Siyasal İslâm mı dediniz?

Soruyorlar: Bazı mevzuları neden tekraren nazara veriyorsunuz?

Diyoruz: Hadiseler bizi buna mecbur ettiği için. Yani ihtiyaç şedit olduğu için…

Hem de Nur Külliyatı’nda var olan siyasî-içtimaî derslere olan ihtiyaç kat kat arttığı için.

Hem de Nurcular içinde bu içtimaî hakikatlere kulak asmayanlar, bu hakikatleri tam anlamayanlar veya anlamak istemeyenler, hatta bile bile yanlış tevil yapanlar; İttihad-ı İslâm inkişafına zarar verdikleri için…

Hem de gazetemiz Risale-i Nur’un medyadaki dili olduğu için…

Hem de yapılagelen içtimaî hatalardan ibret alınmadığı için…

Hem de bu kadar tekrara rağmen, bazı hakikatların hâlâ tam anlaşılmadığının anlaşıldığı için.

Ve hem de bu dersleri Üstad Said Nursî’nin de tekraren nazara verdiğini bildiğimiz için.

Şimdi eğri oturup doğru konuşalım…

Hazret-i Üstad’ın derslerini ve makalelerini, hem de yazarlarımızın ondan ders alarak gazetemizde yazdıklarını ya okumuyoruz ya da okuduğumuzu tam anlamıyoruz.

Önce Üstad’ın makalatından şu vehmimizi izale edelim, sonra asıl meramımıza geri dönelim.

“Vehim: ‘Sen bu hakaikı çok tekrar ediyorsun, hem de aynı ibare ile.’

İrşad: Evvelâ, hakikat olduğu için tekrar ediyorum. Hakikat de ziya gibi usandırmaz. Hem de üç-dört makalede yazdım. Muterizler tecahül ettiler. Gözlerine sokmak istiyorum. Çocuklara tekrar lâzımdır. Hem de bir meslek takip ettiğimi gösteriyorum. Bir mesleği takip edenler tekrara mecbur olurlar. Hem de, bir şeyin esası atılsa, mükerreren irca-ı nazar (geri dönüp bakmak) lâzımdır. Mesleksiz olanlardır ki, her yola sapıyorlar. Bizim tarîkımız birdir. (…)”

Şimdi meselemize daha anlaşılır bir şekilde bakabiliriz.

Evvelâ bilirsiniz ve bilmeliyiz ki, bizi bizden başka anlayan pek kalmadı gibi. Bilhassa iman ve Kur’ân hakikatlerinin hayata yansıması noktasında…

Bilirsiniz ki Risale-i Nur Külliyatı bütünüyle iman, hayat ve şeriat dersleridir. Bu üçü de iç içe daireler halinde ayrılmaz bir bütündür. Yani bir safha bitecek sonra diğer safha başlayacak diye bir şey yok. İman dersi verilirken aynı anda hayat dersi, aynı anda şeriat ve hakikat dersi de veriliyor.

Ama gelin görün ki, zaman içinde meselelerin anlaşılmaz hale gelmesine, hakikatlerin içtimaî ve siyasî hayata mal olmasının gecikmesine ve ertelenmesine daha çok da içimizden zuhur edenler sebep olmuştur.

İçimizden “zuhur” edenler ve hiç alâkası olmayan içtimaî fikirleri Nur camiasının içine “buyur” edenler, varsınlar beyhude yorulup dursunlar! Ama bizim artık yanlış yapma ve yanlış anlama lüksümüz asla kalmamıştır.

Şimdi ben derdimi size açmayayım da kime açayım?

Önce sizin de yüzlerce defa okuduğunuz şu paragrafı bir defa daha beraber okuyalım:

“İttihad-ı İslâm Partisi, yüzde altmış, yetmişi tam mütedeyyin olmak şartıyla, şimdiki siyaset başına geçebilir. Dini siyasete âlet etmemeye, belki siyaseti dine âlet etmeye çalışabilir. Fakat çok zamandan beri terbiye-i İslâmiye zedelenmesiyle ve şimdiki siyasetin cinayetine karşı dini siyasete âlet etmeye mecbur olacağından, şimdilik o parti başa geçmemek lâzımdır.”

Şimdi sıkı durun.

Bir Yeni Asyacı tutup da sosyal medyada şu paragrafı, siyasal İslâmcıların şimdilik iktidara gelmemesi gerektiğine delil gösterebilir mi?

Eğer gösterirse bundan şu mana çıkmaz mı:

Hazret-i Üstad’ın aslında siyasal İslâma -hâşa- bir itirazı yok da, ancak “yüzde altmış, yetmişi tam mütedeyyin” olduktan sonra ne yaparlarsa yapsınlar..

Hayır kardeşim! Üstad en baştan kapıyı onlara kapatmıştır. Dinin siyasete alet edilmesine şiddetle karşı çıkmıştır.

Yukarıdaki paragrafın açılımında; İttihad-ı Muhammedî’den İttihad-ı İslâma kadar ve o kutsî cemiyetin müntesiplerinden Nurculara kadar, Ahrarlardan Demokratlara kadar uzanan ve aynı minval üzere ilânihaye devam edecek olan bir çizgi vardır ki, Yeni Asya da bu çizginin hizmetkârıdır.

Şu fakir bu hususta evvelki sene peş peşe dört-beş makale yazdı. Haydi bizi bırakın bir kenara; bu meselenin ruhunu bilen, tarihî seyrini gözler önüne seren yazarlarımızı (M. Latif Salihoğlu, M. Ali Kaya) okumuyor muyuz? Abdülbaki Çimiç bütün Külliyatı tarayarak buna dair yazdı. Ali Vapurlu’ya bunun kitabı yazdırıldı.

Aman ha! Fikirlerimizi, gazetemizi ve birbirimizi iyi izleyelim. Selâm ve muhabbetlerimle!

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*