Siyasette ölçülerimiz

Öyle zamanlardan geçiyoruz ki, çok küçük gibi görünen şeyler bile önem arz ediyor.

Eğer görmezden gelinirse, başımıza iş açabiliyor. Bunlar teferruat deyip geçmek gerekirken, bazen detaylarda labirentler oluşuyor. Ama biz hüsn-ü zanna memuruz ve “Huz mâ safâ, da’ mâ keder” kaidesiyle amel ederiz.

Bilhassa siyaset ortamında dikkat edeceğimiz en önemli bir husus, Risale-i Nur ölçülerini muhafaza etmektir. Bizler Üstadımızın başlattığı hizmet kervanının ‘hali hazır halkasında’ yer alıyoruz. Geçmişimizle ve geleceğimizle bir bütün olarak iman ve Kur’ân hizmetini yapıyoruz. İnşallah kıyamete kadar da bu kervan yürüyecektir. Çünkü biz, “Ümmet-i Muhammediyeyi (asm) sahil-i selâmete çıkaran bir sefine-i Rabbâniyede çalışan hademeleriz” ifadesinin içinde yer almak istiyoruz.

Bizim hizmetimiz siyasî tarafgirlik kaldırmaz. Emirdağ Lâhikası’nda bir mektupta, “Çünkü İman dersi için gelenlere tarafgirlik nazarıyla bakılmaz. Dost düşman derste fark etmez. Hâlbuki siyaset tarafgirliği, bu manayı zedeler, ihlâs kırılır. Onun içindir ki, Nurcular emsalsiz işkencelere ve sıkıntılara tahammül edip Nur’u hiçbir şeye âlet etmediler. Siyaset topuzuna el atmadılar” denilmektedir.

Mesele o kadar net ki; Üstadımız, “Gördüm ki, siyaset cereyanlarında, hem muvafıkta, hem muhalifte o Nurların âşıkları var. Bütün siyaset cereyanlarının ve tarafgirliklerin çok fevkinde ve onların garazkârâne telâkkiyatlarından müberrâ ve sâfi olan bir makamda verilen ders-i Kur’ân ve gösterilen envâr-ı Kur’âniyeden hiçbir taraf ve hiçbir kısım çekinmemek ve itham etmemek gerektir-meğer dinsizliği ve zındıkayı siyaset zannedip ona tarafgirlik eden insan suretinde şeytanlar ola veya beşer kıyafetinde hayvanlar ola!” ifadesiyle bizlere yol gösteriyor.

Bizim yapacağımız şey, bu hassas konuları aynı hassasiyetle nazarlara vermektir. En küçük bir ihmal hizmete zarar verecektir. Sırtımızda yumurta küfesi var. Çünkü Üstadımız, “Elhamdülillâh, siyasetten tecerrüd sebebiyle, Kur’ân’ın elmas gibi hakikatlerini propaganda-i siyaset ittihamı altında cam parçalarının kıymetine indirmedim. Belki, gittikçe o elmaslar kıymetlerini her taifenin nazarında parlak bir tarzda ziyadeleştiriyor” diyerek meselenin önemini ortaya koyuyor.

Bütün bunlar, içinde bulunduğumuz iman hizmetinin en küçük bir meselesinin, dünyanın geçici en büyük meselesinden daha ehemmiyetli olduğunu gösteriyor. Bizim her şeye, ‘kıymet-i harbiyesine’ göre değer vermemiz gerekir. Allah istikametten ayırmasın.

Bunun yanında elbette bizim de vatandaşlık hakkımız olarak Üstadımızın verdiği ölçüler ve meşveretlerimizin aldığı kararlar çerçevesinde siyasî görüşlerimiz vardır ve olacaktır. Bunu en net bir şekilde en uygun ortamlarda dile getirdik ve getiriyoruz. Nitekim son meşveretimizde aldığımız “Millet İttifakı’na destek” kararımızı da deklare ettik. Ama bizim bu tutumumuz siyaset ve particilik hesabına değildir. Biz her zaman iyiliklere yardımcı olmayı ve kötülüklere dikkat çekip engellemeyi esas aldık ve almaya da devam edeceğiz.

Netice olarak, mesele ‘Üzüm yemek’se çok, ama çok zor. Yok, mesele ‘Bağcı dövmek’se o iş çok kolay. Ama biz zora talibiz. Gayemiz, “Üzüm yemektir.”

Allah yar ve yardımcımız olsun. Âmin.

Sabahattin Boyacı

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*