Şam-ı Şerîf’in biricik bekçisi veya Mah-ı Muharrem…

Hüzün ve matemi sembolizede hiçbir devran mah-i Muharrem’e yetişemez.

Anadolu Müslümanlarının bağırlarından açılan ölüm ayrılıkları ve matemleri aylar ve yıllar içinde nisyan merhemi ile iyileşir, fakat Muharrem acısı istisnadır. 1500 senedir bu böyle. Kanaatimce 2500 sene de geçse Kerbelâ’nın üzerinden, hikâyesi her anlatıldığında, Hüseyin’in kanı taze taze akarken, Zeynep’in feryadı Taf’ın ceylanlarını beyabanlara toplar. Müslümanların yüreklerini burkan o ciğersûz hadise, burun kemiklerimizi sızlatır ve yumruklarımızı sıktığımızın farkına sonradan varırız. Ne Dicle’nin bunca yüzyıldır Ehlibeyt’e yaktığı yanık türküler, ne Taf üzerinden Ar’ar Çölüne yönelen rüzgarın tegannisi ve ne de Deşt-i Kerbelâ’nın mehtaplarında bunca zamandır Cennet efendilerine ‘Ya leyl !’ okuyan çobanların avazı, Muharrem’in matemini bitiremedi. Zaman geçtikçe cehalet sisleri dağılıyor ve Kerbelâ bütün çıplaklığı ile her gün karşımıza çıkıyor. Zalimlere okunan lanetin tarrakası mazlûmlara duyulan hasretin hıçkırıklarını bastırıyor İslâm diyarlarında… Kerbelâ bir coğrafya olmaktan çoktan çıkmış. Kandahar’dan Aden’e, Mogadişu’ya ve Atlas’a kadar her yer Kerbelâ olmuş.

TAF’DAN ŞAM-I ŞERİF’E

Şehitlerin efendisini Kerbelâ’da arayanlar ne Al-i Beyt’i, ne de Hüseyin’i orada bulamayacaklar. Hüseyin’i sevenler Şam-ı Şerif’e yönelsin. O kahraman-ı İslâm’ın Şam-ı Şerif’te tarih boyunca verdiği şanlı mücadeleyi yeniden görecekler. Harran başta olmak üzere Mezopotamya’yı viraneye çeviren Moğolları Şam-ı Şerif’e yaklaştırmayan ruhu ve Hülagu’yu yeis girdabına atıp, hanedanını kucaklayan manayı tanımadan, Kerbelâ hakikati elbette bilinmez. Selef-i Salihîn dehşetli dinsiz Moğol istilâsını “birinci deccal” olarak niteler. Peygamberlerimiz (asm) ise deccalın Şam-ı Şerif’e giremeyeceğini haber veriyor. Başta Kâbe-i Muazzama olmak üzere Hicaz’ı ahirzaman fitnesine karşı savunan mübarek ceddinin bekçisinin Şam-ı Şerif’teki misyonunu bilemeyenler birinci deccal dalgasını da, ahirzamanın şerirlerini de tanıyamadılar. Ve hatta yanlış arzularını ve hasis menfaatlerini tatmin için deccallarla ittifaka gittiklerini henüz anlayabilmiş değiller.

Ahirzaman şerirlerine İmam Hüseyin’in İsevîlerle birlikte karşı duracağını cedd-i emcedleri haber veriyor. Deccaliyete karşı Ehlibeyt ile Mesihîlerin ittifaklarını görmek isteyenlere hakikî İsevîlerin bu meseledeki çırpınışlarını gösterebiliriz. Neoconların komutasındaki dev ittifakın Mesih’in karşısında nasıl eridiğini merak edenler; İstanbul, Paris ve Doha’daki muhteşem ‘Suriye dostları konferansından’ Cenevre’ye giden süreci dikkatlice incelesinler. İmam Hüseyin’in bekçiliğini yaptığı mübarek beldenin; Mesih’in sokaklarında dolaştığı, ‘Yahya (as)’ın kucağında yattığı, Zekeriya (as)’ın şehadetine şahitlik ettiği ve Cercis (as)’ın iniltilerini duyan şehir olduğunu, Avrupalı Hıristiyanlar ‘bizim siyasal İslâmcılarımızdan daha iyi biliyorlar.

MUHARREM ARTIK KURTULUŞA GİDEN YOLDUR

Kerbelâ unutulmayacağına göre, mah-ı Muharrem’deki hüzün de devam edecektir. Yiğit düştüğü yerden kalkacağından, matemle sevincin kucaklaştığı anı bekleyenleri zaman yalancı çıkarmayacaktır. Deccal’ın Kerbelâ zalimlerinden daha şiddetli ve tahripkâr olduğunu da biliyoruz. Muharrem’in geleneksel matemlerinin üzerimize boca ettiği elem ve yeisten silkinerek doğrulmamızı İmam Hüseyin istiyor. Feryad-u figanla dövünenler belki de İbn-i Ziyad’ı sevindiriyorlar. Şimr ve Ömer bin Saad’ı kahretmenin yolu, mah-ı Muharrem’de Kerbelâdaki yeniden dirilişimizden geçmez mi. Onlarca kurtuluşun ve yeniden yaratılışın sene-i devriyesi olan Muharrem’i biz de kurtuluş ve dirilişin başlangıcı olarak anacağız bundan böyle… Ahirzaman fitnesinin çıkardığı dev dalgalar üzerinde,   imansızlık ve sefahet deryasının kükrediği bir zamanda sefine-i Nuh’taki yolcular kadar emniyetli, mesrur bir şekilde Cudî’nin eteklerini kollamaya devam edeceğiz inşaallah.

Benzer konuda makaleler:

1 Yorum

  1. Ahirzamanı, deccalı, ehlibeyti, müslüman isevileri ve de kimin kimlerle hareket ettiğini anlatan mükemmel yorumlar. Yine Peygamberimizin dediği gibi ahiraman deccalını çk az kşi bilecek ya da kimse tanıyamayacak. Şeytani siyaset tarafgirliği ile insanlar onun cehennemine cennet diye bakacaklar. Bir müddet daha insanlar böyle gidecekler. Allah razı olsun , Sevgi ve selamlarla

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*