Said Nursî, Atatürk’le hiç görüşmemiş ki !…

Bu günlere kavuşturduğu için , Cenab-ı Hak’ka ne kadar şükretsek azdır.Kırk kûsur senedir bu cemaatin içinde, bu davanın yolunda olan biri olarak bu günleri, cennet asâ baharın müjdecisi olan bu günleri, o yıllarda hayal etmek bile zordu. Ama bugün şükürler olsun ki, o günleri görmeye başladık.

TV lerin olmadığı zamanlarda, tek radyo olan devlet radyolarından nurcular için, düşmanlıktan başka bir yayın yapılmazken üstad, öyle bir zamanın geleceğini ve risale-i nurların radyo ile dünyaya ilan edileceğini söylüyordu. Belki bazılarına biraz hayal gibi gelen o sözü, hayatı boyunca kitabında ümidsizlik olmayan üstad Bediüzzaman Said Nursî söylüyordu. El hak, ne söylüyorsa doğruydu! o söz de istikbalde gerçekleştiği gibi, bugün TV ler dahil,  bir çok gazetede; Bediüzzaman Said Nursî ve risale-i nurlar ma’kes buluyor Elhamdulillah.

Muhterem Mehmed Tanrısever’in cesaret ve gayretleriyle çekilen ve bir nebze de olsa üstadın hayatını anlatan “Hür adam” filmi, daha piyasaya sürülmeden bir çok kızılca-kıyamet kopartılmıştı. Bunlardan biri de, üstadla M.Kemal’in olduğu sahneydi. “vay efendim, Said Nursî ile, Atatürk hiç görüşmemişmiş.”  Evet, doğru söylüyorlar. Said Nursî, Atatürk’le hiç görüşmemiştir… Çünkü, o 1934 senesinde “Atatürk” diye anılmaya  başlanmış, o zaman ve ondan sonra da ikisinin arasında zaten,  hiç görüşme cereyan etmemiş, etmediği gibi yürüdükleri yol da birbirine hep ters olmuştur. Ve üstad, çektiği sıkıntıların hepsinin de ona dost olmadığından başına geldiğini “… bana hücum edenleri tahrik eden, Mustafa Kemal e itirazımdır ve ona dost olmadığımdır. Başka sebepler bahanedir…” sözleriyle ifade etmektedir. O mesele böyle.

Fakat o zat, M. Kemal diye bilinirken üstadla birkaç defa görüşmüştür.Hem de kendi istek ve ısrarlı arzusuyla. O zaman daha dizginleri tam eline alamamıştı. Kafasında tasarladıklarını gerçekleştirebilmek için, milletin mukaddes değerlerini nazara vererek, suret- i haktan görünmeye çalıştığı devirdi. Bu arada dedelerimizin anlattıklarını hatırlıyoruz. Savaştan savaşa giren dedelerimiz; açlık, sefalet, yorgunluk, hastalık v.s gibi çok kötü şartlar altında katıldıkları o savaşlardan öyle bir bîtab düşmüşlerdi ki, daha milletin damarını kessen kan akmayacak duruma gelmişlerdi. Artık, kışlaların duvarlarına yaslanmış öyle perişan halde beklerken, M.Kemal onların yanına gelerek, gayretlerini kamçılamış ve “ Ey millet! Allah indinde en büyük din İslamdır. Peygamberimiz (asm) in yolunda giden bizler eğer bu İstiklal muharebesine girmezsek; hain Yunan, İngiliz, Rus gelip memleketimizi işgal eder. Allah muhafaza, camilerimizi kapatıp, Ayasofya’ya çan takar. Kur’anımızı kaldırır, hilafeti lağveder, halife efendimizi başımızdan alırlar. Onun için bir defa daha gayret edip, bu savaşı kazanmalıyız!” manâsında  hamasî nutuklar atınca, millet “Aman Allah’ım! Öyle şey olur mu, biz o şekilde nasıl yaşarız?”  diye bir defa daha “Ya Allah, Bismillah!” deyip, silkinmiş ve Yunan’ı denize dökerek İstiklal savaşını kazanmış ve neticede de vatanı kurtarmışlardı. Yine dedelerimizin ifadesine göre, “ah, ah! bize  cephede söylediği, İngiliz, Yunan yapacak dediği şeyin  aynısını kendi  yaptı. Başta Ayasofya olmak üzere Camileri kapattı, kur’anı, ezanı yasakladı.Hilafeti lağvetti v.s”

İşte, dizginleri eline geçirene kadar millete böyle söyleyip, daha sonra dizginleri eline geçirdikten sonra da, işgal güçlerinin bu milletin mukaddes değerlerine yapamadığını o yapmış ve başta Said Nursî olmak üzere, bu vatanın kurtuluşu için canını ortaya koyan bir çok kahramana çektirmediği eziyet kalmamıştır.

Tâbii kafasında tasarladığı fiiliyatları yapabilmek için, dizginleri tamamıyla eline alabilmek için, nüfuz sahibi bir çok alîm v.s insanları da yanına çekmeye çalışmıştı.Bazıları onun tuzağına düşmüş ama, Bediüzzaman Said Nursî hiçbir zaman düşmemiştir. Hem de, çok büyük ve herkesin kolay dayanamayacağı cazib  tekliflere rağmen….

Benzer konuda makaleler:

2 Yorum

  1. Tam izdüşüm.
    Ama dusunemeyen ahmakul humakadan tahammuk etmiş sarhoş ahmak anlamazki .
    Rabbim ne olur bu millete tez zamanda basiret feraset iman ver! Beni de affet!

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*