Silâha para var da eğitime niye yok?

Dünya ekonomisi krize girdikten sonra pek çok konuda tasarruf yapılmış olsa da, tasarrufa gidilmeyen önemli bir harcama kalemi var. Fakir ve zengin fark etmeksizin bütün ülkeler nedense silâhlanma konusunda birbirleriyle yarışıyor.

Son tesbitlere göre, borç batağına düşen ve işsizlikle boğuşan ülkeler bile, silâh harcamalarında kısıntıya gitmedi. 2010 yılında bütün dünyada askerî harcamalar bir önceki yıla göre yüzde 1,3 artarak 1 trilyon 630 milyar dolara çıkmış.

 

Silâhlanma yarışında başı çeken ülke her zaman olduğu gibi Amerika. Kendisini ‘dünyanın jandarması’ olarak konumlandıran bu ülke, dünya savunma bütçesinin yaklaşık yarısını elinde bulunduruyor. Amerika’yı Çin, İngiltere, Fransa ve Rusya takip ediyor. ‘Komşu’muz Yunanistan da kendi imkânları ölçüsünde silâha fazlaca para ayıran ülkelerden… Son beş yılda yaklaşık 3 milyon insanın ‘savaş’lar dolayısıyla vefat ettiği Ortadoğu bölgesi de 2010 yılında silâha 111 milyar dolar harcamış.
Stockholm Barış Araştırmaları Enstitüsü’nün (SIPRI) hazırladığı rapora göre silâhlanma yarışı, Amerika’da yaşanan 11 Eylül 2001 ‘İkiz Kule’ saldırısının gerçekleşmesinin ardından hızlanmış. Küresel ekonomik krizden sonra birçok ülkede kamu harcamalarında kesintiye gidilirken ordu ve silâhlanma için yapılan harcamalar artmış. (Zaman, 12 Eylül 2011)
Dünyanın silâhlanması noktasında o kadar çok çelişki var ki, hangisine dikkat çekilsin? Yılda ortalama 9 milyon çocuğun açlık ve hastalık dolayısıyla öldüğü Afrika’da silâha ayrılan bütçe 2010 yılında 30,1 milyar dolar olarak kayıtlara geçmiş. Afrika’daki askerî harcamalar son on yıl içerisinde yüzde 65 artış göstermiş.
Dikkat çeken bir nokta da, ‘demokrasisi gelişmemiş ülkeler’in silâhlanma yarışında önde gittiği. Daha da önemlisi, bu ülkelere ABD’nin silâh satması… Amerika bir yandan bu ülkeleri ‘demokrasisi gelişmemiş’ler listesine alıyor, öte yandan da silâh satmaktan geri kalmıyor. Tam bir ‘bu ne perhiz, bu ne lahana turşusu’ durumu…
İyi güzel de, Türkiye’de durum nasıl? Maalesef Türkiye’nin silâha ayırdığı rakamları da ancak yabancı araştırma kuruluşlarının raporlarından öğrenebiliyoruz. İlgili haberde, “Türkiye’de geçen yıl ilk kez savunma harcamaları eğitimin gerisinde yer aldı” denilse de durumun iyi olmadığı ortada. Türkiye 2010 yılında silâha 15,6 milyar dolar para ayırmış. (Millî gelirin yüzde 2,5’i.) Amerika ya da Çin’in silâh harcamalarına bakıldığında belki bu rakam az görülebilir, ama Türkiye’nin gelirleri dikkate alındığında bu rakamın fazla olduğu kabul edilmeli. Silâhlanmaya ayrılan bu miktar ile ne ölçüde ‘dengeli’ harcama yapıldığı bir yana, bu miktar para ile neler yapılabileceği de ayrıca tartışılmalı.
Elbette silâha da belli miktarda bir para ayrılmalı, ama bu rakamın dengeleri bozmayacak seviyede olması çok önemli. Tabiî ki silâha ayrılan paranın sadece bu rakamla sınırlı olduğunu varsayarak bunu ifade ediyoruz. Türkiye gerçekleri göz önünde bulundurulduğunda ‘kayıt dışı’ harcamaların da olabileceği akılda tutulmalıdır…
Silâha 15 milyar dolar harcayan Türkiye, eğitime bu miktarın bir iki katını ayırsa daha iyi etmez mi? “Eğitime ayrılan miktar ilk defa silâha ayrılan miktarı geçti” demek güzel, ama yetmez. Çünkü Türkiye’nin çok genç ve iyi eğitilmeye muhtaç bir nüfusu var. Dolayısıyla eğitime ne kadar imkân ayrılsa yine de azdır. Elbette eğitimin kalitesi tek başına ayrılan bütçe ile ölçülmez. Çok güzel okullar, elektronik ‘tahta’lı sınıflar, birinci kalite kitaplar, internet imkânlı laboratuvarlar açabilirsiniz, ama o eğitimin muhtevası eğer ‘dünya gerçeklerine’ uymuyorsa bir anlam ifade etmez. Eğitimde kalite, ayrılan bütçeden çok daha önemlidir.
Bakınız, eğitim öğretim yılı başlamak üzere ve pek çok okulda yeterli sayıda öğretmen yok. “Olur mu, her okula öğretmen tayin edildi!” diyen varsa, Çayeli’ndeki okullara da bir baksın!
Önceliği silâhlanmaya değil, eğitime veren kazanacak vesselâm…

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*