Sultanım

Uzun zamandır bazı sebeplerden dolayı bu kelime üzerine bir makale yazmak istedim. Fakat şartlar, ahvâl ve zemin müsaade etmedi. Vaktâ ki Ramazan-ı Şerif geldi, artık yazmaya mecbur kaldım.

Aslında bu makaleyi yazdıran Ayların “Sultanı” Ramazan ayıdır. Ramazan ayının derinliğine girildikçe, Kur’ân’ın nazil oluşunu düşündükçe, 83 yıllık bir manevî ömrü ihtiva eden Leyle-i Kadir’in içinde bulunduğunu görünce “ayların sultanı” demek, en güzel ve en lâyık ifade ve değerdir.

Sultan tabiri isim ve kelimesi de herkese verilmez. İnsanın adı Sultandır, fakat sultanın ne olduğunu bilmez. Meselâ 3 tane Yunus var: Biri Yunus balığı, biri Yunus Emre, biri Yunus Aleyhisselâm. Fakat üçü de birbirinden farklı yer ve değerlerdedir. Sultan ifade ve tabiri de böyledir. Buralarda beşer olarak yanılıyoruz, bilhassa “Sultan” tabirinin idrakından aciz ve yoksun olanlara bu tabiri kullanmak, onların yadırgamasına sebep olabiliyor.

Cenâb-ı Allah’ın bin bir isminin içinde “Sultan” ismi de vardır. Bilhassa çokların daima tesbihatlarında okuduğu İsm-i Azam duâsında “Ya Sultan” ismi geçmektedir. Kaldı ki bu İsm-i Azam duâsını okuyan için Efendimiz Aleyhissalâtu Vesselâmın cennet ile ilgili tebşiratı yani müjdesi vardır. Onun için her zemin ve zamanda “Ya Sultanu ya Allah”…

Sultanın bizim avamî lisandaki manası “kuvvet, kudret ve hâkimiyet sâhibi”. Bunlar Hz. Allah’ta var. Sonsuz, kusursuz, harika bir tarzda var. O zaman Yaratıcımıza ve sahibimize Sultan demeyeceğiz de kime diyeceğiz?

Peygamber Efendimiz (asm) için kelimeler bulamıyor ve aczde kalıyoruz. ”Levlake levlak“ 1 sözüne muhatap olması, Ali Ulvi Kurucu merhumun dediği gibi “Mahşerde nebiler bile senden meded ister” 2 manasına mazhar olması, ”Seni âlemlere rahmet olarak gönderdik” 3 ve emsâli âyetler ve 63 yıllık ömrünü Mi’rac hadisesiyle süslenmesi “Peygamberlerin Sultanı” olduğunun en büyük emaresidir. Onun için bütün zerratımızla onun (asm) şefaatine yöneliyor ve bekliyoruz.

Nihayetinde Kur’ân tefsirleri böyle ve Kur’ân’dan feyz alan onun büyük talebeleri böyle. Meselâ Hz. Mevlânâ’nın babası Bahaeddin Veled böyle: “Sultan-ı Ulema“dır. Peygamber Efendimizin (asm) büyük göç ve hicretten önce Belhli âlimlere gecedeki ikazı böyle. Günümüzde yaptığı muhteşem hizmetleriyle “Koca Sultan” ve neşrettiği Nur Külliyatında yaptığı fütuhatıyla “Sultanü’l-eser” lâkap ve payelerini almışlardır. Emsâlleri de böyledir, her birisi bir sultan. Bu Sultan tâ Osmanlı padihşahlarına ve emsallerine kadar gider. Güç ve kuvvet vs.
Hz. Bediüzzaman bu sultan tabirini en güzel şekliyle şöyle açıklar: “Abdiyetin içinde bir sultansın; ve cüz’iyetin içinde bir küllîsin; küçüklüğün içinde bir âlemsin; ve hakaretin içinde öyle makamın büyük ve daire-i nezaretin geniş bir nâzırsın ki, diyebilirsin: ‘Benim Rabb-i Rahîmim dünyayı bana bir hane yaptı. Ay ve güneşi o haneme bir lâmba; ve baharı, bir deste gül; ve yazı, bir sofra-i nimet; ve hayvanı bana hizmetkâr yaptı. Ve nebâtâtı o hanemin ziynetli levazımatı yapmıştır.”4

Küçük yaşlarımda büyüklerimin rahle-i tedrisinde aldığım bu dersin feyz ve idrakiyle en çok kullandığım kelime budur. Hz. Bediüzzaman’ın en namdar talebelerinden en ümmî talebelerine kadar… Erkeklerden kadınlara kadar… Hep bu tâbiri kullanmışımdır. Yani bu sensin, senden haberin var mı? Bazıları “Allah o gerçeğe vasıl etsin” derken, bazıları da elmanın elma olduğunu bilmediği gibi, hatalar ve gabavet halkasına girmişlerdir. Bu yaz gününde tesettürleriyle ibadeti ortaya koyanlara ve 16 saatlik oruç ile ağız kapayanlara Sultan demeyeceğiz de ne diyeceğiz? ”Ey insan kendini oku!” tâbiri daha çok anlaşılmaktadır. Okumayanların ve anlayamayanların vay hâline…

Dipnotlar:
1- Hadis-i kudsî, Keşfü’l-Hafa.
2- Gümüş Tül ve Alevler, A. U. Kurucu.
3- Enbiya Sûresi: 107. âyet.
4- 23. Söz, 2. Mebhas, 4. Nükte, B. S. Nursî.     

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*