Savrulmaların bedelini millet ödüyor

Ya ifrat, ya da tefrit… İsabetli ve doğru olan vasatta kalmak yok.

Ya Haydar ağa veya Haydo. Haydar demek nasip olmuyor maalesef.

Ölçü, muvazene, doğru ayar olmayınca oradan oraya savruluyorlar. İtidal, istikrar olmayınca isabet olmuyor.

Feraset, basiret kaybolunca doğru yolu bulamıyorlar maalesef. Şefkat merhamet, vicdan devreden çıkınca, kin, garaz ve zulüm devreye giriyor.

Hakperestlik, hak hukuk kaybolunca, keyfilik, istibdat, kanunsuzluk devreye giriyor.

Bir gün ak dediklerine, ikinci gün kara demekte bir beis görmüyorlar… Samimî, candan dost deyip, bağırlarına bastıklarını, bir anda hain deyip ateş püskürmekte beis görmüyorlar..

Uzun yola beraberce çıktıkları en yakın dostlarını, dâvâ arkadaşlarını dahi, yollarını ayırmakla kalmayıp onları hainler defterine kaydetmekte bir sakınca görmediler.

“İyi ki bunlarla herhangi bir harbe girmemişiz.” diyerek “darbeci” diye ilân ettikleri askerleri bir müddet sonra, “bunlar şanlı ordumuzun kahraman askerleridir” diyerek övgüler dizmekte bir sakınca görmediler.

Ergenekon dâvâları sanıklarının önce savcılığını üstlenip hemen hepsine ağır cezaların verilmesine; sonrasında da hepsinin avukatlığını üstlenip, beraatlerine ve yüklü tazminatların ödenmesinde herhangi bir sakınca görmediler maalesef.

“Gel bitsin artık bu sıla hasreti…” çağrılarından sonra, bu defa da “Bilememişiz… Bunu tanıyamamışız” itirafları…

“Bunlar yurt dışında gönüllü elçilerimizdir…” beyanlarından sonra, “Bütün dünya bilsin ki bu dünyanın en tehlikeli olanları bunlardı.” nidaları…

Bu zikzaklı söz ve beyanların, bu med ve cezir şeklindeki duruş ve tavırların sırr-ı hikmeti ne olabilir sizce? Sıradan vatandaşların ötesinde kabul edilmesi mümkün olmayan bu gibi yanılma ve aldanmaların bizi idare etmekte olan, icranın başında bulunan zevatdan sudur etmesinin bir izahı var mı sizce?

Üstadın bir asır önceden; “Avrupa üflüyor biz buradan oynuyoruz… Biz müteharrik-i bizzat değiliz; bilvasıta müteharrikiz…” calib-i dikkat tesbiti çerçevesinde bir şeyler mi dönüyor? İpin ucu başkalarının elinde mi acaba bilemiyoruz..

Öyle de olsa böyle de olsa ifrat ile tefrit arasında gidip gelmelerin, savrulmaların ülkemize ve milletimize olan maliyeti ağır oluyor. Bu ağır bedelleri müsebbitler değil; her defasında maalesef milletimiz ödüyor.

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*