Soros´un Abdestiyle Namaz

Garip bir dünyada yaşıyoruz. Belki de bizi zaman garipleştirdi. Düz mantıkla takibi çok zor garip hadiselerin içinden geçiyoruz. Dünyaya hakim olmak isteyen cereyanların aralarındaki işbölümünü anlayamayanlar, birisini ötekisine rakip zannediyorlar. o­nların medyadaki yapay çatışmalarını da seyredince, dünyasında hakikatle irtibatsız garib teoriler gelişiyor.

İnsanlığın temel değerlerindeki tahribat toplumdaki gariplikler karşısında bizde med-cezirleri yaşatmıyor mu? Mafya usulû hırsız, yağmacı ve hak gâsıplarının kahramanlaştıkları bir dönemden geçiyoruz. Gençliğimizde zaman zaman mafya filmlerindeki kahramanların idolleşmesi gibi… Darbeyi başaranın alkışlarla devlet başkanı, başaramayanın idam edildiği bir hukuk zemini hakikaten garip değil mi? Gayr-ı meşru yollarla milletlerin ve hatta kıtaların malına-mülküne el koyanların çok zeki ve başarılı addedilmeleri garip olduğu kadar, bu kişilerin “yardımseverlik-insana yatırım” adı altında rüşvetle yeni yeni pazarların peşine düşmesi de o kadar garip olsa gerek…

Bu günlerde medyamızda garip bir haber dolaşıyor: “Ünlü spekülator George Soros Türkiye’deki başörtüsü yasağını kaldırtmak için harekete geçmiş.” Sakın, “Tut kelin perçeminden” demeyiniz… Bir demeci veya işaretiyle ülkelerin idarelerini değiştiren birisi için bu ne ki… Belki de, ne alâkası var diyeceksiniz. Garibinize gidecek. George Soros’u dünyanın en zengini kabul ettiğinizde, Doğu Avrupa ülkelerinde yuvalanarak Kafkasya, Ortaasya, Balkan ve Latin Amerika gibi coğrafyaları parmağında oynattığına inandığınızda kronikleşmiş başörtü yasağının Soros için hiçbir şey olmadığını elbette anlarsınız.

Fakat size bir gariplik daha söyleyeceğiz. Bu Soros, Suudî devletinin Bosna’da yüz Alman markı karşılığında Boşnak hanımları tesettüre zorladığını iddia eden Soros’dur. Başörtü yasağının dayandığı ilkeleri alkışlayan ve her İslâm devletinin böyle bir kahramana muhtaç olduğunu söyleyen Soros’dur. İşte bu Soros’un “başörtü yasağı karşıtlığı” elbette ki gariptir.

İsterseniz bu garip şahsiyete biraz daha yakın mesafeden bakalım. Evvelâ Soros’un bir fert mi yoksa bir cemaat mi olduğu üzerinde durmak istiyoruz. Başta Malezya olmak üzere Uzakdoğu ülkelerinin ekonomisini felç eden ve fukara Rus işçi ve köylüsünün ekmeğine el koyan bu şahsiyetin tek başına bu kadar etkin olması mümkün mü?

Fakat o­nun hipnotik gücü, mahiyetini anlayamayan cahil bırakılmış toplumlarda yalnızca sanal sınırlarda kalmıyor. Cehaletle ümitsizliğin oluşturdukları kompleksli toplumlar, kendilerini isbat uğruna, Newyork’tan idare edilen ateşe pervaneler gibi atlıyorlar. Fert olarak Soros’un bu kadar geniş coğrafyalarda ve bu kadar çok organizeleri bir anda tek başına idare ettiğini düşünmek de; ispirtizma veya manyetizmanın cazibe alanına yakalanmışların diğer bir garipliği olsa gerek.

Diplomasi, savaş, ekonomi, sosyal toplum, gen teknolojisi, psikososyal ilimler, medya ve global koordinasyon gibi herbiri farklı bir alanda koşuşturan gruplara dikkatli bakmayanlar, o­nları bazen birbirine düşman da zannedebilir. Bitkilerin, ağaç ve hayvanların tohumları üzerinde çalışıp fıtratı tahribe çalışanların enstitüleri de mevcuttur. İfadelerimize yansımış “toplum mühendisliği” de bu enstitünün varlığından haber veriyor. Soros’un çalışmalarına biraz da bu pencereden bakmak istiyoruz. Cahil, fakir, zeki ve kompleksli çocukların “yükselme arzusu”nu kullanan spekülatör, her hal ve hareketiyle belki bir cemaat veya zümrenin temsilcisi olduğunu bize ihsas ediyor.

Kahramanlık ve iyilikle karşılaşan insan genellikle hipnotizeye müsaittir. Faydalandığı kuvvet ve servetin ne kaynağını düşünür, ne de meşrutiyetini.

Çok gariptir. Kenan Evren Suud Rabıtasından İmamlara birazcık para aldığında kıyametler kopmuştu. Ya Necmettin Erbakan’ın bu haricî paralardan başına gelenler… Paralar bir İslâm ülkesinden olunca ülke için çok tehlikleri olurken, TESEV resmen Soros’dan para aldığını açıklandığında maalesef alkışlanıyor.

İşte böyle bir Soros, ülkemizdeki başörtü yasağının kalkması için düğmeye basmışmış… Soros’un iddiası çok vahim. Toplumun ana çekirdeğini ele geçirdim. İstediğimi yapabilirim. Bu garip iddialara inanmıyoruz, fakat ülkenin millî-manevî değerlerini düşünen ve istikbali için çalışanların hali garibimize gidiyor. George Soros’un elindeki sihir aletlerine dikkat ve kıymet verdikleri kadar acaba Anadolu sınırları içindeki dinî, milli ve manevî kaynaklarımıza ilgi gösteriyorlar mı? Halbuki ülkeyi fukaralıkta milletimizi aşağılık komplekslerinden ve gençliğimizi ahlâksızlıktan kurtaracak yegane çare yine Anadolu sınırları içindedir. Buna bilmemek ve düşünmemek de garipliklerin en garibi olsa gerek…

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*