Şimdi gül mevsimi

Bir kış mevsimini daha geride bırakmış bulunuyoruz. Cemrelerin sıcaklığı, aşk ateşi gibi toprağın bağrına düştü, tohumların ve çekirdeklerin kabuğunu çatlattı. Şimdi ise nevruz şafağı ile yeryüzü yeni bir bahara uyanıyor. Bahar rüzgârlarının ılık bûsesi toprağın alnına dokundukça toprağın yüzünde renk renk ve desen desen güller açıyor. O güller ki, kimi tatlı bir sitemin, kimi derin bir hasretin, kimi yanık bir sevdanın, kimi de tatlı bir hüznün ifadesidir. Ama hepsi de sıcak bir muhabbetin kokusunu taşımaktadır.

Güller, gönül dilinin tercümanlarıdırlar. Her hali ve her dili tercüme ederler. Dil ile ifade edilemeyen duygular, gül ile ifade edilir. Her renk ayrı bir duyguyu dile getirir.

Güller, dostluğun, kardeşliğin, barışın ve muhabbetin sembolleridir. Size dil uzatan birisine gül uzatırsanız, adavetini muhabbete çevirirsiniz. Birisine bir gül uzatan, ona gönlünü uzatmıştır. Saadet ve selâmet, huzur ve emniyet dileklerini dile getirmiştir. Gülün dikeni eline batsa da, muhabbetin mutluluğu o acıyı hissettirmez. Onun için hiç kimse gülün dikeninden şikâyetçi olmaz.

Evet, şimdi gül mevsimi. Sevgiyi, dostluğu, kardeşliği, barışı âleme ilân etmenin tam zamanı. Madem ki insanlık barışa hasret, madem ki gönüller sevgiye susamış. Kırık kalpler, bedbin ruhlar bir teselli arıyor. Öyleyse bir demet gül alıp koşmak zamanıdır. Gülleri takdim ettikçe, gönüller muhabbetle, kalpler saadetle, ruhlar huzurla dolacaktır. İnsanlık, çok muhtaç olduğu selâmet ve emniyete kavuşacaktır.

Hep bir cennetâsa baharı beklemiyor muyduk? İşte o baharın cemresi  insanlığın bağrına düşmüş, nevruzu da başlamış bulunmaktadır. Dünya, Kur’ân’ın nurlu ikliminde yeni bir bahara uyanmaktadır. Her kış bir kıyametse, her bahar da bir haşirdir. İşte İslâm’ın haşri başlamıştır. İslâm âlemi, düştüğü yerden ayağa kalkmaktadır. O yer, Kur’ân-ı Kerîm’in Cadde-i Kübrasıdır.

Şimdi gül mevsimi. Mazi cânibinden esen ılık rüzgârlar, hasretle beklediğimiz cennetâsa baharın muştusunu taşımaktadır. Asr-ı Saadet’ten gelen Gül-ü Muhammedî’nin (asm) kokusu, kalbimizin ve ruhumuzun genizlerine dolmaktadır. Bundan yüz sene önce ekilen Nur tohumları, zamanımızın zemininde çiçek açmış, harabeleri gülistana çevirmiştir.

Kurumuş ağaçların, çürümüş çekirdeklerin, toprağa düşmüş tohumların uyandığı böyle bir mevsimde uyumak insana yakışmaz. “Talihimiz varsa bu bahar bizim bahçeye de uğrar” demek yerine, biz de talihimize yardım edelim. Biz de uyanalım, gönül bahçemizden güller toplayıp, cennetâsa baharı karşılamaya koşalım. Koşarken de karşılaştığımız herkese bir demet gül takdim edelim. Sevincimizi, muhabbetimizi, ümidimizi herkesle paylaşalım.

Yollar çamurlu, çakıllı, taşlı dikenli olabilir. Koşarken çeşitli engellerle ve engebelerle karşılaşabiliriz. Bizi yolumuzdan alıkoymak için ayağımıza çelme takanlar olabilir. Ama ne ehemmiyeti var? Güçlükler gücümüze güç katmalı, muzır mâniler şevkimizi kamçılamalıdır.

Ey cennetâsa baharı bekleyenler! Beklediğimiz bahar gelmiş, demet demet gülleri ile bizi bekliyor. Biz de ona doğru koşalım ki gönül bahçelerimizde güller açsın.

DEMET DEMET

İlkbahar gelince bak yeryüzüne,
Çiçekle bezenir kır demet demet.
Gaflet perdesini çekme gözüne,
İbret gözüyle bak, gör demet demet.

Ağaçlar zikreder kendi diliyle,
Kucağında meyve var demet demet.
Uzatır insana dalın eliyle,
Elma, armut, nar demet demet.

Kuru dal başında açar çiçekler,
Kopar yavaş yavaş, sar demet demet,
Güllerin yüzünden gülümser renkler,
Beyaz, sarı, yeşil, mor demet demet.

Katran ağacında Nur çiçekleri,
Bismillah diyerek der demet demet.
Muhabbet eliyle sar çiçekleri,
Dostlara hediye ver demet demet.

Kur’ân bahçesinde dikensiz güller,
Her bir yaprağında Nur demet demet
Nur derer Kur’ân’ı okuyan diller
Gönül vazosuna kor demet demet

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*