O toplantıdan sonraki süreçte rahmete kavuşan Türkmenoğlu, Birinci ve Doğan’ı bir kez daha dualarla yad edip hayattakilere sağlıklı ve hayırlı uzun ömürler dileyerek konuya geçersek:
Gerçekten muhterem Fırıncı’nın dediği gibi, toplumun bütün kesimlerine ihtiyaç duydukları Kur’ânî mesajları ulaştıran bir kaynak olarak Risale-i Nur’da hanımların da özel bir yeri var.
Ve tecdid mânâsı burada da söz konusu.
Çünkü ahirzaman fitnelerinden en çok etkilenip zarar görme risk ve tehlikesine maruz kalan kesim kadınlar. Said Nursî’nin onlara dair bir mektubundaki “Gafil kısmını yanlış yollara sevk etmek için bir-iki komitenin tesirli bir surette perde altında çalıştığını hissettim ve bildim ki, bu millet-i İslâma dehşetli bir darbe o cihetten geliyor” sözü (Lem’alar, s. 464) bunu ifade ediyor.
Bu tesbitin isabet ve haklılığını teyid eden tezahürleri sıralamaya gerek yok. Herşey ortada.
İşte Ahirzaman Müceddidi, buna karşı da gerekli manevî teçhizatı eserlerine koymuş; dahası, bunları özel bir rehber kitap olarak sunmuş.
Bu bakımdan, Risale-i Nur, herkes için olduğu gibi, bilhassa hanımlar açısından da kurtarıcı bir sığınak, manevî yaraları tedavi eden bir reçete.
Onun içindir ki, Barla’da eserlerin yazılmaya başlandığı günlerden itibaren hanımlar da şevk ve heyecanla okudukları ve iman mertebelerinde terakkî etmelerine vesile olan risaleleri tanıttılar, neşrettiler, “çok hanımların Kur’ân ve iman nurlarıyla nurlanmasına vesile olup kahramanca hizmette bulundular.” (Tarihçe, s. 259)
Üstad bir Emirdağ mektubunda şöyle diyor:
“Nurda şefkat esas olmasından, hanımlar o cihette ileridir ve Nurlara ciddî yapışıyorlar. Ben ‘kardeşlerim’ dediğim zaman, hanım hemşirelerimi kardeşler içinde kast ederim. Bütün mektuplarımda onlar dahi muhatabımdır.” (s. 309)
Buna mümasil başka güzel mesajlar da var.
Meselâ Nur’un saff-ı evvel hanım talebelerinden, 2002’de rahmet-i Rahman’a kavuşmuş olan Manisalı Naile Özer’in Üstada bir bayramda gönderdiği tebrik üzerine Tahirî, Zübeyir, Bayram imzasıyla yazılan cevapta şöyle deniliyor:
“Hanım Nur talebeleri ihlâsta erkeklerden ileri geçiyorlar. Risale-i Nur’a samimî ve halis alâkaları ve iştiyakları ziyadeleşmektedir.” (Yasemin Güleçyüz, Şefkat Kahramanları, s. 247)
Zübeyir Gündüzalp de yine Naile Özer’e yazdığı ayrı bir mektupta Üstadın “Hanımlar şefkat kahramanıdırlar. Bu seciyeleri inkişaf ettirilince mühim terakkiyata mazhar olabilirler. Kadınlar arasında da fedakâr Nur Talebeleri çıkacak ve ahirzamanda dine ehemmiyetli bir surette hizmet edecek” beyanını aktarıyor (a.g.e., s. 248).
Mektubun devamında Gündüzalp, “Nur Talebesi hanımlar, adeta ihlâslarına binaen Rahmet-i İlâhî tarafından seçilmiş. Kalplerine Kur’ân ve iman nurları ile iman derecelerinde terakkî ettiren Risale-i Nur’un manevî cazibesi Allah tarafından yerleştirilmiş. Ve Allah onları sevmiş.”
Bu yılki Risale-i Nur Gençlik Kongresi’nin masa çalışmaları için, geçen hafta sonu Türkiye’nin dört bir yanından gelerek İstanbul’da buluşan şefkat fedailerinin ilgi, dikkat, şuur, hassasiyet, cevvaliyet ve dinamizmi bize bunları hatırlattı.
Hak katında sa’yleri makbul, ihlâs ve istikamet çizgisinde yolları açık, şevkleri daim olsun.
Benzer konuda makaleler:
- Şefkat kahramanları buluştu
- Mesleğimizin esası şefkattir
- Mehmet Kutlulular hakkındaki dosya çalışmaları
- Risale-i Nur’un fütuhatı hanımların eliyle olacak
- Abdulmuhsin al-Konavi (Muhsin Alev)´den hatıralar
- Hatıralarla Bediüzzaman
- İzmir Zübeyir Gündüzalp programı
- Bediüzzaman Kastamonu’da yad edildi
- Hanımların Risale-i Nur hizmeti
- Şefkat penceresi
1959 Kütahya doğumlu. İlk ve ortaöğrenimini burada tamamladıktan sonra İstanbul Hukuk Fakültesini bitirdi. Fakülteye girdiği yıl Yeni Asya Yayınlarında çalışmaya başladı. Yayınevinin çıkardığı çok sayıda kitabın editörlüğünü yaptı. Bu görevini sürdürürken, 1984-92 yılları arasında, aylık Köprü dergisinin sorumluluğunu üstlendi. 1988 yılı başından itibaren yayına başlayan Bizim Aile dergisinin kurucu editörü oldu. 1992 yılından bu yana Yeni Asya Gazetesinin Genel Yayın Yönetmenliği ve Başyazarlığı görevlerini yürütüyor.
İlk yorum yapan olun