Şekerci Hanı´nda okuma programı yaptık!

Bir gün, aynı dünya görüşünü paylaşmadığımız bir arkadaşım bana: “Sizinle aynı dünya görüşünü paylaşmıyorum; ama şu okuma programlarınıza gıpta ediyorum. Dünyada belki de eşi benzeri olmayan bir işi yapıyorsunuz” demişti.

Ben de kendisine, bu tür okuma programlarına bizi cezbeden gerçeğin, okuduğumuz kitaplarda saklı olduğunu anlatmıştım. Ne yazık ki, ideolojik kaygılarından bir nebze olsun kafasını kaldırıp o gerçeklerin neler olduğuna dair bir adım atamamıştı.

Onun gözünde biz irticai duruş sergileyen potansiyel bir tehlikeydik. Peşin hükümleriyle bizi ötekileştirip, kendisini de o fani “dünya görüşünün” dar açılarına mahkûm etmişti.

Şüphesiz ki, okumak ayrı bir hususiyettir. Nur Talebeleri ise, bu hususiyeti üzerinde bulunduran güzide bir topluluktur. Bu hizmetin tarihi gelişimini ve çizgisini inceleyenler, Nur Risâlelerinin yazılması, çoğaltılması ve okunmasına dair verilen mücadelelerin destansı hikâyelerini çok açık bir şekilde göreceklerdir.

Bugün Aziz Üstadın ve Nur Talebelerinin verdiği çileli fakat şanlı bir mücadelenin meyvelerini yiyoruz. Artık sürgünler, mahkemeler, zindanlar dönemlerini yaşamıyoruz. Birçok yönden kolaylıklar ve imkânlarla doluyuz.

Yarıyıl tatilinin başlaması dolayısıyla, her kademeden öğrenci gruplarıyla yapılan yoğun okuma programları dönemi yaşıyoruz. Bizler de böyle bir program için Akdeniz Üniversitesi’nden bir grup genç kardeşimizle birlikte Antalya’dan İstanbul’a doğru yollara koyulduk. Antalya’nın kahraman hizmet erlerinin, otobüsle on üç saatlik yolculuk yapmamıza gönülleri razı olmamış, bizi uçakla gönderme kararı almışlardı. Bu güzel karar, genç ekibimizin şevkini bir kat daha arttırdığından, Antalya semalarından İstanbul semalarına doğru yol alırken farklı bir heyecan ve duygu yoğunluğu yaşıyorduk.

Bir saat süren bu güzel yolculuğumuzdan sonra Fatih Malta‘da yeni açılan hizmet binamıza yerleştik. Aziz Üstad’ın İstanbul hayatında önemli bir yer tutan Şekerci Hanı’nın hemen bitişiğinde yer alan böyle bir mekânda kalmak, bizi daha da heyecanlandırmıştı. Üstad’ı bir odasında misafir eden böyle bir menzile komşu olmak, zaman zaman tarihin o anlarına gitmek ve orada yaşananları tahattur etmek, okumalarımıza ayrı boyut kazandırıyordu. Ayrıca burada ilk okuma programını gerçekleştirmek de bize nasip olmuştu. Yine, İstanbul’da oluşumuzun ilk akşamında, bir İstanbul dersine, ilk olarak bu mekânda katılmış oluyorduk. Ertesi günkü akşam gazete binamızdaki derse, Salı akşamı yemekli meşhur Üsküdar dersine, Perşembe akşamı ise Eyüp’te vakıf adayı kardeşlerimizin kaldığı hizmet mekânındaki derse iştirak ettik. Böylece bir taraftan gün boyunca Risâle okumalarını sürdürürken, akşamları da derslere iştirak ederek bereketli bir program ihya etmiştik.

Grubumuzun güzide elemanları Yunus, Bilal, Mustafa, Harun ve bize İstanbul’dan katılan Mesut kardeşlerimize gösterdikleri müthiş performans için çok teşekkür ediyorum. Cenâb-ı Hak onları bu hizmetlerde daim ve muvaffak etsin İnşallah.

Ayrıca gösterdikleri ilgi dolayısıyla Münir ve İsmail kardeşlere, leziz yemekleriyle bize hizmet veren aşçımız Mustafa Beye ve ekibine de çok çok teşekkür ediyoruz.

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*