Salonlar Bediüzzaman ve Risâle-i Nurlarla şenleniyor

Son iki haftada Türkiye’nin her köşesinde Bediüzzaman, Risâle-i Nur ve Yeni Asya rüzgârı esiyor. Salonlarda bu büyük dâvâ ve hakikate halkın coşkusu, milletin teveccühü vardı.

Çok değil birkaç yıl öncesine kadar yasak kitaplar olarak lanse edilen Risâle-i Nur külliyatı şu anda Türkiye’de Kur’ân’dan sonra en çok satılan kitap unvanını koruyup devam ettirirken yurt dışında da büyük teveccühe mazhar oluyor. Dünyanın her tarafından hizmet haberleri geliyor.

Risâle-i Nurların her kademedeki insanı kucaklayıcı o engin ve kapsayıcı ruhu ve derinliği toplumda büyük bir barış ve huzur ortamı meydana getirdi. Milletin önündeki engelleri büyük ölçüde dağıttı.

Adaletli Türk hakimlerinin hakkında verdiği iki bine yakın beraat kararı olmasına rağmen bir zamanlar, risale okuma ve bulundurma kanunsuz olduğu halde suç sayılıyordu. Tıpkı şimdiki başörtüsü gibi. Ama şu an Allah’a binlerce şükür o­nlar çok gerilerde kaldı. Hak yerini buldu.

Risale-i Nurlar ve Bediüzzaman için gelen kalabalıkları salonlar alamaz oldu. Daha geniş mekânlara taşınmak gerekiyor. Nereden nereye!

Millete rağmen, topluma rağmen hiçbir şeyin devamı mümkün olmadığını gösterdi.

Bu ülke ve insanları hem Bediüzzaman’a , hem Risale-i Nur’a hem de o­nun teşekkül ettirdiği şahs-ı maneviyi temsil eden büyük bir ekol ve cemaate sahip çıktı. Salonların dilini okuyabilen herkes bunu görebilir, idrak edip anlayabilir.

Bu yıl ilk defa yurt sathında 19-27 Mart tarihleri arasını “Bediüzzaman Haftası” ilân ederek büyük bir coşku, kaynaşma ve hamleye imza atan Yeni Asya ekolünü de cân-ı gönülden tebrik ve takdir etmek gerekir. Çünkü Türkiye’deki manevî atmosferin muhafazasında ve gelişmesinde Yeni Asya ekolü; bilhassa yayın faaliyetleri başta olmak üzere, konferans, panel ve seminerler gibi sosyal ve kültürel faaliyetlerle üzerine düşeni fazlasıyla yapmıştır.

Bu cümleden olarak, “Bediüzzaman Haftası” çerçevesinde bu yıl bizzat konuşmacı olarak katıldığım üç toplantı var. Isparta, Zonguldak ve Denizli’de yapılan konferanslar. İlk ikisi hakkında hem gazetemizde, hem de diğer konuşmacı yazarlarımız gerekli ve doyurucu bilgileri verdiler. Ben son toplantı olan Denizli konferansından ve oradaki atmosferden kısaca bahsetmek istiyorum.

Denizli Risale-i Nur dâvâsında çok önemli bir kilometre taşı. Sebebi ise: Risale-i Nur Külliyatının mahkemede resmen berat ettiği ilk mekân olması. Bu şerefe nail olma bahtiyarlığına erişen mahkeme reisi Ali Rıza Bey’le hakim Hesna Şener’i rahmet ve duâ ile anıyoruz.

Burada medfun olan Risale-i Nurun şehit kahramanı Hafız Ali ve muallim Hasan Feyzi Yüreğil başta olmak üzere bütün Risâle-i Nur talebelerini de rahmet ve duâlarla yâd ediyoruz.

Bu konferansta asıl konuşmacı çok muhterem ağabeyim gazetemizin Orta Anadolu Temsilcisi Halil Uslu idi. Salonların şakıyan bülbülü, hitabet ve espri ustası muhterem Halil Uslu Ağabey bir saatlik konuşmasında “Dünya Barışı ve Kur’-ân’ın evrensel mesajı” konulu konferansında, hürriyet, insanlık ve adalet anlayışını kendisine has akıcı ve coşkulu üslubuyla işledi. Belediyeye ait merkezî yerdeki bu salon tıklım tıklım dolduğu için bir çok dinleyici ayakta kaldı. Bir o kadarının da yer bulamadığı için geri döndüğünü duyduk.

Ali Oktay’ın nefis konseri de hayranlarına hisli ve ruhanî zevkle dolu anlar yaşattı.

Bu organizasyonu yapan Denizli temsilciliğimize, orada bulunan fedakâr okuyucularımıza, her türlü katkıları yapan kuruluşlara ve Denizli halkına sonsuz teşekkür ve şükranlarımızı arz ediyoruz.

Yasaklı kafa ve düşüncede olanların da bu salonların dilini ve verdiği mesajı iyi okuyarak milletin inançları başta olmak üzere hak ve hürriyetlerinin önünü kesmemelerini ve potansiyel gücümüzü lüzumsuz bir şekilde heba etmemelerini artık idrak etmelerini bekliyoruz.

Başta başörtüsü olmak üzere bu topraklarda yaşayan herkes tam ve hür bir şekilde insanca her türlü hak ve hürriyetlerini hür bir şekilde kullansın. Engel olunmasın. Hayalî düşmanlar ve hayalet fikirlerle insanımızın önü kesilmesin. Türkiye’nin artık daha fazlasına tahammülü yok.

Memleketin ve milletin her hayırlı işinde olduğu gibi, AB üyeliği sürecinde de, fikrî bazda büyük katkıları olan bu cemaat ve ekolün kıymeti bilinsin, bu güç ve tecrübe müsbet mânâda, memleketin maddî ve manevî kalkınmasında kullanılsın.

Bu münasebetle bu toplantılara vesile olanları, konuşmacıları, tertip ve düzenlemesinde katkıda bulunanları, dinleyicileri ve tüm emeği geçenleri tebrik ediyor, devamını diliyoruz.

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*