Rusya’nın işgalci sermaye ile mücadelesi

Komünizmden demokrasiye geçerken fukaralık, sarhoşluk, alkol, zorbalık ve tembellik gibi hastalıklarla mücadele eden Rusya, demokrasi yolunda bizden daha sağlam ve hızlı adımlar atmaya devam ediyor.

Rusya’nın en büyük sıkıntılarının başında küresel sermayeyi büyük çapta kontrol eden neoliberallerin ülkenin iç işlerine müdahalesi geliyor. Siyonist kökenli sermayedarları yakın tarihinden dolayı daha iyi tanıyan Rus aydınları ve siyasetçileri, Avrupa ve Amerika merkezli bu müdahalecilere karşı işin başından tedbir almış. Global sermaye ile petrol, medya, bankacılık ve reklam gibi sahaları ele geçirmeye kalkışan Yahudi kökenli tüccarları apar topar zapt u rabt altına aldılar Rus idarecileri…

Almanların “çekirge sürüsü,” diğer Batılıların “köpek balıkları” olarak nitelediği tahripkâr ve işgalci sermayeye karşı katı tutumundan dolayı, neoliberallerin rüşvetleriyle çalışan gazeteciler Vladimir Putin’i Çar’a benzetmişlerdi. Bilhassa Yahudi sermayesi karşısındaki hassasiyetinden dolayı Putin, belli bir medyada topa tutulmuştu. Maalesef bizdeki medyanın ekseriyeti de bu koroya eşlik etti…

Ama insan hakları savunucusu, aktivist ve siyasi gözlemci kimliğiyle Moskova’ya giden paralı ajanlara Putin idaresi adeta göz açtırmadı. Bütün bunlar; Libya’da, Suriye’de, Azerbaycan’da, Gürcistan ve Orta Asya’da Rusya’ya fatura olarak dönmesine rağmen Rusya idarecileri kendilerince doğru olan yoldan ayrılmadılar…

KAYNAĞI BELİRSİZ PARALAR VE STK’LAR

Kapalı rejimlerin dış sermayenin kontrol dışı ülkeye girişini tamamen yasaklaması tefrit ise, Türkiye’mizde olduğu gibi onyıllardır her türlü kara paranın çeşitli kanallarla sivil organizasyonlara taksimi de ifrat sayılmalıdır. Devlet denetimindeki üniversitelerin projelerinden mevcut siyasi partilere, mevcut ekseri STKlardan sanal dernek ve vakıflara kadar milyarlarca doları aşan paranın Türkiye’ye verdiği zararı bugün daha iyi anlıyoruz. Bilhassa doğu ve güneydoğumuzdaki sivil faaliyetlerin maliyetleri yavaş yavaş ortaya çıkıyor. Marksist militanlarca organize edilen bir partinin Türkiye’nin kasabalarına kadar organize edilmesini, söz konusu karanlık “dış sermaye” olmadan nasıl izah edeceksiniz ki…Yani Başbakanımızın, içişleri ve dışişleri bakanlarımızın bilgileri dahilinde on seneyi aşkındır Batı banka ve fonlarından ülkemize belli örgütlere para geldiği halde, devletimiz, belki isteyerek bu durumu kabul etmiştir.

ABD ile AB’nin resmî kimlikleriyle oralardaki global savaş taraftarı cereyanların kimliklerini birbirine karıştırmış hükümetimizin, sayısı belirsiz gözlemci, aktivist, araştırmacı veya turist kimlikli ajanı doğuya kabul etmesinin bedelini çocuklarımız hayatlarıyla ödüyorlar…Yol geçen hanına dönmüş Türkiye’mizden Putin’in ders aldığını zannediyoruz. Ülkesinde kaynağı belli olmayan veya dışarıdan gelen para ile iş gören sivil toplumcuları “ajan” olarak kabul eden Rusya bu hususu parlamentosunda ve yetkili kurullarında görüşerek kanun olarak kabul etti. Söz konusu kararın “DUMA” da kabulüyle birlikte AB ve ABD’deki bazı çevreler tekrar bir gürültü kopardılar. Putin ve idaresini insan haklarına karşı, diktatör ve antidemokratik olarak propagandaya kalkıştılar, ama Rusya bildiği doğrularından taviz vermeden devam ediyor.

