Şahs-ı manevinin arkasından gidilir

Yirminci Lem’a olan ‘İhlâs Risalesi’nde yer alan; “…El-hubbu fillâh” sırrıyla, tarik-i Hak’ta gidenlere refakatle iftihar etmek; ve arkalarından gitmek; ve imamlık şerefini onlara bırakmak…” şeklinde belirtilen ifadeleri üzerinde düşündüm.

Risale-i Nur Talebesi kimin arkasından gidebilir ve imamlık şerefini ona verebilir? Arkasından gidilecek bir şahıs olamayacağından ancak şahs-ı manevinin arkasından gidilir ve şahs-ı manevî imamlık şerefini alabilir. Tarik-i Hak’ta hiç şaşırmadan gidebilecek ancak şahs-ı manevî olduğundan böyle bir şahs-ı maneviyeye refakat etmekle iftihar etmek gerekir.

“…İhlâsla bir dirhem amel, ihlâssız batmanlarla amellere râcih olduğunu bilmekle ve tâbiiyeti dahi, sebeb-i mes’uliyet ve hatarlı olan metbûiyete tercih etmekle o marazdan kurtulur ve ihlâsı kazanır, vazife-i uhreviyesini hakkıyla yapabilir.” kaidesince, şahsa tabi olmak veya kendi şahsına tabi olunmasını istemek mesuliyet sebebi ve tehlikelerin kaynağıdır. Onun yerine doğrudan şahs-ı maneviyeye tabi olmak marazlardan kurtarır, tehlikeleri önler, ihlâssızlığı giderir.

Şahs-ı maneviyeye tabi olmak ihlâsla vazife-i uhreviyemizi yerine getirebilmeyi sağlar. Şahsa tabi olmak yerine şahs-ı maneviyeye tabi olmayı seçmek, ihlâslı bir dirhem ameli ihlâssız batmanlarla amellere tercih etmek gibidir. Uhrevî hizmetlerimizi ihlâsla yapmak için şahs-ı manevinin arkasından gidilmelidir.

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*