Süre doldu, kaldırın kâğıtları!

Size bir fırsat verildi, ne isterseniz olacak dendi; ne isterdiniz?

Haydi bakalım, çok kısa olan süre başladı. Son… iki, üç.

Evet, kaldırın kâğıtları, süre doldu.

Tıpkı, nasıl geçtiği anlaşılmayan ömür gibi.

Gelsin kâğıtlar, kimler neler yazmış bakalım.

Bir anda neler neler düşünüyor insan. Haliyle kimin amacında ne varsa onu isteyecek değil mi? Kimi, kiminin istediğine gülecek, kimi de kiminin isteğini garip bulacak. Kiminin istekleri maddî olacak, kiminin manevî. Kimi sevdiğine kavuşmak isteyecek, kimi Rabbinin kendisinden razı olmasını. Ve belki de insan sayısınca istekler sıralanacak irili ufaklı.

Acı olan da, pek çok insanda, sağından solundan kendisine yüklenen, hayat hedefiymiş gibi duran, ‘Bir evin, bir araban, bir de işin varsa; hayat tamamdır.’ yüklemesinin ağır basması. Emaneti sahiplenmek bu olsa gerek.

Hayatı, bu kadar basit, bu kadar gelip geçici bir şeye bağlamak hiç de yakışık almıyor. Bir de kalk bir iki fani meta uğruna kavga, hile, yalanla; hayatları heba et. Olacak şey değil!

Faniyi kazanmak uğruna bakiden harcamak, hiç de akıllıca değil.

İnsan aklı, ‘Ne verdim, ne aldım; kârım nedir?’ diye bir muhasebe eder.

Etmez işte, çünkü tazyikat fazla. Nereden bulursan bul, nasıl bulursan bul elde et yeter. Sadece bu anlayış bile bir çöküşün ifadesi değil mi?

Size sunulmuş bir teklifin karşısındaki cevabınızı sorguladınız mı?

Şu an böyle bir teklif yok mu gerçekten? ‘İsteyin vereyim.’ diyen İlâhî irade, bize böyle bir teklif sunmuş olmuyor mu?

Süre başladı mı?!

Kaldırın kâğıtları, hayat amacınızda neler var bakalım!

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*