Suriye savaşında gelinen nokta…

Doğu veya Batı

altSuriye Savaşı’ndan sonra gelişen hadiselerin, Yeni Asya’nın önceden haber verdiği minval üzere cereyan etmesi; Avrupa ve Amerika’nın, Bediüzzaman’ın 5. Nota’da tesbit ettiği şekilde kendi içlerinde ayrışmaları, hadiseleri Risâle-i Nur adesesinden takip eden Yeni Asya okuyucularını şaşırtmış değil.

Arap Baharı fitnesiyle İkinci Avrupa’nın bölgede çıkarttığı iç savaşın mahiyeti tamamen ortaya çıkmıştır. Amerika ve Avrupa gazetelerinin yorumcularını mahcup edecek bu durumun inkârı, beş yüze yakın IŞİD militanının Pentagon’un yardımıyla Rakka’dan tahliyeleriyle imkânsız hale gelmiştir. Daha önce de, bu deccaliyet hareketinin önde gelen bazı militanları, yine aynı ordunun helikopterlerince cephelerden toplatılmış ve buradaki Amerikan üslerine ulaştırılmışlardı.

Suriye’deki emperyalist Batı, bu asrın en büyük yalan, dolap ve entrikasını beş altı senedir saklamaya çalışıyordu. Hatta Pentagon, Anti IŞİD ittifakı maskesi altında, altmışa yakın dünya devletini yalan ve cinayetlerine ortak etmişti. Fransa ve Belçika dışındaki (İngilizler, zaten her entrikada bulunuyorlar) ülkeler oyunun farkına vardıklarında askerini sahadan çekmişlerdi.

Amerika’yı dünyaya rezil eden hariciyeci ve Pentagon’cu neoconlar, son dakikaya kadar fitneye devam edecekler gibi… İki Avrupa gibi iki Amerika’nın da kendi içlerindeki mücadelelerinden habersiz avamı bizdeki hükümet medyası yanıltmaya devam ededursun. Doğru resimler vermek yerine, hükümeti kahraman göstermek uğruna, AKP yetkililerinin Londra ile Washington arasındaki günübirlik bilgilendirme ziyaretlerini milletten kaçırmaya çalışıyorlar.

AKP HÜKÜMETİ RAY DEĞİŞTİRMEYİ BAŞARABİLECEK Mİ?

Bu hükümet kadar; söylediklerinin tersini icra etmiş, verdiği sözleri tutamamış, dost ve düşmanlarının yerlerini değiştirmiş ve ömrünü hulful vaad ile geçirmiş bir başka hükümeti yakın tarihimiz göstermiyor. Burada 12 Eylül’ün başlattığı “zehirli süreci” de hesaba dahil etmemiz gerekiyor. Belki bu hükümetin en büyük günahlarından biri, demokrat geçindiği halde, demokrasiyi hançerlemesi olmuştur. Böyle bir hükümet Batı’da olsaydı çoktan istifa etmiş ve milletten özür dileyerek çekilmişti. Fakat AKP’nin Türkiye’de neocon ve neoliberal ittifakının desteğiyle demokratik zeminlerin hepsini imha etmiş olması, kendisinin de normal yollarla çekilmesine imkân vermiyor.

Biz burada, son yedi senedeki tenakuzları konuşmayacağız. Barzani meselesinde uğradığımız ihaneti, yalnız Türkiye’nin değil bütün İslâm dünyasının uğradığı ihanetleri de konuşmayacağız. İslâm dünyasının en gözde cemaati İhvan-ı Müslimin ile Cemaat-ı İslâmiye’ye yapılan ihanetleri, milyonlarca kardeş kanını, Marksist örgütle yapılan gizli anlaşmaları ve taş üstünde taş bırakılmamış Suriye ve Irak’ın tarih hazinelerini de konuşmayacağız.

Bizim hükümetten isteğimiz; bunca katliâm ve zulümlerden sonra, Avrupa ve Amerika’da bu cinayetlere bulaşmamış ve barış taraftarı olan siyasetçi ve diplomatlarla oturup kalıcı çözüm yolları bulmaya çalışmasıdır.

Emperyalist Batı’dan gelip bu cinayetleri işleyenleri barışçı, demokrat, İsevî ve insaniyetperver Batılılar ile karıştıran hastalıklı zihin yapısı hem Türkiye’ye ve hem de bölge insanlarına büyük felâketler getirdi ve getirmeye devam ediyor. Hükümete köşe yazılarıyla akıl veren gazetecilerin bu hususta mutlaka Bediüzzaman’a kulak vermeleri gerekiyor. İnsanların fânî, dâvânın ise baki olduğuna inananlar; Türkiye’nin vatana, millete ve İslâmiyete daha fazla zarar vermeden ray değiştirmesini istiyorlar. On beş senelik gerginlikten âsâbı harap olanların bu haklı isteği ancak Bediüzzaman’ı dinleyerek gerçekleştirilebilir.

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*