“Ruh üfleme” ne demektir

İnsanın yaratılış hikmetlerinden en önemlisi Halik-ı Kainatı tanımak, isim ve sıfatlarını idrak etmek ve ona iman etmektir. Yaratıcının kainat ölçeğinde yaptığı işleri analamaya çalışmak, kendi küçük dünyasında onun isim, sıfat ve şuunatına ayine olmaya çaba sarf etmektir.

Bu nasıl olacaktır?

Şöyle ki:

“Kendindeki ölçücüklerle onların mahiyetini yavaş yavaş anlar. Meselâ, daire-i mülkünde mevhum rububiyetiyle, daire-i mümkinatta Hâlıkının rububiyetini anlar. Ve zâhir mâlikiyetiyle, Hâlıkının hakikî mâlikiyetini fehmeder ve “Bu haneye mâlik olduğum gibi, Hâlık da şu kâinatın mâlikidir” der. Ve cüz’î ilmiyle Onun ilmini fehmeder. Ve kisbî san’atçığıyla O Sâni-i Zülcelâlin ibdâ-i san’atını anlar. Meselâ, “Ben şu evi nasıl yaptım ve tanzim ettim. Öyle de, şu dünya hanesini birisi yapmış ve tanzim etmiş” der. Ve hâkezâ, bütün sıfât ve şuûnât-ı İlâhiyeyi bir derece bildirecek, gösterecek binler esrarlı ahval ve sıfât ve hissiyat, enede münderiçtir.”1

İfadede geçtiği üzere insan kendine verilen bazı özellikler ile Allah’ı tanıyacak. Kendi küçük dünyasında, sınırlı sanal alemindeki ölçücükler ile kainatta cereyan eden külli hakikatleri kavramaya çalışacaktır. İlmiyle, cüzi iradesiyle, güç ve kuvveti ile, görmesi, duyması işitmesi ve hayatı ile birlikte diğer his ve özellikleri ile bir çok sıfat-ı ilahiye ve esma-i ilahiye ayinedarlık edecektir. Mezkur ifadede, “bütün sıfât ve şuûnât-ı İlâhiyeyi bir derece bildirecek, gösterecek binler esrarlı ahval ve sıfât ve hissiyat, enede münderiçtir” cümlesi ile bu hakikate dikkat çekilmiş.

İşte bu gün insanlığın yaptığı her müspet ve doğru iş, faaliyet ve fiilde Allah’ı tanıtan, bildiren, onun işlerini tanımlayan ve gösteren bir özellik vardır. Yani insanlar kendisine verilen kabiliyetler ile Allah’ın kainattaki idare ve tasarrufunu bir ölçüde anlayabilirler. Zaten bu dünyaya halife olarak gönderilen insanın en önemli vazifesi de budur. Yani Allah’ın kainat ölçeğinde yaptığı iş ve faaliyetleri kendi küçük dünyasında ve sanal aleminde gerçekleştirmeye çalışmak ve bu yolla Yaratıcısının azim ve büyük ve sınırsınız faaliyetlerini bir derece anlamaya çalışmaktır.

İnsanlığın faaliyetlerine ve sanatlarına bakılırsa doğrudan kainattaki sanatları taklit ettiği görülür. Mesela kuşları taklit ederek uçakları, yusufçuk ve arı gibi böcekleri taklit ederek helikopteri, balıkları taklit ederek gemi ve denizaltıları yapmaktadır. Bu konuda bir çok misal vardır. Hatta günümüzde insanlık robot teknolojisi ile doğrudan insanın yaratılışını taklit etmeye başlamıştır. Teknoloji ilerledikçe çok daha farklı gelişmelerin olacağı açıktır.

Demek ki insan kendinde bulunan bazı özelliklerle Yaratıcısını tanıttığı gibi, yapmış olduğu sanatlar ile de Allah’ın yaptığı sanatlardaki bazı özellikleri anlamaya vesile olmaktadır. İşte yazı konumuz olan “ruh üflenmesi“ meselesi gibi önemli bir mevzu bu noktadan yola çıkarak izah edilebilir.

