Seyyid Çökmez’e rahmetler diliyoruz

Birkaç gündür Ankara’dayız. Bazen memleket havası alıp, burada hassaten kadim nur dostlarımızla çeşitli mahfillerde görüşmelerimiz çok güzel oluyor. Hem hasret giderip eskileri yâd ediyoruz, hem de müfritane irtibatın tezahürlerini yaşıyoruz.

Burada bulunduğumuz günleri, yine dolu dolu geçirme gayretindeyken, kardeşim telefonla aradı ve Seyyid Çökmez kardeşin vefat ettiğini söyledi. “İnna lillah ve inna ileyhu raciun” deyip şöyle maziye doğru bir seyahat yaptık.

Her ne kadar Ankara’dan ayrı olsak da; Ankara’nın hizmet erleri kardeşlerimizden bize mesajlar, haberler gelmektedir. Bundan bir müddet önce yine bir haber geldi. Seyyid kardeşin hastahaneye kaldırıldığını ve dua edilmesinin taleb edildiği bir haberdi bu. Biz de o zaman dua edip, arkadaşlardan biraz malumat alabilmiştik. Fakat tam da bizim Ankara’da bulunduğumuz zaman vefat haberini almamız manidardı.

Seyyid kardeşi, bizim Ankara’da bulunduğumuz 70’li yıllardan tanırdık. Hukukumuz vardı. Aslen Çorum’un Sungurlu kazasından olup; hasbi, sadık, kendi hâlinde bir nur talebesi kardeşimizdi. Güleryüzlü nüktedandı, çok şakalaşırdık. Bazen soyadına atfen takılır ve “Seyyid, ne zaman çökeceksin?” derdik. Birçok çile ve sıkıntı çekmiş, bir takım musibetlere maruz kalmış bir kardeşimiz olan Seyyid, talebelik zamanında bir müddet dershanelerde kalmıştı.12 Eylül öncesi, kardeşini de Ankara’ya getirtmiş, onu da devlet dairesinde bir işe yerleştirmişti. Yine onunla beraber, zannedersem Akdere semtinde bir ev tutmuş, beraber kalıyorlardı. 12 Eylülcülerin pompaladığı anarşi hadiseleri, bunlara da dokunmuştu. Bulundukları mahalle solcuların elindeydi. Seyyid, bir sabah, namaza camiiye gitmek için evden çıkar. Kardeşi de, ağabeyinin yatağına yatar. Fakat anarşistler, herhalde Seyyid zannederek birden evi taramış ve kardeşini öldürmüşlerdi. Seyyid kardeş buna çok üzülmüştü.

Tabiî biz Ankara’dan ayrıldıktan sonra, her gelişimizde görüşüyorduk. Daha sonra evlenmişti. Sanayi Bakanlığı’nda çalışırken bir müddet sonra, bir-iki yer daha değiştirmişti. On yaşlarında bir çocuğu suda boğulmuş, bir çocuğu da, haksız yere suçlanarak, hapse girmişti. Bu sıkıntı ve dertlerden, Nur’un tesellisi ile ayakta kalan Seyyid kardeşimiz, Pazar akşamı vefat ederek, Rabbinin huzuruna gitti. Allah rahmet eylesin, makamı Cennet olsun. Burada çektiği sıkıntı ve elemler, orada inşaallah lezzet olarak karşısına çıkar.   

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*