Sahi, Çevik Bir nerede?

O hafta, mel’un ve hain 28 Şubat hadisesi ile alâkalı bir dizi yazı yazmak, hadiselerin içindeki bazı zevatla röportaj yapmaktı niyetim. Fakat geçirdiğimiz müessif kaza neticesinde buna muvaffak olamadık. Ama bu hadise kolay kolay unutulacak ve öyle gündemi de geçecek bir şey değildi. Herkes de bu hadiseyi hafızalardan silinmeyecek derecede biliyordu. Hem canım, “bin sene” devam edecek olan bir şey nasıl unutulur du ki?

28 Şubat’ın en büyük tahribatı, maalesef sapı bizden olan bazı baltaların hamakatı neticesinde, dine ve dindara, imam-hatip okullarına, Kur’ân kurslarına yapılmıştır. Sırf imam-hatip okullarına darbe vurup, onları yok etme uğruna, çok gemiler yakılmış, diğer meslek liselerinin de önü kesilmiştir.

Evet, o hadisenin merkezine oturan, imam-hatip liseleri ve dolayısıyla onun üzerinden başörtülü kızlara hayat hakkı tanınmamış, başörtüsü hedef seçilmişti. Bu hadisenin pilot bölgesi olarak büyük kızımın okuduğu Bursa Anadolu İmam-hatip Lisesi ve orada da onun sınıfı seçilmişti. Yani ilk ateş orada yakılmıştı. Bizler içimiz kan ağlayarak, evlâdlarımızın gözyaşı içindeki ıztıraplarına çare bulamamanın acziyeti içinde, kahrolup, mahvolmuştuk.

O zaman bize anlatıldığına göre, o çok zor dönemde başörtüsü yüzünden okulları ile mahkemelik olan birçok kızımıza, Bursa’daki idare mahkemesinin bir âdil hâkimi, verdiği hakperest kararlar ile rotanın kızların lehine çevrilmesinden ve bunun bir değil, birkaç defa tekrarlanmasından sonra, taa İstanbul’daki 1. Ordu komutanı Çevik Bir’in kulağına üfleniyor ve bütün teamüllerin, kanun, nizam, v.s.’nin hepsini çiğneyerek (aslında büyük de bir suçtur bu) taa oradan, direkt olarak hâkimin kendisine telefon açıp, ağza alınmayacak galiz küfürler savurarak, adamcağızı tehdit ediyor ve o âdil hâkim de emekliliğini istiyor.

İşte burada “Çevik Bir” deyince aklımıza gelen o ismi düşündük. 28 Şubat’ın mimarlarından veya o günlerin en çok konuşulan isimlerinden olan bu zatı düşündük. Hani, millet aleyhinde icra-i faaliyette bulunan bazı paşalar, v.s. sorguya çekilip, isimleri zikredilmeye başlanınca, sıranın 28 Şubat’çılara geldiği safhada dikkat ettik, Çevik Bir’in ismi pek zikredilmiyordu. “Acaba neden?” diye düşünürken, nekahet dönemimizde, gazetemizin “medya-politik” sayfasında okuduğumuz müktebes bir yazıdan öğrendik onu. O yazıyı da size, satırlarımızın en sonunda ”kopyala-yapıştır” yapacağız.

Evet, ”Çevik Bir” ismini ilk defa, ABD’nin dünyayı kana bulama zincirinden biri olan Somali hadiselerinde duymuştuk. Oraya komutan olarak bu zat tayin edilmişti. Ne hikmetse, iki defa da görev uzatması ile orada kaldığı günlerin sebeb-i hikmetini anlatmıştı arkadaşlar bize. Neyse o sebeb-i hikmet de bizde kalsın.

Sonradan ise, 28 Şubat hadisesi ile öne çıkmıştı, esip-gürleyen paşa.
Emekli olduğu günlerde, onunla bir 5n 1k programı yapmışlar, soruyorlardı. Fakat biz programın sonuna yetişmiştik. Son soruyu soruyordu yapımcı.
“Peki, paşam son bir soru, nerelisiniz?” Artık paşa kendini ispatlayacak ya, birileri ile hemşehri olmasının övüncünü yaşayacak ya! Cevap veriyor.
“Babam Makedonya’lı, annem Selanik’li.“ Haydi buyurun bakalım! Osmanlı’nın, Avrupa zalimlerinin zulmünden kurtarıp getirerek yerleştirdiği, Yahudilerin iskân edildiği yer. Ve yine Osmanlı’nın arkadan hançerlenmesinin nüvesini teşkil eden ”Hareket ordusunun “çıktığı yer Selanik. Neyse paşa övünsün. Onun cumhurbaşkanı olması için çok gayret eden Amerika’daki Yahudi derneklerinin, şimdiye kadar hiç kimseye vermediği bir “övünç madalyasının”da sahibi Çevik Bir. Ama 28 Şubat‘ta en önde at sürenlerden olmasına rağmen, niye ismi pek zikredilmiyordu? İşte onu da gazetemizdeki o iktibas yazısından anlıyoruz. O yazıyı (06.03.2012 tarihli Yeni Asya’da iktibas edilen yazıyı) hiçbir yorum yapmadan nazarlarınıza havale ediyoruz:

“Çevik Bir ve AKP
AKP kurucularından olan İlnur Çevik’in geçtiğimiz yıllarda Ankara’da düzenlenen bir konferansta “28 Şubatçılar başbakanlık danışmanları arasında mı?” sorusuna verdiği “Çevik Bir, Başbakanın danışmanlığı görevindedir, AKP’nin kuruluşundan itibaren parti için yurt içinde ve dışında aktif görevler ifa etmiş, AKP’nin kurduğu 58. Hükümetten itibaren de Başbakanın çok yakınında danışman kadrosunda istihdam edilmektedir” cevabı çok şaşırdığımız bir cevap olmamıştı.

Yine AKP’nin beyin kadrosundaki kurucularından olan Abdüllatif Şener’in “28 Şubat sürecini yöneten isimlerden biri Çevik Bir’dir ve şimdi Başbakan’a yakındır.” sözleri bu ilişkileri görmemiz açısından önemlidir.

28 Şubat sürecinde dik duruşuyla tanınan dönemin İçişleri Bakanı Meral Akşener’in geçtiğimiz yıllarda Sabah Gazetesi’ne verdiği röportajda “Çevik Bir’in AKP’ye danışmanlık yaptığını” vurgulaması da AKP-Çevik Bir arasındaki güçlü ilişkinin haline yapılan en önemli vurgu olmuştu.

Zaten Çevik Bir de AKP’nin 3 Kasım 2002 tarihinde tek başına iktidar oluşunu ilk öven kişilerden biri olmuştu.
Yıldıray Çiçek, Ortadoğu, 1.3.2012”

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*