“Ruh üfleme” nedir, ne demektir?

Bu konu Kur’an’da geçen ve yine bazı hadis-i şeriflerde izah edilen mühim bir konudur. Bu hususta alimler arasında çok güzel ve mühim izahlar yapılmış. Konu ilahiyat camiası tarafından da ciddi yorumlara tabi tutulmuş. Biz ilahiyatçıların sahasına girmeden konuyu yukarıda zikrettiğimiz prensipler çerçevesinde izah etmeye çalışacağız.

Ruh üfleme tabiri Kur’an’da bazı surelerde zikredilir.

Şöyle ki:

“Bunun için, Ben onu muntazam bir insan kıvamına getirip içine ruhumdan üflediğim zaman, derhal onun için secdeye kapanın!”2

“Sonra onu düzenli bir şekle sokup, içine kendi ruhundan üfledi ve sizin için işitmeyi, o görmeleri ve gönülleri yaptı. Siz çok az şükrediyorsunuz!” 3

“Ve o dişiyi (Meryem’ i) de ki, o namusunu korudu da kendisine ruhumuzdan üfledik ve kendisiyle oğlunu alemlere bir mucize yaptık.”4

“Onu İsrailoğullarına Peygamber olarak gönderecek; onlara diyecek ki: “Ben, size Rabbinizden bir mucize ile geldim. Ben, size çamurdan kuş biçiminde bir yaratık yaparım, içine üflerim; Allah’ın izniyle hemen bir kuş olur.”5

“Allah o günde şöyle buyuracak: “Ey Meryem oğlu İsa, sana ve anana olan nimetimi düşün; hani seni Cebrail ile destekledim, insanlarla hem beşikte hem de yetişkin iken konuşuyordun; sana yazı yazmayı, hikmeti, Tevrat’ı ve İncil’i öğrettim. Hani Benim iznimle çamurdan kuş biçiminde bir şey yapıyordun, içine üflüyordun da Benim iznim ile bir kuş oluveriyordu;”6

Mezkur surelerdeki mezkur ayetlerde geçen “ruh üfleme” tabiri üç farklı hadise için kullanılmış, ancak üç hadise de büyük bir benzerlik arz eder.

Birincisi: Adem Aleyhisselamın yaratılışı konusu. Cenab-ı Hak ayetlerde bize bildirdiğine göre önce Adem babamızın maddi yapısını inşa etmiş. Onun bedenini tesviye etmiş, düzeltmiş ve göz, kulak, deri, el, kol, ayak vs. gibi tüm vücut ve azasını yaratmış ve ondan sonra da tüm bu azaları çalıştıracak “ruh üfleme” işlemini yapmıştır.

İkincisi ise İsa Aleyhisselamın yaratılışı meselesidir. Burada da Hz. Meryem’e doğrudan “ruh üflemesi” yapılarak Hz. İsa(as) babasız olarak yaratılmıştır.

Üçüncüsü ise Hz. İsa’nın(as) kuş mucizesi ile ilgilidir. Hz. İsa(as) çamurdan bir kuş heykeli yapar(dikkat edilirse insanın da temel maddesi çamurdur, yani topraktır), ona izn-i İlahi ile üflediği zaman o heykel kuş olup uçar gidermiş.

İşte bu üç mesele yukarıdaki ayetlerde bize bildiriliyor.

Şimdi “ruh üfleme” olayını insanların yaptığı sanatlardan yola çıkarak izah etmeye çalışalım. Dikkat edilirse insanlığın yaptığı ve hareket kabiliyetine sahip tüm sanatlarında iki önemli özellik dikkat çeker. Donanım ve yazılım kısmı. Yani maddi ve manevi ciheti. Bir vasıtada, bir gemide, bir uçakta, bir bilgisayar ve telefonda ve diğer bir çok sanatta bu açıkça görülür. Dualite, parite ve çift yaratılış denen mesele her sahada geçerli bir özelliktir.

