarafından dikkate alınmalıdır. Sadece ve sadece Rıza-ı Hak için çalışmak Nur Talebelerinin en mümeyyiz sıfatı olmalıdır.

Bediüzzaman Hazretleri, Risale-i Nur mesleği ile ilgili önemli bir ölçü daha verir. ”Zaman, zemin, Risale-i Nur’un müsbet mesleği, ehl-i bid’a ile değil fiilen, belki fikren ve zihnen dahi meşgul olmaya müsaade etmez.”6 Ne kadar ehemmiyetli ve dikkate alınması gereken bir nokta! Müsbet hareket etme, menfî hâl ve hadiselerle meşgul olmamak… Çünkü menfî hareket eden müsbet hareket edemez; müsbet hareket edemeyen de hizmet edemez.

Öyleyse “Aklı başında bir adam, o elmas gibi mesleği terk edip başka mesleklere giremez”7 ve girmemelidir. Eğer girerse Risale-i Nur güneşine bedel sönük bir mum bulur. Bu mânâda Bediüzzaman Hazretleri şöyle demektedir: ”Evet, güneş varken mumların ışığı altına girmeye ihtiyaç yok. Madem güneşi gösteriyorum; benden mum ışığı—bahusus bende bulunmazsa—istemek mânâsızdır, lüzumsuzdur.”8

Evet, Risale-i Nur’un imân dâvâsından daha ehemmiyetli ve önemli bir dâvâsı yoktur. “Risale-i Nur’un en birinci vazîfesi ve en yüksek mesleği olan imânı kurtarmak ve imânı, tahkikî bir surette umûma ders vermek, hattâ avamın da imânını tahkikî yapmak vazîfesi ise”9 her şeyden daha ehemmiyetli bir mes’eledir. Bunun içindir ki kâinatta Risale-i Nur dâvâsından daha ehemmiyetli bir dâvâ olmadığını ona muhatap olanlar bilirler.

Ayrıca ”Risale-i Nur’un esas mesleği hakîkî ihlâs olmak cihetiyle”10 Nur Talebeleri bu mesleğin sırr-ı ihlâs hakîkatine istinad ederek vazîfelerini yapıp, vazîfe-i İlâhiyeye karışmamak düsturuna azamî dikkat ederler. Hizmetlerini dünyevî ve uhrevî neticelere bina etmezler. Ön şartsız sırf rıza-i İlâhî yolunda vazîfelerini deruhte ederler. Onlar bilirler ki “Risale-i Nur’un esas mesleği olan şefkat, hak ve hakîkat ve vicdan”11 müsbet imân hizmetinde, neticesi meşkûk maddî ve siyâsî cereyanlardan uzak kalmayı gerektirir. Masumların zarar görmesine vesîle olan metodlara ve ihtilâle sebep olan ve zulmü genişleten yollara asla taviz vermezler!

”Hem madem Risale-i Nur’un mesleği hıllettir. Ve Urfa ise, İbrahim Halilullah’ın bir menzilidir. İnşaallah hıllet-i İbrahimiye parlayacaktır.”12 Risale-i Nur’un insanlık vicdanında ve kalbinde ma’kes bulması bu müjdenin tahakkukunu göstermektedir. Çünkü beşeriyet Kur’ân’a muhtaçtır. İnşâallah Kur’ân’ın mânevî dersleri ile insanlık sulh-u umûmîyi yaşayacaktır. Bunu rahmet-i İlâhiyeden ümîd ediyoruz.

Son olarak, Risale-i Nur’un mesleğinin başka bir esasını daha alalım ve yazımızı onunla bitirelim. “Fakat Nurun mesleği, hakîkat ve sünnet-i seniye ve ferâize dikkat ve büyük günahlardan çekinmek esastır; tarîkate ikinci, üçüncü derecede bakar.”13

İnşâallah Risale-i Nur’un meslek-i âlîsini ve hakîkîsini anlayan, idrâk eden, imtisâl edenlerden oluruz.

Dipnotlar:
1- Tarihçe-i Hayat–2006,s:51
2- İşârâtü’l-İ’câz -2006,s:17
3- Emirdağ Lâhikası–2006,s:122
4- Emirdağ Lâhikası-2006,s:130
5- Kastamonu Lâhikası -2006,s:376
6- Kastamonu Lâhikası -2006,s:364
7- Yirmi Sekizinci Lem’a
8- Yirmi Sekizinci Mektup–2004,s:599
9- Emirdağ Lâhikası-2006,s:457
10- Emirdağ Lâhikası-2006,s:822
11- On Dördüncü Şua
12- Emirdağ Lâhikası-2006,s:785
13- Emirdağ Lâhikası -2006,s:414

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*