Son şahitlerden Hacı Ahmet Girişkin vefat etti

Son Şahitlerden Hacı Ahmet Girişkin Hakkın rahmetine kavuştu. Afyonkarahisar Merkez Karaaslan Köyünden 1933 doğumlu Hacı Ahmet Girişkin ile 2015 yılında tanışmıştık. Mütevazi, mütedeyyin, muhlis bir ihtiyar. Hoş sohbet, muhabbet dolu bir insan Ahmet Amca, tatlı üslubuyla1956 yılında Emirdağ’da Üstad Bediüzzaman Hazretlerine yaptığı ziyareti, hatıralarını ve Bediüzzaman sevgisini anlatmıştı. Anlattıklarını 06 Ekim 2015 tarihinde Yeni Asya’da yayınlanmıştı. Ahmet Amca ile samimi muhabbetimiz, irtibatımız devam etti. Tarihler 25 Aralık 2019’u gösterirken 86 yaşında vefat etti. Ona okunacak Fatihalara, dualara vesile olması temennisiyle anlattıklarından bazıları:

“Bediüzzaman’ın Afyon Cezaevinden talebesi Haşim Hoca, eniştem olur. Onun sayesinde Bediüzzaman’ı tanıdım. Haşim Eniştem, cinayetten Afyon Hapsine girdiğinde ablamla evliydi. Ben 15 yaşımdaydım, her hafta ablam beni yanına alır, cezaevine enişteme erzak ve temiz çamaşır götürür, ziyaret ederdi. Eniştem, iri yapılı, heybetli, külhanbey, genç ve bıçkın bir delikanlıydı. Bu yüzden cezaevinde herkes ondan çekinir ve her istediği olurdu. Bu yüzden ziyaretimiz kolay olurdu.”

“Bediüzzaman, 1948’de Afyon Hapsine gelince çekinmeden ilk tanışanlardan biri de eniştem olmuş. Üstadın yaşlı, zayıf, hasta, garip haline bakıp üzülmüş. Üstada ‘Bu zalimler senden ne istiyorlar?’ diye sormuş. Üstad: ‘Onlar lanet istiyorlar, ama ben kimseye lanet etmedim’ demiş. İlk tanışmaları böyle olmuş. Bu tanışmadan sonra, eniştemin hayatında değişmeler olmuş. Âmi, cahil, herkesin korktuğu, çekindiği bir insan olarak cinayetle girdiği Afyon Hapsinden, Bediüzzaman’ın sayesinde, meşhur Haşim Hoca olarak çıkmış, yıllarca, emekliliğine kadar hocalık yapmıştır.”

“Ablamla beraber eniştemi cezaevine ziyarete gittiğimizde Hocası Bediüzzaman’dan bahseder, samimiyetlerini anlatırdı. ‘O benim hocam, ben ona hizmet ediyorum’ der hep onu anlatırdı. Biz de her gidiş gelişimizde hapishanede Bediüzzaman’ı görmek için odasının penceresine bakardık. Bazen pencerede görürdük.”

ÜSTADA OLAN SEVGİSİ

“15 yaşımdan itibaren onun sevgisi içime sinmiş, uzaktan bağlılığım, muhabbetim artmıştı. Yıllar geçti. Askere gidip geldim. Eniştem Haşim Hoca Karaaslan köyümüzde duruyordu, beni çok severdi. O zaman köy işleriyle uğraşıyordum. Askerden gelince, 23 yaşlarındaydım. Eniştem, bir gün bana ‘Bediüzzaman Emirdağ’da ikamet ediyor, seni ziyarete götüreyim’ dedi. O kadar sevindim ki, memnuniyetle kabul ettim. Yaz günüydü, sevinçten içim içime sığmıyordu. Köyümüzden Hacı Hamit Acar, Haşim Hoca ve ben üçümüz Emirdağ’a Üstadı ziyarete gittik.

