Rıza Çöllüoğlu Hoca…

Ne hikmetse, memleketimiz Ankara’ya yaptığımız uzun müddetli ziyaretlerde, yine burada ikamet etmekte olan, ebrardan bazı zâtların vefatları tahakkuk ediyor. Biz de, onların cenazelerine iştirak ediyor veya mülâki oluyoruz. Evvelki sene vefat eden, hizmet erlerimizden Seyfeddin Gültekin kardeşimiz, Aydın Menderes ve Mustafa Başoğlu bunlardan bazılarıdır.

Bu sene de; (Allah u âlem, artık bundan sonra bizim Ankara’da uzun müddet kalmalarımızın nihayete ereceği) kızımın Ankara’dan taşınma işi için geldiğimiz bu günlerde de, iki vefat haberi ile karşılaştık. Bunlardan biri, kırk seneye yakın hukukumuzun olduğu Seyyid Çökmez kardeşimiz- ki ona duâlar makamında tâziye yazısı yazmıştık.- İkinci vefat haberini de Cuma namazını da kılmaya gittiğim Hacı Bayram-ı Velî Camiinde, imamın hutbenin peşinden yaptığı ilânatla duyduğum Rıza Çöllüoğlu Hocanın vefat haberi oldu.

Birçok kimsenin kısaca “Rıza Çöllü” diye bildiği Rıza Çöllüoğlu Hoca, Ankara’nın ateşîn vaizlerinden biriydi. Gençlik yıllarımızın ilk yıllarında (60’lı yılların sonları) dinlediğimiz Ahmed Şahin  (Asker Hoca) ve Rıza Hocayı dinlemek için camilerin ağzına kadar dolduğunu hatırlarım. O yıllarda biz de, onların vaazlarını çok dinlemişizdir. Ta ki, 1970’de Risale-i Nurlarla müşerref olana kadar. Ondan sonra bizim vaiz-i umumimiz Risale-i Nurlar olmuştur Elhamdulillah.

Rıza Çöllüoğlu, emekli olduktan sonra yine dinî hizmetlerine devam etmiş, Ankara’daki Muradiye Kültür Vakfı’nın kurulmasını sağlamıştır. Özellikle 28 Şubat’ın hain uygulamalarında, başka dindar gruplardan daha cesur davranmıştır. Hocanın Üstad Bediüzzaman Said Nursî Hazretlerini de ziyaret ettiğini, kendisiyle yapılan röportajdaki şu hatırasından öğreniyoruz:

Yuva Hatibi Mehmet Ali Bilgin Hoca Efendi ile birlikte Üstad Bediüzzaman Said Nursî Hazretlerini Emirdağ’da ziyaret ettik. Odasında yatmak için bir ranzası vardı. Eğe tahtasından bir masa, üstünde bir Kur’ân-ı Kerîm bulunuyordu. Karşısında da bir portakal sandığı vardı. Kim gelirse oraya oturacaktı. Odada bir ibrik, bir de leğeni vardı.

Ben bir rüya görmüştüm. Peygamberimiz (asm) yüksekçe bir yerde oturuyordu. Bediüzzaman önde, onun arkasında Yuva Hatibi Mehmet Ali Bilgin Hoca boyunları bükük ayakta duruyorlardı. Ben halimi Peygamberimize (asm) arz etmekte iken, Sevgili Peygamberimiz (asm) bana Bediüzzaman’ı işaret ederek

“Benim yeryüzünde vekilim budur, ona müracaat et.” dedi. Bu sözleri ile Üstad Bediüzzaman’ı işaret ediyordu.

Ben bu rüyamı anlatınca Üstad Bediüzzaman çok heyecanlandı. Ayağa kalktı, ağladı ve “Ben o değilim, Risale-i Nur’un manevî şahsiyetidir” dedi. Beni kucakladı, alnımdan öptü ve “Seni kardeşliğe kabul ediyorum” dedi.

Said Nursî’yi çok severim. Fakat hizmet edemedim. Çok kitaplarını okudum ve dinî hizmet mesleğinde onun kitaplarından çok yararlandım.

Bir gün rüyamda berrak bir suyu akar gördüm. “Bu su nereye gidiyor?” dedim. “Bediüzzaman’a gidiyor” dediler. Bediüzzaman büyük insandı. Saygıdeğer bir insandı. O her zaman bir ışıktır. Alabilirsen bir şeyler al.”

Allah Rıza Çöllüoğlu Hocaya rahmet eylesin. Makamı cennet olsun. Yakınlarının ve sevenlerinin başı sağ olsun. 

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*