Şam’ın seherini, Şam yeli basmadan…

Arap Baharına hiç inanmamıştık. Neocon’ların Wikileaks sızıntılarıyla İslâm coğrafyasına dinsizlerin “kinci taarruzu” başlatacaklarını yazmıştık.

Troçki’ci devrimcilerin organizesiyle başlayan ihtilâllerle coğrafyamızın tutuşacağını, sahil ve çöllerimizin kanla boyanacağını tam iki sene önce haber vermiştik. Daniel Pipes ve takımdaşlarının dünyayı “Bahar! Bahar!” diye inlettikleri, Brookling Enstitüsünün “Yeni Osmanlılar!” diye AKP iktidarına gaz verdiği zamanlarda avazımızın ulaştığı yere kadar feryâd-u figan ile yaklaşmakta olan felâketten ehl-i İslâmı haberdar etmeye çalıştık… Fakat nafile… Kaderin de bir hükmü vardı. Kralları devrimlerle devirenleri bitirecek büyük zalimler gelecekmiş. Kaddafi’den Saddam’a kadar.. Kaderin kazaya dönüştüğü cereyanın önünde durmak mümkün değilmiş.

Batı dünyası Arap Baharı’nı çoktan unuttu. Ve baklayı ağzından çıkararak; Sünnî-Şiî çatışmalarını yazıyor bugün… Belki yarın yeni yeni şeyler yazacaklar. Meşhur Arap-Fars düşmanlığı gibi… Selefî devrimciler o zamanda da tahrip âletleri olarak, modern bolşeviklerin veya İkinci Avrupa’nın… Savaş ve kaos çetelerinin sesleri Sarkozy’den sonra azıcık kısılmışa benziyor. Gidişat Rasmussen’in de kapana kısılacağını gösteriyor. NATO bünyesindeki Troçkicilerin cinayetleri de teşhir edilecek bir gün… Ve zavallı Merkel…

AKP’NİN İNADI

Olmadı işte… Suriye Libya olmadı ve Beşşar’ın akıbeti Kaddafi’ninkine benzemeyecek gibi. Arap AKP’sinin büyüsü bozulunca arkasındaki milyonlarını mazlûm halklar görmeye başladı. İşte Cezayir… Devrimcilerle aynı yatağa girmenin felâketleri uç vermeye başladılar. Suudi hanedanı ile Katar mı demokrasiyi getirecekti Şam-ı Şerif’e? Hayır. Artık arkanızda neocon rüzgârı yok. Merkel’den sonra neoliberalleri gizleyen siyah örtüler de uçuşacak… Balkanlar ve Kafkaslar hakiki hürriyetlerine, demokrasi ve terakkiye dönecekler, inşaallah. AKP, Katar ve Neoconlar Suriye’den artık ellerini çekmelidirler… Burada işlenen cinayetlerin mahiyetini bütün dünya işitiyor. Pentagon’lu akreplerin yuvalarını bozardı AKP. Katar ve diğer Arap ülkeleri Suriye muhasarasını kaldırmalıdırlar. Zira bundan ötesi serapa cinayet. Teröristleri topraklarımızda besleyip Şam’ı havaya uçurmak ancak neoconların yapacağı iş olmalı. AKP ve dolayısıyla Türkiye buna tedbir almalı artık. Bundan böyle akacak kan korkarız ki hanemize yazılır.

Ne zamana kadar akıntıya karşı kürek çekeceğiz? Fırtına artık yelkenleri şişirmiyor. Tersten esen bu rüzgârın alabora etme özelliği de var. Bindiğimiz teknenin çok da emniyetli olmadığını hepimiz biliyoruz. Yakamızı ve bağrımızı toplamalıyız artık. Yamaç rüzgârı delice esiyor, yatağa düşürebilir…

HÜR SUBAYLAR HİKÂYESİ…

“Hür subaylar” hikâyesini millet olarak sevmemişizdir. Ta Sultan Mahmut’tan bu yana… Paris’te 1902’lerde Ahrarlarca çimlendirilen demokrasi fidelerini Selanikli “hür subaylar” İstanbul yolunda yakalayarak yağmalamışlardı. 1905 ve 1906’da çoğu Selanik ve Manastır localarıyla ilişkili bu Osmanlı karşıtı hür subaylarla hanedanlar yer değiştireceklerdi. Ve 1909’daki meşhur ihtilâli de hür subaylar yaparak demokrasimizin fetret devrini açacaklardı. Yıldız’ı yağmalayacaklardı ve Devlet-i Aliye’nin damarlarındaki son damla kanı da emeceklerdi…

Subaylar hür olurlar mıymış? Askerliğin en birinci şartı itaat değil miydi? Askerlik nizamından başını çıkaran subay divana sevk edilir, adaletli devletlerde… Kumandanına karşı hür olan subay ya ihtilâlci olur veya anarşist. Tıpkı Cemal Abdünnasır ve arkadaşları gibi. Bağdat’ı Faysal hanedanıyla kana bulayanlar da hür subaylar değil miydi? Yani Troçki’nin anladığı mânâda hür subaylar.

Kemalist sistem de hür subayları yetiştirdi. Türkiye’nin göz bebeği Millet Meclisini yüksek bürokratları ve komutanlarını toptan silâh zoruyla Yassıada’ya tıkanlar da Çevik Bir ile Kenan Evren’in arkadaşlarıydı, değil mi? Yani genç ve hür Kemalist subaylar.

Suriye’ye saldırı düzenleyen hür subaylar işte bize bu tedaiyi yaptırıyor… Türkiye’de kamp kurup gece baskınlarıyla Suriye ordusuna zayiat veren bu subaylar hür müdür, yoksa Leninist midir? Subaydan terörist olamaz mı? İhtilâlciler aynı zamanda terörist de sayılmalı, kanaatimizce. Çünkü bizdeki hür subaylar 12 Eylül’ün olgunlaşması için terörle tam beş bin gencimizi kırıp yok ettiler. Şimdi Suriye sınırında ellerinde neoconların silâhlarıyla Suriyeli Müslümanları öldürüyorlar. Suriye’nin muhalefetinin hür subayları… Bu aletler—Allah krorusun—başarırlarsa da en kısa zamanda imha edileceklerdir. Aksi takdirde neoconların arşivi zarar görecektir.

Sorbon’lu feylesof Burhan, El-Cibail kadar şanslı olamadı. Halbuki Sarkozy Suriye devlet başkanlığı için kendisine söz vermişti. Sarkozy’i de Kaddafi’nin “ah!”ı götürdü. Dengelerin değişiminden AKP de haberdar olmalı ve Suriye cinayetlerini sonlandırmaya yönelmeli. Şam’ın seherini “şam yeli” basmadan, ilgililer mutlaka bir şey yapmalı. Ve biz de üç ayların seherinde duâlarımızda dur demeliyiz Suriye cinayetlerine. Şam-ı Şerif’in deccal ve süfyanın fitnesinden korunması için Şuhur-u selase iklimine hemencecik girmeliyiz… Vakit geç olmadan.

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*