Amerikalı Dr. Kristin Johnston Largen: Said Nursî imanı hayatın merkezine taşıdı

10 Uluslararası Bediüzzaman Sempozyumunda bir tebliğ sunan Amerikalı Dr. Kristin Johnston Largen, “Çoğu insan iman ile kâinat arasında bir bağ olmadığını düşünüyor. Halbuki Said Nursî nübüvvet hakikatini, yani imanı hayatın merkezine taşıyor. Kâinatı Kur′an′ın bir yansıması olarak görüyor” dedi.

Amerikalı Dr. Krıstın Johnston Largen: Batı İslâmı doğru anlamaya muhtaç

10. Uluslararası Bediüzzaman Sempozyumu’nda tebliğ sunan Dr. Kristin Johnston Largen: “Batı Şeriatı yanlış algılıyor; hakikatine ulaşamıyor. Bence Hıristiyanlar Şeriatın İslâm’da nasıl bir yer ettiğini, nasıl bir hayat hukuku oluşturduğunu anlamalılar. Şeriatı anlamamız büyük bir önem ve elzemiyet taşıyor.” İstanbul İlim ve Kültür Vakfı’nın düzenlediği “Nübüvvet: Hakikat Arayışında, Peygamber Işığı” konulu 10. Uluslararası Bediüzzaman Sempozyumu’nda bir tebliğ sunan, Amerika Gettysburg Lutheran İlahiyat Okulu’ndan Dr. Kristin Johnston Largen, Said Nursî’nin kâinatı Kur’ân’ın bir yansıması olarak gördüğünün altını çizerek, şunları kaydetti: “Said Nursî, Kur’ân’ı anlarsanız kâinatı da anlarsınız, diyor. Kâinattaki herşey bir kitap gibidir ona göre, binlerce kitap yani. Böyle olunca herşey için ‘Ne kadar güzel yazılmış değil mi?’ diyorsunuz. Bu şekilde kâinatın mükemmelliklerine atıfta bulunmakla Nursî gönüllerde bir taht kurmuştur. Hem dinî, hem de tabiî ilimleri beraber yorumlamak gerektiğini söylemiştir. Kâinatın ancak nebî ile doğru anlaşılabileceğini dile getirmiştir. Said Nursî tabiî ilimlerden de Allah’ı anlamaya çalışmıştır.”

SAİD NURSî, İMANI HAYATIN MERKEZİNE TAŞIYOR

Dr. KrIstIn Johnston Largen, Said Nursî’nin düşüncesinde dikkatini çeken bir hususu dile getirirken, “Çoğu insan iman ile kâinat arasında bir bağ olmadığını düşünüyor. Meselâ çoğu Hıristiyan Hz. İsâ’yı hayatın dışına itiyor. Halbuki, Said Nursî nübüvvet hakikatini, yani imanı hayatın merkezine taşıyor. Hıristiyanlar ise, bilim ile dînin ilişkili olmadığını düşünüyorlar. İkisini birbirinden ayrı telâkki ediyorlar. Böyle olunca da kimileri dünyayı, kimileri ahireti reddediyor. Ucuz bir dinî anlayış ortaya çıkıyor” ifadelerini kullandı.

HZ. İSA’YA (as) BİR ‘PEYGAMBER’ OLARAK İMAN ETMELİYİZ

“Said Nursî’ye göre, Allah’ın elçisi olan peygamberlerin kritik bir görevi vardır. İnsanları doğru yola sokacak kişidir nebi. Dolayısıyla kılavuz olarak dünyaya gönderilmiştir. Yoksa kaos çıkacaktır. Bu anlamda Peygamber bize nasıl yaşamamız gerektiğini gösteriyor” diyen Dr. Largen, Hz. İsa’nın Hıristiyanlar tarafından bir ‘peygamber’ olarak anlaşılması gerektiğini ise şu sözleriyle ifade etti: “Hz. İsa (as) bir peygamber olarak görülmüyor, sadece bir ‘kurtarıcı’ olarak algılanıyor. Said Nursî’nin yaklaşımından şunu anlıyoruz ki, Hz. İsa (as) Hıristiyanların algıladıkları tarzda bir ‘kurtarıcı’dan ibaret değil, o bir ‘peygamber’dir. Bana göre en önemli nokta, imandır burada. Said Nursî’nin de dile getirdiği gibi, Hıristiyanların Hz. İsa’ya bir peygamber olarak ‘iman etmesi’ gerekiyor. Ona ‘Allah’ın bir elçisi olarak’, yani ‘nübüvvet bağlamı’nda inanmaları gerekiyor. Eğer biz Hz. İsa’nın (as) kimliğini nübüvvet bağlamında anlayamazsak, onu tam anlatamayız. Ne yazık ki, Hz. İsa (as) hakkında iyi ve yeterli bilgimiz de yok. Ne biliyorsak, mevcut İncil’de yazanlardan, kitab-ı mukaddesten biliyoruz. Bu bağlamda, Hıristiyanlar olarak kendimizi geliştirmemiz gerekiyor.”

BATI, ŞERİATI YANLIŞ ALGILIYOR

Şeriatla ilgili kendisine yöneltilen bir soru üzerine ise, Dr. Largen şöyle dedi: “Batı Şeriatı yanlış algılıyor; hakikatine ulaşamıyorlar Şeriatın. Bence Hıristiyanlar Şeriatın İslâm’da nasıl bir yer ettiğini, nasıl bir hayat hukuku oluşturduğunu anlamalılar. Şeriatı anlamamız büyük bir önem ve elzemiyet taşıyor.”

TEK ALLAH’a İNANIYORUZ, İŞBİRLİĞİ YAPABİLİRİZ

Müslümanlarla Hıristiyanlar arasındaki diyalogla ilgili gelen bir diğer soru üzerine ise Dr. Largen, “Evet, Müslümanlar ve Hıristiyanlar olarak elbette bir takım farklılıklarımız var. Ama işbirliğine nasıl gidebiliriz? Beraber hareket etmekte, farklılıklarımıza tolerans göstermekte sıkıntı yaşıyoruz maalesef. Aslında nihayet hepimiz tek bir Allah’a inanıyoruz. Nihayetinde hepimizin aşık olduğu tek bir Allah var. Belki bu noktadan hareketle güzel bir işbirliği teşkil edebiliriz diye düşünüyorum” şeklinde cevap verdi.

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*