Şefkat kahramanlarıyla Nurs yollarında

Bediüzzaman Hazretlerinin annesi Nuriye Hanım ile babası Sofi Mirza'nın mezarları, köyün kabristanında yan yana duruyor.

Nurs Köyüne üçüncü ziyaretimizi geçen hafta yaptık. Bir otobüs dolusu “şefkat kahramanı”yla yapmış olduğumuz bu seyahat—muhtelif noktalardan akıp aynı mecrada birleşen pınar suları gibi—cemaatî bazda harikulâde bir feyiz, bereket, metanet, sabır, şükür, uhuvvet, tesanüt, ihlâs, irtibat, ittifak, imtizaç ve muhabbet çağlayanına dönüştü.

Nurs Köyüne matuf ilk seyahatimizi 1996 senesinde ailecek yapmıştık. İkinci seyahati, 2009’da İstanbul’daki elli kadar üniversiteli genç kardeşlerimizle yaptık.

Geçen haftaki son seyahatimizi ise, yine elliye yakın Nur sevdâlısı hanım kardeşler ve ablalarımızla—rehberlik ederek—gerçekleştirmiş olduk.

Nurs’a müteveccihen yapmış olduğumuz bu seyahate katılanların ekseriyetini İstanbul’da eğitim gören, yahut gönüllü hizmetlerde bulunan genç hanımlar teşkil ediyordu. Nisbeten yaşlı olan ablalarımız ise, adeta gençlere taş çıkartırcasına şevkli, heyecanlı, azimli, uzun seyahattan usanmayan, yol yürümekten hiç yorulmayan şefkat timsâlleriydi.

Sayıları kırkı geçen İstanbul kafilesi, bir bakıma bütün Türkiye’yi temsil ediyordu. Çünkü, herbiri Anadolu’nun ayrı bir yöresinden İstanbul’a gelip yerleşmiş.

Kocaeli ve Sakarya’dan da kafilemize iştirak edenler oldu. Böylelikle, yekûn sayımız 45’i geçti. Yani, “Nurs yolu”na müteveccihen plânlamış olduğumuz seyahatin asıl maksadı olan “nurânî kaynaşma”, daha Marmara Bölgesinden itibaren—lillahilhamd—tahakkuk etmiş oldu.

Kezâ, yol boyunca hep müstecap duâlar okundu, nurânî dersler yapıldı, kaydedilmiş kasideler–ilâhîler dinlenildi, en mühimmi cüz dağıtılarak hatimler indirildi.

Harikulâde bir rahmet ve tevâfuk eseri olarak, okunan hatimlerin duâsı, Nurs Kabristanında, hasseten Nuriye Hanım ile Sofî Mirzâ’nın mezarı başında yapıldı.

Seyahat aracımız

Nurs yolculuğuna normal kapasiteli bir otobüsle gitmek istiyorduk. Nitekim, daha evvel de öyle olmuştu.

Zira, bu uzun yolun bilhassa son 10 km’lik zorlu etabı, ancak 20–25 kişilik minibüsler için elverişlidir. 45–50 kişilik otobüsler, yolun bu kısmında bir hayli zorlanıyor. Karşıdan da aynı hacimde bir vasıtanın gelmesi halinde, bazı noktalarda çok büyük sıkıntılar yaşanabiliyor.

Ne var ki, bizim kısmetimize bu defa en büyük, en hacimli bir otobüs düştü: 55 kişilik çift dingilli Mersedes Travego…

Bu kapasitedeki bir otobüs, bizim ilk tercihimiz değildi. Ancak, kısmetimize bu düştü. İster istemez bazı zorluklarla karşılaştık. Güzergâhımız üzerindeki hemen hiçbir yere tam vaktinde ulaşma şansına sahip olamadık. Birçok kesimde yollar ve satıhlar da bozuk olunca, saatleri bulan tehirler kaçınılmaz oldu.

Dolayısıyla, bundan sonraki ziyaretçiler için, büyük ve hacimli vasıtalar ile gidilmesini tavsiye etmiyoruz.

Gerek ziyaret ve gerekse ibadetler noktasında daha rahat, daha istifadeli bir seyahat ve bilhassa vakti vaktine vuslatlar için, normal kapasiteli yeni model minibüsler nisbeten daha uygun olur diye düşünüyoruz.

Nurs’un yolu selâmetlidir

“Zahmetsiz rahmet, cefasız safâ olmaz” derler… Bu ölçüden hareketle, bizler de çektiğimiz yol zahmetini bir yana bırakarak, “bardağın dolu tarafına” hasr–ı nazar etmek durumundayız.

Dört–beş gün sürecek Nurs seyahatine hazırlanırken, bizim en mühim maksadımız, Nur menzillerini ziyaretle birlikte, Nur ihvanlarla da yakından tanışıp kaynaşmayı temin etmekti.

Lillahilhamd, bu maksadımız büyük ölçüde tahakkuk etti.

