“Stratejik operasyonlar”ın amacı…

Popüler politik polemiklerin arenasında içte ve dışta önemli olaylar medyanın ve kamuoyunun tartışma gündeminden kaymakta.

Bunlardan biri, El Kaide lideri Eymen El Zevahiri’nin, El Kaide’nin Suriye’deki silâhlı muhalefete desteği. Önceki hafta yayınlanan bir video kaydındaki mesajında Zevahiri’nin, bir yandan Suriyelilere, Batı ve Arap hükümetlerine güven duymamalarını öğütleyip, diğer yandan halkı isyana çağırması…

Zevâhiri’nin, bir yandan bölgedeki İsrail’in en baş müttefiki ABD’nin ve Batılı işgalci işbirlikçilerinin tahrik ettiği silâhlı kalkışmaya arka çıkıp, diğer yandan İsrail’in gasbettiği Golan tepelerinin kurtarılması ve Kudüs’te zafer bayrağının dikilmesi için “cihad çağırısı” tezadı, birçok istifhamı beraberinde getiriyor.

Zevâhiri’nin tenâkuzları, Amerika ve işgalci ortaklarının politikaları hesâbına sadece Suriye’de silâhlı muhalefete destek garâbetiyle kalmıyor, örgütün terör eylemleri ve saldırılarıyla ABD ve Batı’nın müdahalesine zemin hazırladığı istifhamını gündeme getiriyor.

Dahası, El Kaide’nin terör eylemleriyle işgalcilerin eline koz verdiği, yabancılara âdeta müdahale alanı açtığı ve bahaneler verdiği iddialarını gündeme getiriyor.

Örgütün elebaşlarının Londra gibi Batı merkezlerinde ağırlanması ve en son ortaya çıkan Wikileaks “sızıntıları”, baştan beri kime hizmet ettiği sorusunu sorduruyor…

“ECNEBİ EMELLERİ”NDE İSTİMAL

Gerçek şu ki özellikle 11 Eylül 2011 olaylarından sonra, İslâm dünyasının “ecnebilerin parmak karıştırması”na ve dış operasyonlara teşne hale getirmesi, söz konusu terör eylemlerinin hangi menhus maksatlarca istimal edildiğini sorgulatmalı.

Ve bu durum, Sovyetlerin Afganistan’ı işgaline karşı ortaya çıkan/çıkarılan, çoğu Arap gençlerden oluşturulan ve “kontrolden çıktığı” söylenen El Kaide’nin “bir Amerikan/CIA yapımı” olduğu iddialarını haklı kılıyor. 11 Eylül’de Amerikan Hava Kuvvetlerinde bir iç darbe gibi Amerika’nın içinden gelen, üçbin beşyüz kişinin öldüğü “ikiz kuleler” saldırısının Müslümanlara isnadıyla yapılan Afganistan işgali ve ardından olup bitenler, iddiaların aksine örgütün hâlen de kontrol altında olduğunu ele veriyor.

Zira örgütün eylemleri, ABD’nin Afganistan’ı işgaline “gerekçeler” üretmekle kalmadı.  İsrail ve ABD’nin uzun süredir sistemli bir şekilde Güney Sudan’ı Sudan’a karşı kışkırtıp koparmasıyla Afrika’nın maden ve enerji rezervleri bakımından zengin en büyük ülkesi bölünüp parçalanarak zaafa düşürüldü. Yüz binlerce Müslüman katledildi. Yine ecnebilerin sömürüsüyle zaten mahvolan yokluk pençesindeki milyonlarca insan perişan edildi.

Bu arada El Kaide’nin Taliban’la birlikte Afganistan’ın yanı sıra Pakistan’ı da kargaşa ve kaosa sürükleyen eylemlerinin, Afganistan işgalcisi ABD’nin ve NATO’daki müttefiklerinin “işini” kolaylaştırması, çarpıcı istifhamları arttırıyor.

Türkiye’nin de askerî birlik bulundurduğu NATO paravanındaki işgalle ABD ve İsrail’in kontrol edip kullandığı ve Afganlıların Afganlılara kırdırılmasına “gerekçeler” üreten “Pakistan Talibanı”nın bu ülkedeki terör eylemleri, küresel işgalcilerin emperyal emellerine, bölge üzerindeki hegemonya hesaplarına hizmet ettiği kanaatini kuvvetlendiriyor. Taliban, Afganistan sınırındaki bir bölgeyi Pakistan’dan koparıp kontrol ediyor.

“TERÖRLE MÜCADELE” PERDESİNDE

Keza bu ülkede Sünnî-Şiî camilerinin karşılıklı bombalanıp, her defasında onlarca Müslümanın hunharca katledilmesiyle, Pakistan’ın “mezhep çatışması” ekseninde dehşetli kanlı bir iç savaşa sürüklenmek istenmesinin de, bölgede cirit atan ecnebi istihbarat servislerinin El Kaide ve Taliban benzeri örgütlerle işbirliğiyle olduğu kanaati yaygın.

Baştan beri özellikle Amerika/NATO kontrolündeki insansız hava uçaklarının bölgede Taliban ve El Kaide ile mücadele eden Pakistan’ı bombalaması ve özellikle 26 Kasım’da NATO saldırısıyla Pakistan ordusunun hedef alınıp 25 askerinin öldürülmesi, bunun bir diğer örneği.

Bundandır ki ABD ve NATO ile “Taliban’a karşı istihbarat paylaşımı” anlaşması yapan Pakistan, bunun sözde kaldığından, “terörle mücadele ortakları”na her türlü bilgiyi vermelerine rağmen, hiçbir yardım ve fayda görmediklerinden şikâyetçi. “Özür” bekleyen İslâmâbâd, açık açık “ABD ve NATO müttefikten çok âdeta düşman!” tepkisini gösteriyor. Pakistan Başbakanı Yusuf Gilani, “ABD’nin bölgedeki ‘terörle mücadele stratejisi’ sivilleri vuruyor” diyor. “NATO ortak operasyonları”nın durdurmasını istiyor.

Bu sözler, ABD ve İsrail’in istihbarat birimleriyle, istilâ ve sömürünün sürmesi için barışı baltalayıp  bölgede egemenlik ve enerji kaynakları ve hatlarını elde etmek amacıyla “kontr-güç” olarak El Kaide ve Taliban’ı Pakistan’a karşı kullandığı tezini teyid ediyor…

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*