Sadeleştirmeden vazgeçin

Bugün TV′de Erhan Akkuş′un sunduğu Güne Bakış programında gündemi değerlendiren Genel Yayın Müdürümüz Kâzım Güleçyüz, “Cemaatin kendi çıkış noktasına ve aslî hizmetlerine dönmesi lâzım” dedi.
 
GÜLEÇYÜZ BUGÜN TV’DE KONUŞTU
 
Bugün TV’de konuşan Güleçyüz, “Madem ki Nur cemaatleri Risale-i Nur’un sadeleştirilmesini tasvip etmiyor ve bu çalışmanın durdurulması, bundan vazgeçilmesi  için ısrarla çağrıda bulunuyorlar; bu çağrıya kulak verilmeli” dedi.

 
TERCÜME VE SADELEŞTİRME FARKLI
 
Güleçyüz “Risale-i Nur tercümelerinin sadeleştirmeden farkı ne?” sorusunu “Risale-i Nur zaten orijinal Türkçe. Sadeleştirme anlam kaybına yol açıyor. Başka bir dile çevrilmesi ile sadeleştirme farklı şeyler” diye cevapladı.
 
Videoyu izlemek için: TIKLAYIN
 
Sadeleştirmeden vazgeçin

Gazetemiz Genel Yayın Müdürü Kâzım Güleçyüz, BugünTv’de, Erhan Akkuş’un sunduğu Güne Bakış programında gündemi değerlendirdi. Gülen hareketinin Risale-i Nur ölçülerinde hizmet etmediği yönündeki eleştirileri değerlendiren Güleçyüz, Gülen Hareketi içinde Risale-i Nur’dan beslenen insanlar olduğu gibi, camianın büyümesinin sonucu olarak, zamanla Risale-i Nur altyapısı olmayan, dışarıdan insanların da harekete dahil olduğunu belirterek şöyle konuştu:

“Bu hadisenin birkaç boyutu var. Bir defa bu hareketin başlangıcından bugüne geliş sürecine baktığımız zaman Risale-i Nur hizmetinde büyük emekler veren, hatta Bediüzzaman hayatta iken ziyaretine giden, son şahit vasfını taşıyan bazı insanların da bu hareketin kuruluşunda yer aldığını görüyoruz. Ve birçok yerde bu anlamda gerçekten Risale-i Nur fikriyatına gönül vermiş, hayatını vakfetmiş insanların bu hareketin içinde yer aldığını görüyoruz. Bu işin bir boyutu. İkinci bir boyutu, zaman içerisinde hareket büyüyüp geliştikçe, genişledikçe Risale-i Nur’dan beslenmeyen, ama bu büyümenin cazibesine kapılarak harekete dahil olan birtakım insanların da işin içine girdiklerini görüyoruz. Bu sanıyorum bünye içinde de bir doku uyuşmazlığını meydana getirmiş gözüküyor. Yani bir tarafta Risale-i Nur’dan beslenenler var, öbür tarafta Risale-i Nur tedrisatından geçmeden bilâhare dahil olan insanlar var. Bir başka husus; özellikle bu son dönemde çok konuşulan Risale-i Nur’un sadeleştirilmesi konusuyla ilgili Risale-i Nur cemaatlerinde çok ciddî bir duyarlılık ve tepki oluşmuş durumda. Hizmet Hareketiyle bağlantılı bir çalışma şeklinde takdim edilerek kamuoyuna duyurulan sadeleştirme olayı, Risale-i Nur cemaatlerinde ciddî bir tepkiye yol açtı. Gelinen noktada, madem ki böyle bir duyarlılık oluşmuş. Ve bu cemaatler bunu tasvip etmiyor ve bu çalışmanın durdurulması, bundan vazgeçilmesi gerektiği noktasında çok zamandır ısrarla çağrıda bulunuyorlar. Benim de bu vesileyle buradan söyleyeceğim, bu çağrılara kulak verilmesidir.”
 
Tercüme ve sadeleştirme aynı şey değil

Güleçyüz programda sosyal medya üzerinden sorulan “Risale-i Nur’un tercümeleri konusunda ne düşünüyorsunuz, sadeleştirmeden farkı nedir?” sorusunu da şöyle cevapladı: “Risale-i Nur zaten Türkçe, orijinal Türkçe. Bunun tercümesi gibi birşey söz konusu olamaz. Orijinal Türkçe olan bir eserin bugünkü dile çevrilmesi orijinalin fakirleşmesine, anlam yönünden ciddî kayıplara uğramasına sebebiyet verir. Yani başka bir dile çevrilmesi ile sadeleştirme farklı şeyler.”
 
Cemaat aslî hizmetleriyle konuşulmalı

Sunucu Erhan Akkuş’un Gülen Hareketinin son günlerde ağır şekilde eleştirildiğini hatırlatıp bu konudaki değerlendirmelerini sorması üzerine şöyle konuştu: “Bu eleştiriler her zaman olabilir. Ve gördüğüm kadarıyla camianın içinde de özeleştiri yapılıyor bazı noktalarda. Bize ulaşan sinyaller, işaretler, görüştüğümüz dostlarımızdan aldığımız mesajlar bunu gösteriyor. Yani ‘Bir cemaat olarak, camia olarak adımızın siyasî tartışmalarda, iktidar çekişmelerinde, ekonomik birtakım faaliyetlerde, ihale alımlarında, şunlarda, bunlarda bu kadar çok geçmesi; hatta şike operasyonunun, Fenerbahçe ile ilgili tasarrufların, dâvâların hep cemaata mal edilir hale gelmesi bizim açımızdan da son derece sıkıntılı bir durum. Biz bir cemaat isek, cemaat olarak aslî hizmetlerimiz varsa, bu hizmetlerimizle konuşulmamız lâzım. Bizi ilgilendirmeyen, bizim hizmet ve iştigal alanımızın dışında olan ve hiçbir şekilde tarafı olmamamız gereken tartışmalarda bu kadar çok adımızın geçmesi, adeta her taşın altından cemaat çıkıyor gibi algıya meydan verilmesi bizim açımızdan da uygun değil. Bu durumdan bir an evvel çıkılması gerekir’ şeklinde iç muhasebeler, özeleştiriler yapıldığını biliyoruz, duyuyoruz. Bunun yapılması ve cemaatin kendi çıkış noktasına dönmesi lâzım.”

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*