Suçumuz insan olmak

“Hilkat şeceresinin semeresi insandır. Malûmdur ki semere bütün eczanın en ekmeli ve kökten en uzağı olduğu için bütün eczanın hâsiyetlerini, meziyetlerini hâvidir. Ve keza hilkat-i âlemin ille-i gaiye hükmünde olan çekirdeği yine insandır.”

Ahsen-i takvim suretinde yaratılan insan, fıtratındaki cihazları doğru kullanmadığı takdirde esfel-i safilin derelerine yuvarlanması yaratılışın gereğidir. Yani Hâlık-ı kâinata intisab nisbetinde insandır.

Bu intisabda; öldürme!, çalma!, zinâ etme!, zulmetme!, yalancı şahitlik etme! gibi emirler, bütün semavî dinlerin olmazsa olmazı hükmündedir.

Keza, Risale-i Nur’a intisabın en alt tabakası olan dost hasiyeti; namaz ve kebairden evvel “bid’alara ve haksızlığa taraf olmama” şartına bağlanıyor.

Görüldüğü üzere başkasına zarar vermeme ve zarar verenlerin yanında olmama, insanlığın ve dolayısıyla dinlerin temel harcıdır. Şerri defetmek, hayırdan evvel zikredilmesi bu yüzdendir.

Bilindiği gibi 15 Temmuz sonrası tutuklamalar, işten el çektirmeler, mağduriyetler yüzbinler, aileleri ile birlikte milyonla telâffuz ediliyor.

Elbette ki devlete karşı suç işlemiş insanları cezalandırmak, kolluk kuvvetlerinin görevidir. Ancak, siyasî mülâhâzalarla bir camiaya mensup olma ihtimalinden yola çıkarak; yaşlısı-genci, kadını-erkeği, hastası-lohusası ile imhâ edercesine haritadan silmek garazı, tarihteki zulümleri hatırlatırken, aylarca hapishaneleri doldurmak ve mağduriyetleri ve şikâyetleri çoğaltmak, hukuk devletinin şiârı değildir.

Devr-i sabık hikâyelerini hukuk çağında yaşamak, istikbâle kötü bir miras bırakmak demektir. Bu sebeple gelecek neslin bizden dâvâcı olması kehanet olmasa gerek.

Fırsatı ganimet bilip, siyasî veya şahsî sebeplerle hasmane jurnallik, yukarıdan aşağıya sirayet edince; özellikle iki kişi arasında geçen anlaşmazlık sebebiyle şikâyeti delil sayan bir hukuksuzluğu, fişlemeleri ve suç üretme gayretlerini yok saymak, silmek Müslüman, Nurcu, daha ötesi insanın şiârı olamaz.

YENİ ASYA NEREDE DURUYOR

Biz Yeni Asya camiası olarak ne darbelerin, ne devlete başkaldırının, ne zulmün, ne istibdadın ne de hukuksuzluğun yanında hiç olmadık, olmayacağız inşaallah. Bu günde insan olmanın ve dâvâ şuurunun gereğini yapmaya gayret ediyoruz. Ancak ne hikmetse kral çıplak demek, hakkı söylemek suç, hatta hıyanet oldu.

Suçumuz en evvel insan olmak! İnsan olmanın gereği; bana değmeyen yılan bin yaşasın değil, komşuya değme ihtimalini göz önünde bulundurmak, alınacak bir tedbir varsa beraber hareket etmektir. Ucu illa bana değince mi feryad ü figan… Sol cenah, dindar kesime bu noktadan çok vurdu ki, hak-hukuk herkese lâzım der, dururuz.

Diyelim ki bu mağdurlar dindar kesimden değil. Ve farzedelim ki başka dinden ve sokakta birileri bunlara vuruyor. Müdaheleye gücümüz ve yetkimiz yok ise en azından acımaz mıyız? Yerde kanlar içinde yatan ve tekme atılan birine “oh olsun” diyebilir miyiz?

Yaşanmış bir anektod

Alman polisi iki Müslüman arasında geçen bir anlaşmazlıkta taraf olmamış, demiş ki; “Onlar bizim malımıza ‘gavurun malı helâldir diyorlar. Bırak ne halleri varsa görsünler.” Müslüman algısına bakar mısınız?

Biz böyle miydik, ne oldu bize?

Aslî vazifemiz olan İ’la-yı kelimatullahı bu halimizle mi hayata geçireceğiz?

Dünya manevî bir buhran geçiriyor ve Kur’ân hakikatlerine muhtaç iken Müslüman deyince akla terör, hak-hukuk bilmezlik ve demokrasiden uzak tek adamlık geliyorsa hangi halimiz ve etvarımızla doğru İslâmiyeti gösterip onların fevc fevc İslâmiyete dehaletini bekleyeceğiz.

Artık Mü’mini, Nurcuyu geçtik, insanlık suçu işler olduk. Hak-hukuk ihlâlleri, zulümlere, topyekûn imhâlara, imamdan cemaate sirayet eden ve ters orantıyla, en azından “oh olsun” buğzumuzdan “dil(siz)li şeytana” arkadaş olduk.

En zayıfı olan zulme taraf olmamayı beceremiyorsak, bari hamiyetperverlere gölge etmeyelim yeter.

Korkunun hâkim olduğu ve damarının işletildiği bu devirde merdane tavır göstermek; hukuka olan inancı korurken, geleceği inşa etme adına hamiyetperverlerin varlığına kuvvet vermesi bakımından gayet ehemmiyetlidir.

M. Âkifin dediği gibi;

“Sâhipsiz olan memleketin batması haktır;
Sen sâhip olursan bu vatan batmayacaktır.”

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*