“Ruh üfleme” konusu ise en bariz bir şekilde robot teknolojisinde kendini gösterir. Şimdi insanlık robot teknolojisi üzerine çok ciddi çalışmalar yapıyor. İnsanoğlu bizzat kendi yaratılışını taklit etmeye çalışıyor. Hatta robot suretleri dahi insan suretine benzemeye başladı. Bir çok üretici firma tıpkı insan gibi davranan, insan gibi tepki veren ve insan gibi hareket eden robot yapma yarışındalar. Robotların ise iki ana özelliği var. Birincisi donanım, diğeri ise yazılım kısmı. İşte ana gövde, kollar, bacaklar, görme, duyma vs gibi özellikleri donanım kısmını teşkil ederken, tüm bu özellikleri çalıştıracak kısım ise yazılım kısmını teşkil eder. Zaten bir robotun en önemli kısmı da budur, yani yazılım özelliğidir. Yazılım ne kadar mükemmelse donanım da o ölçüde iyi çalışır. Bu yönde yapılan “yapay zeka” çalışmaları doğrudan yazılım ile ilgilidir. Ve günümüzde çok süratli bir şekilde gelişmeye devam etmektedir.

Bu noktada ruh üfleme meselesine geri dönersek, bu mühim meselenin de yine insanların yaptıkları sanatlardan yol çıkarak izah edilmesi pekala mümkün.

Şöyle ki:

Nasıl ki, insanlar ilahi sanatı taklit ederek bir robot yapıp, o robotun çalışmasını temin edecek bir program, bir yapay zeka, bir işletim sistemi mahiyetinde bir yazılım yüklüyorlar ise; aynen öyle de, “Cenab-ı Hak da insanın tüm aza ve cihazatlarını yaratarak, göz, kulak, deri beyin sinir vs. gibi donanımı çalıştıracak ruh işletim sistemi mahiyetinde ilahi bir yazılım programını yükledi” dense pek de yanlış bir mana olmaz kanaatindeyiz.

Yani ruh üfleme tabiri doğrudan, “ruh işletim sisteminin, ruh yazılım programının yüklenmesi” anlamını ihtiva etmekte. Bu öyle harika bir işletim sistemi ve yazılım ki insanın iç dünyası ile birlikte tüm çevresine ait tüm faaliyetlerin bilgisini ve idaresini ihtiva eden bir yazılım ve işletim sistemi mahiyetinde.

Ruh üflenmesi tabirindeki üfleme tabiri de latif bir hususa işaret ediyor. Üfleme ya bir boru gibi bir şey ile olur ya da açıktan nefes gibi bir şey ile. Şimdi bu günkü sistemlere program yüklemesi de iki şekilde olmakta. Ya kablo ile ya da kablosuz ağ yöntemi ile. Kablolu yüklemede yazılım programları adeta bir kanaldan geçerek sisteme yüklenirler. Kablosuz ağlarda ise dalga boyları ile yayın yapılır. Yani nefes üflemesi ile bir dalga hareketi meydana gelir. Demek ki, bu gün bir çok kablosuz yükleme vasıtası maddenin dalga özelliği ile yapılmaktadır. İşte “üfleme” tabiri ile bu her iki yazılım yükleme tabirine de işaret edilmekte.

Özetlersek:

“Ruh üfleme” mecazi tabiri “ruh programı yükleme” tabirine işaret etmekte. Zaten bu konuda Risale-i Nurda da bazı izahlar mevcut. İnşallah onu da başka bir yazımızda ele alalım.

Dipnotlar:
1. Sözler, s.726
2. Hicr Suresi, 29
3. Secde Suresi, 9
4. Enbiya Suresi, 91
5. Al-i İmran Suresi, 49
6. Madie Suresi, 110

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*