Son pişmanlık fayda etmez!

abdil-yildirimÖlüm hakikati inkâr edilmez,

Azrail kapını çalmadan uyan!

O menzile başka yoldan gidilmez,

Kabir kapısına gelmeden uyan!

A. Y.

Her gün neler kaybettiğimin bir bilânçosunu çıkarıyorum ve müflis bir tüccardan farkım olmadığını anlıyorum. Kaybettiklerimi saymaya kalksam, saymaktan âciz kalacağım. Bu kayıplarımı da, nefsim bana kazanç diye yutturuyor, gafletimden farkına varmıyorum.

Hani bir kıssa vardır. İşleri gayet iyi giden ve dükkânında müşterisi eksik olmayan bir esnaf, her akşam dükkânını kapatırken, “bugün de zarar ettik” dermiş. Onun bu haline hayret eden komşuları, bir akşam yanına giderek, “Komşu bu ne hal, içimizde en fazla alış veriş yapan esnaf sensin. Maşallah dükkânın dolup dolup boşalıyor. Ama sen yine de hergün zarar ettiğini söylüyorsun, bu müşkülümüzü hallet” derler. Adam da, “evet, bugün de zarar ettim, zira ömür sermayemden bir günüm daha eksildi” der.

Ey gafil nefsim! Sen de hergün avucunda yirmi dört altın değerinde yirmi dört saatlik ömür sermayesi ile uyanıyorsun. Dünkü zararını telâfi edeceğine söz vererek güne başlıyorsun. Ama zaman geçiyor, akşam oluyor, sermayen avucunda akıp gidiyor. Sen hâlâ “daha vaktim var, biraz sonra yaparım” diyerek kulluk vazifeni ihmal ediyorsun. Yapman gereken önemli işleri erteliyorsun.

Sayılı günler tez geçer de, sayılı saatler tez geçmez mi? Bir de bakıyorsun, yine güneş guruba inmiş, ufuklara kanlı bir hüzün tablosu tâb edilmiş. Sen bitkin ve miskin bir şekilde bu tabloyu seyrederken, güneş mor dağların arkasında kaybolup gidiyor. Günün muhasebesini yaparken, “bugün Allah için ne yaptın” suali altında eziliyorsun. Günün bilânçosuna bakıyorsun, giderler hanesinde yirmi dört altın değerinde bir sermaye, gelirler hanesinde kocaman bir sıfır! İşte o zaman “bugün de zarar ettik” diyen adam gibi, ettiğin zarara üzülmekle kalıyorsun. Bu minval üzere, günler, aylar ve yıllar akıp gidiyor. Kazanmasını bir türlü beceremiyorsun.

Ey sersem nefsim! Hani insan kaybede kaybede kazanmasını öğreniyordu? Sen ise yıllardır kaybediyorsun. Kazanmayı ne zaman öğreneceksin? İraden mi zayıf, istidadın mı yok? Bu gidişle, bir gün gelecek, kaybedecek bir sermaye de bulamayacaksın. O zaman kaybettiğin sermayenin değerini anlayacaksın, ama çok geç olacak. “Keşke bir günüm daha olsaydı da, bu defa kazansaydım” diye iç geçireceksin. Ama bütün kredilerini tükettiğini anlayacaksın. İşte o zaman akılsız başını pişmanlık duvarına vurmanın da bir faydasını göremeyeceksin. Son pişmanlık fayda etmeyecektir.

Bak yine güneş doğuyor. Eline bir fırsat daha geçiyor, haydi bunu bari değerlendir, bu defa kazan. Belki bu son fırsatın olacak!

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*