Sanal âlemde Muhammedî muhabbet

Bugün Mevlid Kandili. Yani kalblerin sevgilisi, ruhların sultanı Fahr-i Kainat Efendimizin (asm) doğumgünü.

En sevdiğimiz ve en sevgili insana (asm), bugün sevgi hediyelerimizi sunacağız. Bol bol salât ü selâm getireceğiz.
Ama bazıları da belki en sevgiliden bîhaber mecazi sevgilide takılıp kalacaklar bugün.

 

Evet, bu sene, birilerince ilân edilen 14 Şubat Sevgililer Günü ile Sevgililer Sevgilisi Hz. Muhammed’in (asm) doğum günü aynı güne denk geldi. Bizim için manidar bir tevafuk oldu belki de bu. Çünkü bir şekilde ‘sevgi’ye ve ‘sevgili’ye odaklanılan bugün, böylelikle, gerçek sevgi ve sevgilinin adresine işaret etmiş oldu.
Biz de, bu iki günün tevafuk etmesini fırsat bilerek, sanal âlemdeki muhabbet âlemini yoklamak ve bu iki günün tevafuk etmesinin o âlemdeki yansımalarını sizinle paylaşmak istedik.
Buyrun bakalım, sanal âlemi güzel fikirleriyle boş bırakmayan ve Muhammedî muhabbetle dolduranlar bizim için neler yazmışlar:
Onlara şu soruyu sorduk:
“Mevlid Kandili ve Sevgililer Günü aynı güne denk geldi. Siz bu günler için neler söylemek istersiniz ve sanal âlemde bugün neler yapmayı düşünüyorsunuz?”
Levent Başaran: İnananlar, bir de inandıkları gibi yaşayanlar vardır. Kandil akşamları eğer böyle bir imkân varsa yanınıza alabileceğiniz dostlar vardır. Onlar inanan ve yaşamak isteyen, ama bunu hayata geçirememiş temiz dostlardır. Seni kırmazlar. Ben nacizane dostlarla beraber gecenin bir bölümünü zikrullah meclislerinde geçiririm. Bu meclislere gidenler zaten yola çıkmışlar. Önemli olan bu gecelerde bunu yaşayamayanlara anlatmak. Dillerin “Allah” (cc) dediğinde kalplerin nasıl huzur bulduğunu, yüreklerin ferahladığını onlara hissettirmektir. Benim sadece kandillerde katılımım oluyor ve çok muhabbetli oluyor. Aynı zamanda aşk dolu bu meclisler ve bilinenin aksine hepsi akıllı ve gönül insanları. Gecenin kalan kısmı herkesin Yaradanıyla başbaşa kalacağı kısımdır ki alnımız secdede sabahlayabilirsek ne mutlu bize. Şehirlerimizde geceyi eda edebileceğimiz mekânlar ve güzel insanlar var. O gecenin feyzinden insanlara aktarmada köprü olmalıyız. Rabbimiz bu geceleri yaşamayı, lâyıkıyla geçirmeyi bizlere nasip etsin. Herkese hayırlı kandiller..
Eterna Felicity: İnternette geçerken bir söze ilişti gözüm. Bir ihtiyar yanındaki neneye ‘Duydun mu, yarın Sevgililer günüymüş’ diyor. Nenenin cevabı ise pek manidar; ‘Niye ki, şimdi gençler günlük mü seviyorlarmış?’ Evet ‘sevgi’, ‘aşk’, ‘sevgili’ kelimeleri lâftan öteye gidemez hale geldi. İnsanlar ‘flört etmek/çıkmak’ adı altında birbiriyle dinimize de, örf ve adetlerimize de yakışmayacak şekilde davranmaya edep ve haya çizgisini yok ederek yaşamaya başladılar. Aşklar aşk değil, sevdalar sevda değil, sevgililer sevgili değil! Sevgililer günü ise tamamen ticarî amaçlar güdülerek uydurulmuş gündür diye düşünüyorum. Bu kadar kalplerimiz taşlaşmış ki tek taşla sevildiğimizi anlayacak hâle gelmişiz.
Aşkın ikiden bire seyru sefer etmek olduğu unutuldu, tekleşmek değilde çiftleşmek gibi yaşanır hale geldi. Ne denir ki, Rabbim hidayet etsin..
