Siyasi sakarlık

Image
Anayasa Mahkemesinin son kararından sonra, bir çok kişi ve kuruluş, alınan kararın bir yargı darbesi olduğunu belirterek, anayasa değişikliğini mahkemeye taşıyan CHP ye ve Anayasa Mahkemesi üyelerine yükleniyorlar. Halbu ki, işin bu noktaya gelmesinde en büyük sorumluluk, iktidara aittir. Güçlerinin ne olduğunu hesaba katmadan kaldırmayacakları bir yükün altına girdiler. Üstelik daha önce de çeşitli vesilelerle güç testi yapıp mağlup oldukları halde, böyle acemice bir işe teşebbüs ettiler.

Başörtüsü konusundaki zikzakları ve tutarsızlıkları ile zaten bu işe can-ı gönülden sahip çıkmadıkları belliydi. Tıpkı AB konusunda ve demokratikleşme konusundaki samimiyetsiz tutumları gibi, bu konuda da samimiyetten uzak bir tutum içinde oldular. Çözüm için daha makul ve mantıklı yollar varken, en zor ve en riskli olan yolu tercih ettiler. Madrit’de yapılan bir konuşmanın arkasında durduklarını göstermek için, yiğitliğe leke sürmemek adına böyle bir işe giriştiler.  Kendilerini uyaran ve “ anayasa ile kılık kıyafet düzenlenmesi hem saçma, hem de sakıncalıdır” diyenlere de kulak asmadılar. Arkalarındaki sandık desteğine güvendiler. Bilmiyorlardı ki, bu ülkede sandığın gücü çok sınırlıdır. Bizim demokrasimizde kemiyet değil, keyfiyet geçerlidir.  

Millet iradesini bu defa da yargı duvarına çarptıranlar, takkelerini önlerine koyup, “nerede hata yapıyoruz” diye bir düşünseler, en büyük hatayı iktidara talip olmakla yaptıklarını anlayacaklardır. Çünkü geçmişlerinde bir siyasal İslam imajı vardır. Geçmişte demokrasi hakkında söyledikleri “ küfür rejimi” gibi ağır ifadeler, bu gün de yakalarını bırakmıyor. Her ne kadar “ biz gömleği çıkardık” deseler de, inandırıcı olamıyorlar. Dışardan da kendileri “İslâmi hükümet” olarak görülüyor ve “radikal İslam’a karşı ılımlı İslâm’ı temsil ediyor” diye algılanıyorlar. Halbu ki, sadece “ demokratik hükümet” olarak kabul edilip demokratlıkları ile ön plana çıksalardı, hem kendilerine, hem de millete bu kadar sıkıntılar yaşatmayacaklardı. Ama çıkış noktaları “ittihad-ı İslâm” olduğu için, bu olayların başlarına gelmesi mukadderdir.

Bediüzzaman, “ Bu vatanda dört parti var” derken, ittihad-i İslâm fikri ile yola çıkanların kesinlikle iktidara talip olmamaları gerektiğini söylüyor. Halkçıların ve ırkçıların zaten zararlı olduğunu ifade ederken, sadece demokratların vatana, millete ve dine hizmet edebileceklerini belirtiyor. Ne yazık ki, bir kısım “dinde hassas” kişiler din adına ortaya çıkarak siyaset yapmaya kalktılar. Milletin inancını istismar ederek oy almak istediler. “Bu seçimde Müslümanların sayısı belli olacak” şeklindeki bölücü sözler, henüz hafızalardan silinmedi. Halbu ki dindarların yapması gereken şey, kendileri iktidara talip olmak yerine, demokratlara destek olmak olmalıydı. O zaman hem kendileri hedef olmayacaklar, hem de dine daha büyük hizmetlerde bulunmuş olacaklardı.

Bugünkü iktidar partisi her ne kadar radikal görüşlerden uzak, demokrasiye daha yakın duruyor olsa da, geçmişleri yakalarını bırakmıyor. Daha inandırıcı olmak için zaman zaman verdikleri tavizlerin dozunu artırsalar da, ifrat noktasına doğru savrulsalar da, inandırıcı olamıyorlar. Yapmak istedikleri müspet icraatler de bu yüzden başarısız oluyor.

Hatta kaş yapayım derken göz çıkartıyorlar. Buna da her halde siyasi sakarlıktan başka bir isim bulmak mümkün değildir.

Image

Benzer konuda makaleler:

4 Yorum

  1. akp’yi ittihadı islamla bir tutmayı nasıl beceriyorsunuz anlamıyorum. Aynı şekil demireli cindoruğu m.ağarı nasıl demokrat sınıfına koyuyorsunuz onu da anlayamıyorum. anlamak istiyorum anlayamıyorum. Anayasayı ihlal edenleri ve onun şakşakçıları yerine yasağı kaldırmak isteyenleri suçluyorsunuz. İnanın bunu da anlamıyorum. Anlamak istiyorum ama anlamıyorum.

  2. Akp yasağı kaldırmak için uğraşırken yasak daha çok genişlemedimi? siz selimfırat anlamak istemiyorsunuz görünen köy kılavuz istemez Garipleşmeye devamsa o sizin tercihiniz….

  3. Acaba neden anlamak istemiyoruz onu sordunuz mu? Faraza bir hayal kuralım. Ben akp sevdalısı biriyim üstadı duydum merak edip baktım sitelere üstadın adıyla bir site gördüm bir de baktım kendi partime müthiş bir muhalefet var. Acaba üstad ve nurlar hakkında ne düşünürüm sordunuz mu kendinize. Bu yolla kaç insana nurcular demirelci diyerek ittiniz biliyormusunuz. Peki kaç kişiyi safınıza çektiniz onu biliyormusunuz. Kerim bey üstadın ifadesi ile şeriatın %99’u imana ahiret ve ibadet üzeredir. Geri kalan içmai meselelerdir bırakın onu da siyasiler düşünsün. Siz de başında D harfi olan parti taraftarlığından vazgeçin. Ne akp ne de başka bir parti. Hizmet sadece.

  4. Selimfırat,
    Dogru bildigin birseyi yazmak ile herkese yaranmak arasındaki fark nedir; Hakkın hatırı alidir hicbir hatıra feda edilmez.Sizin hayalen kurguladıgınız o durumun basrolundeki Akp’li kisisinin yaptıgı adaletmidir?bir insanın,bir cemaatin sadece bir yonunu begenmeyip onun vesilesiyle butun iyiliklerinide reddetmek nasıl birseydir?Umarım bu hayal,sizin fikriniz degildir sadece hayaldir.

    bize demirelci diyen biz degiliz,maalesef,sizin gibi abilerimiz-kardeslerimiz diyor.Eger bahsettiginiz sonucu veren vakıalar olmussa onu bizlere Demirelci diyenler dusunsun.

    Bu siteye baktıgınız zaman ne goruyorsunuz selimfırat; %99’u siyasetlemı ilgili,%50 simi,%15 imi?,%1 imi,kacı?

    Birde sunu sormak isterim,siyasi mulahazalarla muttaki kardesine sırt donen,laf soyleyenin-hatta- hakaretler edenin; meslegimizde,dinimizde yeri nedir?Ustadımızın, Euzu billahiminesseytani vessiyaset demesine sebep bu vakıalar degilmidir?

    selimfırat,bizim mesveretle aldıgımız kararımız budur,biz Demokratlara oy veririz.Bunu ilan ederiz,gucumuz yettigince onları Vatan,Millet ve Kur’an namına destekleriz.

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*