Süslüman mı, süslü iman mı?

Buzdolabını karıştırırken bir muza uzandı elim. Kabuğunu üç harekette soydum. Nefis gözüküyordu. Kabuğunun aroması, şekli ve tadıyla çok süslüydü gerçekten de…

İnsana güzellik sevdirildiğinden olsa gerek, muzun cismi de, tadı da lâtif bir keyif verdi bana.

Sani-i Zülcemal’in ben seveyim diye her şeyi süslemesini, bana cazip kılmak istemesini fark edince, bir an kendimi çok özel hissettim. Ki insan kaale alınmayı, herhangi bir şeyin beğenisine sunulmasını seviyor. Bunların insana yetmemesindendir ki başkaları tarafından beğenilmeyi de istiyor. Fikirleriyle, yaptıklarıyla, sözleriyle ve belki de şu yaşadığımız ‘Suretler Asrı’nda en çok da görünüşüyle beğenilmek arzusunu taşıyor. Kendisine yönelecek beğeni için her türlü süse ihtiyaç duyuyor. Ona sahip olabilmeye çalışıyor. Bu uğurda çoğu kere zor şartlara katlanmayı da göze alıyor.

‘Suretler Asrı’nın artık binaları, evleri, arabaları, mağazaları, kıyafetleri, sözleri, hayatları ve daha pek çok şeyi alabildiğince süslü ve cazibeli. Öyle ki dünyanın süsü arttıkça ‘ayırdedebilir misin soğuk çelik raylardan, yeşil bir tarlayı?’ sorusunun cevabı daha da zorlaşıyor.

Bu zorluğun sonucu olarak, yaşadığımız zamana özgü hayat şekilleri ve kavramları karşımıza çıkmaya başlıyor. Geçen hafta sonu basında yer alan bir yazı bu durumu yine gözler önüne serdi. ‘Kim bu Süslümanlar? sorusuyla başladı her şey’ başlıklı yazıda ele alınanlar gerçekten de ilginç. Yazı, üniversite gençliğinin literatürüne yeni giren kavramdan bahsediyor. Emolar, apaçiler, ikoncanlar gibi kavramlardan sonra, artık ‘Süslümanlar’ımız da var. Giyim tarzları ve yaşantılarıyla artık bir grup, ‘Süslümanlar’ olarak tanımlanıyor. Gençlik süslü ve Müslüman kelimelerini birleştirerek yeni bir tanımı önümüze koyuverdi.

İçinde yaşadığımız toplum, artık dünyanın süsüne ve ‘geniş imkân’larına daha kolay ulaşıyor.  

Elimizde sağlam bir mihenk olmadan çıkınca, çarşıya elmas niyetine süs diye, cam parçaları yutturulur hale geldi. Çünkü arzî olanla ebedî olan aynı pazara sürülüyor bu asırda. ‘İkra’ emriyle okumaya, ‘ala’ duygularla semavî olana meylederken, muhafazakâr kadın dergileriyle nasıl süslenilmesi gerektiği öğrenildi. Zikredildiğinde Rabbin yüceliğini ifade eden kelimelerin marka yapıldığı tekstil piyasasında en şık kıyafetlerin defileleri takip edildi. İnsana verilen süslenmek, beğenilmek gibi fıtrî bir duygu suretler çarşısında kayboldu. Zannımca sahip olduklarımızın markalı, albenili ve daha süslü olmasını istemek, beğenilmek arzusunun su-i isti’mâli oldu bu asırda.

Peki Allah her şeyi böyle süslü yaratmışken, beğenilme duygusunu bize vermişken kırılma noktası neresi oldu? Süslenmek, beğenilmek nereden sonra yolunu şaşırdı?

Cevap zannımca ‘Saadet Asrı’nın ‘Güzeller Güzeli’nde saklı. Oraya baksak neler göreceğiz kim bilir?

Bakın mescide gidiyor. Saçlarını ve sakalını düzeltmeyi ihmal etmeden ve en güzel kıyafetlerini giyerek. “Allah güzeldir, güzeli sever. Nimetini kulunun üzerinde görmek ister” diyerek.

Yine Peygamberimizin (asm) incisi Hz. Hasan, neden en güzel kıyafetleriyle namaza durduğunu soranlara “Allah güzeldir, güzeli sever. Ben Allah için süsleniyorum.” derken gerçek beğenenin kim olduğunu işaret ediyor bizlere.

Aynanın karşısında “Suretimi süslediğin gibi, ahlâkımı da süsle.” derken Fahr-i Kâinat Efendimize ve Hz. Ali’nin “En güzel süs seni insanlarla kaynaştıran, seni onların arasında güzel gösteren, dillerini senden koruyan huylarındır.” tavsiyesine kulak verince yolumuzu tekrar bulabiliriz.

Peki sorsak kendimize, peşinde koştuğumuz süslerimiz bize huzur ve sükûnet getirdi mi? Adeta “Kişinin en güzel süsü imanla birlikte olan huzur ve sükûnettir.” derken Resulullah (asm) süslerimizin bize ne getirip ne götürdüğünü sorgulamamızı istiyor.

Ve bize “İman çıplaktır. Süsü haya, elbisesi takvadır.” diye güzel bir hulle biçiyor.

O zaman ‘Suretler Asrı’nın süslümanı olmaktansa ‘Saadet Asrı’nın süslü imanına talip olup hayatımızı sütlimana çevirebilme fırsatı bizi bekliyor.

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*