14 Şubat’a En Sevdiğimizin (asm) doğum gününün denk gelmesi heyecan verici. Dünyevî aşklarımızdan, sevgilerimizden, maddîliğinden sıyrılıp, bizi ferahlatacak, huzura kavuşturacak, dünyamız için değil de ahiretimiz için aydınlık verecek, o müjdeleyici geldi. Tekrar gelse. Arif Nihat Asya ne güzel söylemiş; “Şimdi seni ananlar, anıyor ağlar gibi, / Ey yetimler yetimi, ey garipler garibi; / Düşkünlerin kanadıydın yoksulların sahibi. / Nerde kaldın Ey Resul, Nerde kaldın Ey Nebi”..
İnternette Mevlid Kandili ile ilgili kampanyalar var. Meselâ; sayılı Yasin-i Şerif okumalar, salâvât getirmeler gibi. En Sevgili için olsa da aslında kendimize verebileceğimiz hediyeler bunlar.
İki cihandaki Sevgilimizin dünyayı şereflendirmesini bu şekilde kutlamak daha güzel. Keşke tek günle sınırlandırmasak…
“Gel Ey Muhammed! Bahardır. / Dudaklar ardında saklı ‘âmin’lerimiz vardır. / Hacdan döner gibi gel
Mi’racdan iner gibi gel. / Bekliyoruz yıllardır.!”
M. Özçelik: Sanki 14 Şubat sevginin ispat edileceği bir gün gibi. O gün sevgilinin gözüne girdin girdin, başka şansın yok. Işıltılı bir dünyanın içine gözlerimi açmış bakarken, birden daldım geçmişe. Kendimi düşündüm, çevremdekileri düşündüm, ne sevgiler gelip geçmiş. Kimimiz eş sevgisi, kimimiz para sevgisi, kimimiz kariyer sevgisi. Şu anı düşündüm. Bu sevgilerden hangisi kaldı? Hangisi hep bizimle kalsın istiyoruz ve ebeden bizimle kalacak? Bu sorularla uğraşırken kafamda “Kişi sevdiğiyle beraberdir” hadis-i şerifi yankılandı. Mevlid Kandili, sevgililer sevgilisinin doğduğu gün, âlemleri aydınlattığı gün. Ve içimde bir sessizlik oluştu. Onu (asm) ne kadar seviyorum? Kalbimde ne kadar yeri var? Onun için ne yaptım? Ondan bir anlık ayrılsam, yıkılırım dedim mi? Hiç ona (asm) kavuşma düşüncesiyle mecnun oldum mu? Ebediyen birlikte olma hissiyle yanıp tutuştum mu? Maalesef cevabım ‘hayır’dı. Ona ne hediye verebilirim ve neden hoşlanır? Dilde sevgimi söyledim çok kez. Ama sevdiğimi söylerken kalbim yerinden çıkacak gibi olmadı ki hiç. Çünkü ben kalbimi ihmal ettim, onu hakkıyla sevmeyerek. Gönül bahçeme o gülü koymadığım için yerini hep yabanî otlar sardı. Meyve verecek çiçekleri büyütmedim.
Peygamberim, canım, yoluna kurban olduğum. Ahdine vefalı, beni benden çok düşünen, bana kıyamayan, sevgime sadık ve beni hiç aldatmayan sevgilim için kutlamalıyım. Bütün Mevlid kandillerinden daha farklı bir kandil olmalı. Sevgilimizin bize armağan edildiği gün. Pahalı hediyelere gerek yok ki. Selâm göndermeliyim o gece, salâvatlar göndermeliyim. Gözümün nuru Kur’ân’ı okuyarak ona hediye etmeliyim. Senin sevgini damarlarımın en ucuna kadar hissetmeliyim. Sana aşık olmalıyım. Gözüm seni görmeli, dilim seni söylemeli. Sensiz viranız, yitiğiz, öksüzüz. Sevginle yeşert kuruyan gönül bahçemizi. Papatyalar, menekşeler, bütün çiçekler gül koksun. Selâm gönderen dillerin rüzgârı götürsün gül kokunu uzak diyarlara. Senin için akan gözyaşları taşısın gül çiçeklerini okyanuslara.
Seni seviyoruz ya Resûlullah!

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*