Şefkat kahramanları

Kadın denince, insanda uyanan ilk insânî imaj, anadır. Sonra şüphesiz ki şefkattir, merhamettir, eştir, yardımcıdır, yoldaştır, hayat arkadaşıdır, nazik ve nâzenin bir kalbdir!
Herkes, ama herkes biliyor ki, annelerin şefkati olmasaydı, bugün hiçbirimiz hayatta olmazdık. Evet, anne, en ziyade sevdiği hayatını, tereddütsüz yavrusu için fedâ eder. Gazetelerde, hemen her gün yer alan bu tür haberler “Kadın kalbinin, kalblerin en lâtifi ve en şefkatlisi” olduğunu göstermiyor mu?

 

“Yavrusunu kurtarmak için suya atladı”, “Arabanın altına atladı”, “Ateşe atladı…” gibi muhtelif hâdiselere âit muhtelif haberler bunlardan bir kaçı.

Bu erişilmez haslet nebâtî ve hayvanî annelerin hepsi için geçerlidir. Aslan, timsah, kaplan gibi yırtıcı canavar hayvanlar bile, yavrularını korumak için ne kadar kadifeleşirler!..
Bir insanın ilk ve en büyük hocası annedir. Bediüzzaman bu gerçeği, kendi hayatından verdiği örnekle şöyle dile getirir:
“Evet, insanın en birinci üstadı ve tesirli muallimi, onun validesidir. Bu münasebetle, ben kendi şahsımda katî ve daima hissettiğim bu mânâyı beyan ediyorum:
“Ben bu seksen sene ömrümde, seksen bin zatlardan ders aldığım halde, kasem ediyorum ki, en esaslı ve sarsılmaz ve her vakit bana dersini tazeler gibi, merhum validemden aldığım telkinât ve mânevî derslerdir ki, o dersler fıtratımda, adeta maddî vücudumda çekirdekler hükmünde yerleşmiş. Sair derslerimin o çekirdekler üzerine bina edildiğini aynen görüyorum. Demek, bir yaşımdaki fıtratıma ve ruhuma merhum validemin ders ve telkinâtını, şimdi bu seksen yaşımdaki gördüğüm büyük hakikatler içinde birer çekirdek-i esâsiye müşahede ediyorum.”1
Kur’ân-ı Kerim’in İsrâ Sûresi 23. âyet-i kerimesinde Rabbimiz, mü’minlerin ebeveynlerine göstermesi gereken ihtimamı en hikmetli şekilde bildirmektedir:
“Rabbin Ondan başkasını kulluk etmemenizi ve anne babaya iyilikle davranmayı emretti. Şayet onlardan biri veya ikisi senin yanında yaşlılığa ulaşırsa, onlara ‘Öf’ bile deme ve onları azarlama onlara güzel söz söyle.”
Bu, sonsuz rahmet-i İlâhînin, belki bir damlasının yeryüzüne inip annelerde in’ikas etmesinin bir cilvesidir. Artık sonsuz rahmeti tasavvur ediniz…
Kadının ikinci önemli özelliği ise, ahlâkıdır. Yine Bediüzzaman: “Belki kadının en câzibedar, en tatlı güzelliği, kadınlığa mahsus bir letâfet ve nezâket içindeki hüsn-ü sîretidir. Ve en kıymettar ve en şirin cemâli ise, ulvî, ciddî, samimî, nurânî şefkatidir. Şu cemâl-i şefkat ve hüsn-ü sîret, âhir hayata kadar devam eder, ziyâdeleşir. Ve o zaife, latîfe mahlûkun hukuk-u hürmeti o muhabbetle muhâfaza edilir. Yoksa, hüsn-ü sûretin zevâliyle, en muhtaç olduğu bir zamanda, bîçare, hakkını kaybeder.”2 der.
Kadında güzel ahlâk, herkesin riyâsız, samimi hürmetini celbetmiyor mu?

Dipnotlar:
1- Lem’alar, 24. Lem’a, s. 260, Y.A.N, 2004
2- Sözler, s. 584

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*