İstanbul ve mücavir illerde ikamet eden şefkat kahramanlarının “tanışma ve kaynaşma” maksatlı ilk durağı Malatya oldu. Ardından Muş’a gidildi. Cuma günü Nurşin’de (Güroymak) namaz molası verildi, mübarek mevkiler ziyaret edildi.

Ardından, Tatvan üzerinden Hizan’a müteveccih olundu. Ana yol üzerindeki şelâle manzaralı bir köyde—arıza/tamirat sebebiyle—mecburî mola verildi. Köylü kadınlarla, çocuklarla haşır–neşir olma hali yaşandı. Kitap, dergi türü hediyeler dağıtıldı. Köy camiinde namazlar kılındı, duâlar edildi.

Hizan’a ulaşmak, ancak ikinci günün akşamı mümkün olabildi. Akşam namazından sonra, Hizan’dan da bir grubun iştirakiyle koltuklar tamamen dolu bir vaziyette, Nurs köyünün yolunu tuttuk. İki saate yakın daha gidecek yolumuz var.

Bir otobüs dolusu şefkat kahramanıyla gecenin zifiri karanlığında inişli, çıkışlı, virajlı, daracık köy yollarında ilerliyoruz.

Terörün kol gezdiği bu coğrafyada, kimsede zerrece bir korku, endişe, tedirginlik emaresi dahi yok. Esasında, bu sekinetli ve selâmetli durum, tâ başından beri aynı minvâl üzere gitti. Yolculardan hiçbiri gittiğimiz yolun güvenli olup olmadığını bize sormadı bile… Zaten, Nurs’un yolu inâyet–i İlâhîye ile selâmetli ve saadetlidir.

Ziyaret mahalleri

Nurs köyündeki ziyaret mahallerini ertesi gün gezebildik: Bediüzzaman Hazretlerinin doğduğu Sofi Mirza’nın evi, iki sene evvel yapımı tamamlanan Bediüzzaman Külliyesi ve Nurs köyünün mübarek kabristanı…

Nurs köyünden öğleye yakın bir saatte ayrıldık. Bir saat kadar sonra, yol üzerindeki Gayda’ya vasıl olduk.

Burası, Sofi Mirza’nın da mürşidi olan Gavs–ı Hizanî’nin (Şeyh Sıbgatullah) medfun bulunduğu köydür.

Namaz ve ziyaretin ardından hareketle, Veyselkaranî Hazretlerinin makamı olan Siirt–Baykan yakınlarındaki Ziyaret Beldesine gittik. Burada ikindi namazlarını kıldıktan sonra, gecenin alacakaranlığında Batman’a vasıl olduk.

Batman’dan sonra tekrar İstanbul’a müteveccih olduk. Güzergâh üzerindeki duraklarımız Hasankeyf, Mardin ve Şanlıurfa oldu.

Aşırı gecikme sebebiyle—gezi plânımızda olduğu halde—güzergâh dışında kaldığı için “Tillo’yu ziyaret” programını iptal etmek mecburiyetinde kaldık.

Hanımların tanışıp kaynaşması

Bu seyahatin hemen her etabında, gittiğimiz hemen her yerde çok duygulu sahneler yaşandı.

Doğu ve Güneydoğu’daki hanım kardeşlerimiz, İstanbul’dan gelen hemcinslerini bağrına bastı. Gelen misafirlere hizmet etmekten tarifsiz bir sevinç ve memnuniyet duydular. Daha fazla kalmalarını ve tekraren gelmelerini cân ı gönülden ifade ettiler.

Evet, İstanbul’dan giden heyeti karşılayan ve onlara hizmet eden Malatya, Muş, Hizan, Nurs, Batman, Mardin ve Urfa’daki hanım kardeşlerimiz, bu seyahat sebebiyle yaşanan tanışma ve kaynaşmadan dolayı nihayetsiz derece memnun oldular.

Öyle ki, vedâlaşmak ve birbirinden ayrılmak onlara çok zor geldi. Demek, aralarında tam bir imtizaç ve muhabbet hâlesi hasıl olmuş ki, yekdiğerinden adeta ayrılmak istemiyordu.

Nurs’un beklediği hizmetler

Daha evvelden mükerreren bahsettiğimiz gibi, Nurs’taki Bediüzzaman Külliyesi tamamlandı ve hizmete hazır vaziyete geldi.

Ne var ki, bu külliye için esaslı bir mutfak ve zarif bir minareye de ihtiyaç var. Ayrıca, çevre düzenlemesinin yapılması gerekiyor.

Bir başka hizmet noktası olarak, hanım ziyaretçiler için hususi bir misafirhanenin yapılması plânlanmış, hatta yeri de alınmış ve dozerle düzletilip hazırlanmış durumda.

Nurs köyü, sadece Nursluların değil, hepimizindir. Dolayısıyla, oradaki hizmetlere bizlerin imkânlar ölçüsünde iştirak etmesi gerekiyor. İster nakdî, isterse aynî yardımlar itibariyle…

Cenâb–ı Hak, bu Nur’lu ve mübarek belde için yapacağınız yardımları kabul ve makbul eylesin.

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*