Emirdağ’a vardık. Haşim Hoca bizi Üstadın kaldığı evin önüne götürdü. Kapısını çaldık. Üstadın hizmetindeki talebelerden biri çıktı. Hangisi olduğunu bilmiyorum. İsim olarak kendimizi tanıttık, Üstadı ziyaret etmek istediğimizi söyledik. Talebesi içeri gittikten sonra haber geldi. Üstadın, Haşim Hoca ile Ahmet Girişkin’i beklediğini söylediler. İkimiz tahta merdivenlerden yukarıya çıktık. Heyecandan, sevinçten içim içime sığmıyordu. Hacı Hamit’i çağırmadığının sebebini bilmiyordum.”

ZİYARET ANINDA ÇOK HEYECANLANDIM

“Üstadın odasına girdik. Başı sarıklı, gür kaşlı, uzun kirpikli, nuranî, beyaz yüzlü mübarek bir insan bizi bekliyordu. Önce Haşim Hoca elini öptü kenara çekildi, beni takdim etti. ‘Kayınbiraderim Ahmet’ dedi. Üstad, karyolanın üstünde oturmuş vaziyette, battaniye vardı. Yan taraftaki küçük masada radyo dikkatimi çekmişti. Hürmetle, tazimle ve heyecanla Üstadın elini öptüm. İnce uzun parmakları vardı. O anda hayatın en saadetli, sükûnetli, huzurlu ve mesut bir insanıydım. Benim ona sevgim, bağlılığım o zamandan beri devam ediyor…”

“Ben yere diz çöktüm, elimi dizimin üstüne koydum ve saygılı bir şekilde durdum. Haşim Hoca daha yakın durdu ve Üstadla sohbet edip hasret giderdiler. Cezaevinden hatıralar ve kitaplardan ilmî mevzuları mütalâa ettiler, ama ben bir şey anlamadım.”

Sohbet bitti. Üstad: ‘Siz safa geldiniz’ dedi. Önce Haşim Hoca sonra ben tekrar elini öptük. Üstad, bana: ‘Enişten namazını kılar, sen de kıl’ dedi. O zamandan sonra ne kadar dünya işleri çok olsa da namazımı aksatmadan, zamanında kıldım, dikkatli davrandım. Kur’an öğrendim, sonra 1981’de rahmetli eşimle beraber hac vazifemi ifa ettim.”

BANA GENÇLİK REHBERİ HEDİYE ETTİ

“O arada enişteme ‘Okuması nasıldır?’ diye beni sordu. Eniştem, ‘Yeni yazıyı bilir, eskimez yazıyı yeni öğreniyor’ dedi. Üstad, hizmetindeki talebelerden birine: ‘Bir tane Gençlik Rehberi getirin’ dedi. Talebesi bana yeni yazıyla yazılmış Gençlik Rehberi getirip verdi. Kitabı aldım, oradan ayrıldık.

“Gençlik Rehberini okumak için alıp geri veriyorlardı. Çok kişiler istifade etti. Sonradan kimde kaldığını bilmiyorum. Yenisini aldım, ancak ona benzemiyordu.”

“Üstada ömrünün sonuna kadar din düşmanları eza, cefa çektirdiler. Ömrü hapislerde zahmet içinde geçti. Hayatı boyunca imana, Kur’an’a hizmet etti. Ona muhabbetim çok fazlaydı. Onunla ilgili her şeyle ilgilendim. Üstadın resimlerini saklardım. Ona olan hürmetim, muhabbetim, bağlılığım hiç eksilmedi. Onu tanıyan bilen herkes Allah yolundan ayrılmaz, onu Allah için, dinimize yaptığı hizmetler için sever. Onun dokunduğu insan, cani de olsa munis, muhlis, mütevazı hakikî bir Müslüman olur. Allah’ın yolundan, Peygamberimizin (asm) sünnetinden ayrılmaz…”

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*