Meselâ hiçbir zaman sistem karşıtı olmadığını söylediği Erbakan için, “Sistemi kendisinin, Müslümanların daha iyi çalıştıracağını, ıslah edeceğini savundu, ama sert ve etkili bir muhalif söylemi vardı. Onu sistem karşıtı gösteren ve iktidara taşıyan, bu söylemdir. Bu söylem aynı zamanda İslamcılık hareketini de etkiledi, besledi, dönüştürdü” şeklinde bir değerlendirme yapmış.
Ardından “Millî Görüş hareketinin ana hedefinin dindarların merkeze taşınması olduğu görüşüne katılıyor musun?” sualini şöyle cevaplamış:
“Tabiî, ama bunu başlatan Millî Görüş değil, DP ile başlıyor. Unutmayın, Erbakan’dan önce ‘mürteci siyasî figür’ Demirel’di. Tesbihli, takkeli karikatürleri var. Bütün cemaat ve tarikatlar onu destekliyor. O da onları. Takunyalılar sözü onun bürokratları için kullanıldı ilk defa. İşte Özal kardeşler, Recai Kutan, Nevzat Yalçıntaş…”
Müslümanların “sistemle uyum”u için, “Demokratikleşme çizgisi görünür olarak İslamı öne çıkartıyor. Problem görünürlükle muhteva arasında” yorumu yapan Kara, konuyu şöyle açıyor:
“Uyum çizgisi aslında Türkiye’deki İslam meselesini zayıflatan birşeydir. Çünkü siyasî başarı diğer bütün önemli problemleri örter. AK Parti’nin örttüğü gibi. Görünürlük ve maddî yükselişler, sayısal artışlar ilim ve fikir adamlarının her zaman bel bağlayacağı şeyler değildir.”
Mülâkatın devamında, sözünü ettiği “önemli problemler”e şu örnekleri veriyor Prof. Kara:
“Kültürel olarak, meselâ din eğitiminin kalite kazanması, dinî yayıncılığın, gazete ve televizyonların fikir ve muhteva itibariyle güçlenmesi manasında AK Parti’nin Türkiye’ye bir katkısını görmedik. Genel eğitim ve kültür alanından da bahsedebiliriz. Binalardan, bütçelerden, sayılardan bahsetmeyeceksek eğer, AK Parti’nin tamamen ihmal ettiği alan millî eğitim ve kültürdür diyebiliriz. Millî eğitim ve kültür politikaları itibariyle Türkiye’nin iyi bir dönemden geçtiğini sanırım kimse iddia etmeyecektir. Ders kitapları felaket. İngilizcenin bu kadar tahakküm ettiği bir dönemde Türkçe, edebiyat, tarih eğitimi yerlerde sürünüyor. Üniversite diye birşey kaldı mı, çok şüpheli. Millî Eğitim ve Kültür Bakanlıkları AK Parti döneminde yayıncılıktan vazgeçti.”
Kara, Risale-i Nur hareketi için de şöyle diyor:
“Risale-i Nur fikriyatı dini mutlak manada koruma noktasında sistem karşıtıdır, fakat siyasî olarak bir uyum hareketidir. Dolayısıyla bu hareketin içerisinde uyum ve muhalefet birlikte vardır. Fevkalâde uyumu gözeten bir siyasetleri ve yapıları vardır. Bediüzzaman’ın din merkezli Ankara’ya karşıtlığını, ama siyaset merkezli Ankara’yı önemseyen, oraya doğru bakan tavrını görmek lâzım. Onun için eski Said-yeni Said ayrımında ‘bir de son Said var’ diyorum. Son Said bir Demokrat Partilidir adeta.” (Vatan, 26-27.5.13)
Bu gizli eleştiriye Said Nursî’nin kestirme cevabını aktaralım: “Dinsizliğe alet edilmeye çalışılan siyaseti, mümkünse, dine hizmet ettirmek…”
Benzer konuda makaleler:
- Çözüm, Said Nursî çizgisi
- Eğitim Bakanlığı ve sistem mülâhazaları
- 2017 eğitim yılı olsa…
- “Said Nursî’nin cumhuriyet ve eğitime katkıları” neler?
- Müsbet olmayan eğitimle geçen çok uzun yıllar
- İslâm üniversitelerinin müfredatı gözden geçirilsin
- Kemalizmin arttırdığı iman açlığını Said Nursî doyurdu
- Temel demokratik eğitim reformu
- Eğitimde Risale-i Nur eserlerinden faydalanmak
- Bediüzzaman İttihad ve Terakki’yi neden destekledi?
1959 Kütahya doğumlu. İlk ve ortaöğrenimini burada tamamladıktan sonra İstanbul Hukuk Fakültesini bitirdi. Fakülteye girdiği yıl Yeni Asya Yayınlarında çalışmaya başladı. Yayınevinin çıkardığı çok sayıda kitabın editörlüğünü yaptı. Bu görevini sürdürürken, 1984-92 yılları arasında, aylık Köprü dergisinin sorumluluğunu üstlendi. 1988 yılı başından itibaren yayına başlayan Bizim Aile dergisinin kurucu editörü oldu. 1992 yılından bu yana Yeni Asya Gazetesinin Genel Yayın Yönetmenliği ve Başyazarlığı görevlerini yürütüyor.
İlk yorum yapan olun