Uzun bekleyiş Türk tarafında başladı.
O arada bizimle ilgili küçük bir sıkıntı oldu. Pasaportumuzdaki “mesleği” hanesinde “gazeteci” yazıyor olması, özel olarak içeri celb edilmemizi netice verdi. Görevliler, gazeteciler için vize uygulamasının devam ettiğini, bizim vizemiz olmadığı için, Şam’daki Basın Yayın Genel Müdürlüğüne sormadan bizi alamayacaklarını bildirdiler. Rehberimizin aktardığına göre, konuyu sordukları yetkili Yeni Asya için olumlu ifadeler kullanıp geçiş izni verilmesini söylemiş.
Ama “Suriye’de gazetecilik faaliyeti yapmayacağımıza” ilişkin bir taahhütname imzalatarak…
Aslında gazetecilerle ilgili böyle farklı bir uygulamanın söz konusu olduğu bilgisi bize önceden ulaşmış ve konsolosluğa sorulmuş; “Kamera çekimleriyle özel bir gazetecilik gezisi değilse gerek yok” cevabı alınmıştı. Buna rağmen o geçici sıkıntıyı yaşadık. Dileyelim ki, bu satırlar, altına imza koyduğumuz “gazetecilik faaliyeti yapmama” taahhüdünün ihlâli olarak görülmesin!
Yine rehberimizin söylediğine göre, “gazetecilere vize” uygulamasının gerekçesi, özellikle bazı TV kanallarının Suriye hakkında olumsuz imaj oluşturacak kimi haberleri, bunu destekleyecek görüntüler eşliğinde yayınlamış olmaları imiş.
Bunu önlemenin çaresini “vize”de bulmuşlar…
Netice olarak, Antep’ten sonra 11 saati bulan bir yolculuğun ardından gece 04’te Şam’a ulaştık ve yarım saat geçmeden okunan ezanları dinleyip sabah namazını kılarak istirahate çekildik.
Öğleye doğru başladığımız masa çalışmalarında ilk gün, belirlenen başlıklar çerçevesinde hazırlanmış olan tebliğleri müzakere ettik; ertesi gün de sonuç bildirilerine son şekillerini verdik.
Kalan vakitlerde, Üstadın 100 yıl önce Hutbe-i Şamiye’yi irad ettiği Emevî Camii başta olmak üzere bazı önemli ziyaret mekânlarını dolaştık.
Kilise olarak inşa edilip Hz. Ömer’in (r.a.) şehri fethetmesinden sonra yarısı camiye çevrilen ve bilâhare, yanına ayrı bir kilise inşa edildikten sonra tamamen cami olarak hizmetine devam eden bu mübarek mabedi, içindeki Hz. Yahya (a.s.) ve Hz. Hüseyin (r.a.) türbeleri; Hz. Hud (a.s.), Hz. Hızır (a.s.) ve Hz. Zeynelabidin (r.a.) makamları; ahirzamanda Hz. İsa’nın (a.s.) oraya ineceği müjdelenen Akminare; zühd, takva ve örnek idareciliği ile tarihe geçen Hz. Ömer bin Abdülaziz’in (r.a.) ve—İhya-i Ulûmiddin eserini orada yazan—İmam Gazalî’nin (r.a.) odaları ile birlikte ziyaret edip üç vakit namaz kılmak etkileyiciydi.
Bitişiğindeki Salâhaddin Eyyûbî ve üç Osmanlı hava şehidi ile, aradaki Hamidiye Çarşısının bağladığı muhitteki Süleymaniye külliyesi haziresinde Sultan Vahideddin ve diğer Osmanlı hanedanı mensuplarının kabirlerini ziyaret etmek de.
Bir vakit namazını da bu üstü kapalı uzun çarşıdaki Hz. Ebu Hureyre (r.a.) mescidinde kıldık.
Yol boyunca yanından geçtiğimiz, ama vakit darlığından ziyaret edip içlerinde namaz kılamadığımız camilere hep Sahabe isimleri verilmiş. Humus’taki Halid bin Velid (r.a.) camii ve türbesi ile, Şam ve Halep’teki Sa’d bin Muaz (r.a.) ve Abdullah bin Abbas (r.a.) camileri gibi.
Sahabe mesleğini günümüzde devam ettiren Ahirzaman Müceddidinin, buram buram tarih ve Asr-ı Saadet kokan mübarek bir beldede 100 yıl önce verdiği mesajların akislerini temâşâ ettiğimiz Şam seferinden notlarımız şimdilik böyle.
Benzer konuda makaleler:
- Vize çilesi bitsin
- Emevî Camii’nde…
- Vize skandalını Konsolosa sorduk
- Vizede son durum
- Vizede keyfîlik
- Nurs’a ziyaretçi akını
- Tarık’ın sınavı
- Teyp Tahir ağabey vefat etti
- Akdamar Adasında 17 Nur Talebesi
- Nurs Köyü’ne ziyaretçi akını
1959 Kütahya doğumlu. İlk ve ortaöğrenimini burada tamamladıktan sonra İstanbul Hukuk Fakültesini bitirdi. Fakülteye girdiği yıl Yeni Asya Yayınlarında çalışmaya başladı. Yayınevinin çıkardığı çok sayıda kitabın editörlüğünü yaptı. Bu görevini sürdürürken, 1984-92 yılları arasında, aylık Köprü dergisinin sorumluluğunu üstlendi. 1988 yılı başından itibaren yayına başlayan Bizim Aile dergisinin kurucu editörü oldu. 1992 yılından bu yana Yeni Asya Gazetesinin Genel Yayın Yönetmenliği ve Başyazarlığı görevlerini yürütüyor.
İlk yorum yapan olun