“ Sakın ha, benden İmam-hatip isteme! İhtilalciler kızıyor!”

Son günlerde Turgut Özal’ın ölümü ile alâkalı bir şeyler konuşuluyor. Şöyle bir düşündüm de, günler ne çabuk geçiyor. Aklıma, Özal’ın iktidar olduğu günler geldi. Demokrat misyonun önünü kesme ve aldatma hareketlerinden biriydi Özal hareketi. 12 Eylül’ün bir paşasının TV deki ikrarıyla, ABD tarafından 12 Eylüle müsaade şartlarından biri, Özal ve Doğramacı’nın kilit noktalarına getirilmesi vardı. İşte bunları düşünürken hayalim beni, Turgut Özal’lı yıllara götürdü. O ne debdebeydi, ne şaşaaydı. Millet, şimdiye kadar görmediği acaiblikleri görmüştü o günlerde.

Acaiblik çoktu. O acaibliklerden; ne Asım’ın davulu bizi ilgilendirirdi, ne de Semra hanımın papatyaları. Bizim hatırımıza başka bir şey gelmişti, onu hatırladım. O da, Özal’ın dindar portresi nazara verilerek, yaptığı birçok iyi olmayan bazı icraatları da kamufle edilmiş, göz boyacılığı yapılmıştı. İşte bunlardan birini size nakletmek istiyorum:

Bundan on küsur sene kadar önceydi. Çalıştığım Devlet dairesindeki eskiyen iş makinelerinden bir kısmı, sembolik bir fiyatla bazı belediyelere satılmıştı. Bir gün bir zat elinde evraklarla birlikte yanımıza geldi. Bir adet greyder (yol yapımı ve kar mücadelesinde kullanılan iş makinesi) aldığını ve teslim işlemi için, bize müracaat için geldiğini söyledi. Hangi belediyeden ve kim olduğunu sorduğumuzda.”Ben Karaman vilâyetinin Sarıveliler kazası belediye başkanı Mustafa Kulak” dedi. Tabii ben dikkat kesilmiştim. Baba memleketim olan Ermenek’e bağlı bir beldeyken sonradan İlçe yapılan bir yerdi burası. Babamdan çok duyduğum için hatırlamıştım o beldeyi.

Bu münasebetten dolayı da kendisine yardım edip, işlerini kolaylaştırıp çabuklaştırıyorduk. Bundan memnun olmuştu. Makinenin toplanıp faal hale gelmesi birkaç gün süreceğinden, o da orada kaldı ve her sabah yanımıza uğruyordu. Artık, samimi de olmuştuk. Bizim de kendisine hemşehri olmamızdan dolayı sevinmiş, sohbetimizde de oralardan konuşuyorduk. Kendisi o zaman ANAP’tan belediye başkanı seçilmişti. Tabii, bizim dindar olduğumuzu da anlayınca, daha bir yakınlık oldu aramızda. Namaz vakitlerinde de beraber mescide gidiyorduk.

Bir gün yine böyle, memleketinin oralardan sohbet ederken, (28 Şubat hareketi de yeni olmuş) laf lafı açınca bize şunları anlatmıştı. “Sarıveliler’e bir İmam-hatip okulu yapmak için teşebbüse geçtik. Arsa vs. işlerini ayarladıktan sonra, halkın yardımlarıyla binamız hızla bitmeye yaklaşıyordu. Ben de hemşehrilerime ’Okulun açılışına İnşaallah Başbakan Özal’ı getireceğim’ diye övünerek söz vermiştim.1985-86 seneleriydi, Özal’ın Başbakanlığı dönemiydi. Neyse, Özal’dan randevu alıp Ankara’ya gittim ve yanına girdiğimde biraz konuştuktan sonra, onun da sevineceğini zannederek ’Sayın Başbakanım! Beldemize bir imam-hatip binası yaptık bitmek üzere. Sizin açılışı yapmanız için davet etmeye geldim, sizce münasip bir tarih tesbit edip, o güne hazırlayalım’ derken baktım, Özal’ın yüz ifadesi değişmeye başladı. Beni gülerek, sevinçle karşılayan sanki o değildi. Birden gerilmiş, yüz ifadesi değişmişti. ‘Aman Mustafa, sakın ha! Konsey üyeleri (12 Eylül ihtilal cunta heyeti) imam-hatiplere çok karşılar.Bana sakın imam-hatipten bahsetme!Bak istersen senin beldeni İlçe yapalım.Ama benden imam –hatip isteme!’ demişti.Çok şaşırmıştım..”                         

Bize bu hadiseyi anlatan Sarıveliler belediye başkanı Mustafa Kulak’ın vefat ettiğini öğrendim,  Allah rahmet eylesin Fakat bu anlattığı şey, bize göre çok mühim bir şeydi. Demokratlara alternatif olarak ortaya sürülüp, “dindar” diye lanse edilenlerin bilinmeyen bu yönlerini, özellikle de genç nesillerin bilmesi açısından bunu nazarlara verdik Genç kardeşlerimiz, muhtelif vesilelerle bizlerden, yaşadığımız hadiselerin kendilerine de aktarılmasını istiyorlar. Biz de bildiğimiz ama çok kimsenin bilmediği bir hadiseyi bu vesileyle aktarmış olduk.

Öyle ya, kasdî olarak demokratlarla devamlı iltibas ettirilip, karıştırılan ve dolayısıyla da sağ gösterip sol çakan bu gibi şahsiyetler yüzünden aziz milletimiz çok çekmiştir.

Benzer konuda makaleler:

2 Yorum

  1. Vay vay vay!Bizim dindar Özala bak. Demek öyle ha! Hala bunu, bunları anlayamayanlara ithaf edilecek güzel bir yazı. Bunu her yere ulaştırmak lazım

  2. Ya abicim, ne güzel yazılar yazıyorsun, ne güzel şeylere temas ediyorsun. Allah razı olsun senden kalemin ve ilhamın kuvvetlensin inşallah.

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*