Bediüzzaman’ın ifadesiyle devlet ve millet savaşlarının yerini global sınıf ve cereyan savaşları almış durumda. Neoliberallerin temsilcilerinden George Soros’un STK’lar aracılığıyla birçok ülkede para ile “devrim” gerçekleştirdiğini Batılı gazete ve elektronik medyadan okuyup duruyoruz. Yine aynı çevrenin CIA üzerinden yalnızca Suriye muhaliflerine 25 milyon dolar aktardığını Obama açıklamak zorunda bırakıldı. Tahrir, Bingazi ve Yemen gibi yerlerdeki nümayişçilerin işe on dolarla başlayıp sonra elli dolara çıkardıkları da yazılıp çizildi. İkinci Avrupa’nın doğu ve güneydoğumuzda ısrarla kurdurtmak istediği “Türkiye Kürdistan’ı” için AB fonları aldatmacasıyla ülkemize soktuğu paraların boyutu Meclis kürsüsünde dolaylı olarak itiraf edildi. TESEV’in organize ettiği yardımlar, sanal kadın dernekleri ve bazı üniversitelere ihale edilen “sözde projeler” çerçevesinde dağıtılan paraların hemen hepsi Putin’in ülkesine sokmak istemediği fonların veya bankerlerin paralarıydı. Bu paralarla çeşitli ülkelerde iç karışıklıklar, ihtilâl ve devrim yapanların kendilerine göre mutlaka hedefleri olacaktı.

MEDYAMIZIN SUSKUNLUĞU…

Devletin bilgisi dışında ülkeye girmiş paralarla çalışanların “ajan” olarak kabul edildiği bu kanunun sesi Avrupa basınında hayli yüksek çıktı. Yahudi tüccarlarla paralel çalışan bir kısım medyanın tepkisine karşı, olayı Rusya açısından makul görenler de oldu. Fakat ilginçtir ki Türkiye medyası çok önemli bu hadiseye fevkalade duyarsız kaldı. Hatta Rusların bu hareketinin duyulmamasına özen gösterildi. Siyasî partilerimizden çoğu STK’larımıza kadar bilerek veya bilmeyerek “yasak su”dan içenlerin tedirginliğiyle medyamız hadiseyi mümkün olduğu kadar sümenaltına mahkum etti.

Yukarıdaki şikâyetlerimize bazı meslektaşlarımız, ”Bu hep böyle devam etmiştir. Türkiye’nin geçmişine bakarsanız fazla bir değişiklik yok bunda…” diye cevap verebilirler. Bunlar millî duygularımızın 12 Eylül’le birlikte yavaş yavaş zayıflatıldığını, liberalizmin gayet yanlış yorumuyla Bolşeviklerin “dünya vatandaşı” düzeyine indirgendiğini göremezlikten geliyorlar. Burada, vaktiyle Suudi Arabistan’daki bir hayır kuruluşundan 20-30 din görevlimize verilen maaşların milliyetçi solda ne denli tenkit edildiğini hatırlatalım. Şimdi ise Türk milliyetçiliğini partilerinin esas umdesi ve hatta sembolü yapanların Meclisteki suskunlukları, neoliberallerin muhalefetimizi de mengenesine aldığını gösteriyor.

Alkole mübtela edilmiş, işsiz bırakılmış kısmen serseri Rus gençliğine rağmen George Soros Moskova sokaklarındaki fitne üretiminde başarılı olamıyorsa, bunda Rus idarecilerinin büyük payı var, kanaatindeyiz. Fakat bizde…Neocon ve neoliberallerin değirmenlerine su taşıyan Kemalistlerle siyasal İslâmcıların ortaya koydukları tabloyu hep beraber hüzünle seyrediyoruz.

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*