Tadımlık, ibretli ve lâtifeli hakikatler

Çok değerli dostlar, iki aya yakın süren Toroslardaki “yayla sefası” dünden itibaren artık sona erdi.

Şimdi tekrar ikametgâhımız olan Antalya’ya avdet ettik. Bundan sonra Cenâb-ı Hak nasip ederse Türkiye ve dünya turlarımız kaldığı yerden devam edecek inşaallah.

Torosların o “Kudret Harikası” çam ormanlarındaki “İlâhî müziğin” çocukluğumdan beri iç dünyamda çınlayan sesleri ömür boyu kulaklarımda çınlamaya devam edecek inşaallah. Kur’ânî terbiyeden uzak, İslâmî alt yapıdan mahrum olan akıl, ruh ve kalplerin, sünnetullah tabir edilen İlâhî ve fıtrî kanunun gereği bütün tabiatın dilini anlayıp yorumlaması beklenemez. Onlara göre bu sesler sadece bir uğultudan ibarettir. Fakat asrın manevî tabibi, cennetmekân Üstadımın tabiriyle “çalışkan rüzgâr, cevval hizmetkârın” bütün ağaçlara, nebatlara ve kâinata verdiği hareketlilikle “cûş-u hurûşa” gelen “çam ağaçlarının”, rüzgârın şiddetine göre, bazen kuvvetli bir ıslığa, bazen tatlı bir tebessüme dönen ve bitmeyen “musıkîsinin” kalbe verdiği sürur, bedene verdiği oksijen, ruha verdiği çok tesirli ve doyurucu hazzı kelimelerle ifade etmekten aciz olduğumu da belirtmek isterim.

Bu derunî hislere maalesef bir sene hasret kalacağım. Muhakkak ki Rabbim emanetini almazsa! Bütün bu aldığımız maddî ve manevî enerjiyi yine kendi yolunda sâfîyâne ve halisane sarf etmeyi Rabbim nasip etsin inşaallah. Kendimi bedenen ve zihnen daha zinde ve tazelenmiş hissediyorum elhamdülillâh.  

Bu münasebetle de başta kendim olmak üzere siz değerli dostlarla bu mânâda “zihnî ve taze” bir tefekkür, yenilenme ve fikir jimnastiği yapmak istedim. Bu yazımda çeşitli zamanlarda aldığım notlardan bir demet sunmak istedim. Yazdan çıkıp sonbahara ilk adımları attığımız bu zaman diliminde küçük bir nükte, tatlı, tesirli bir ders ve keyifli bir ibret olmak dilek ve temennisinde bulunmak istiyorum.

İşte ibretli ve lâtifeli hakikatlerden bir demet:

BAŞKÖŞE!
Hazret-i Şems’i, konuşup nasihat etmesi için bir meclise davet etmişler. Hazret, meclise girer girmez, kapı eşiğine oturmuş. Kendisini başköşeye dâvet edenlere de şu cevabı vermiş: Adam adamsa oturduğu her yer köşe olur ona! Adam adam değilse, köşe bile eşik olur ona!

İÇİMİZDEKİ HOROZ
Çocuk: “Babacığım,” demiş. “Bana bir horoz alsan da, sabahları ötüp beni namaza kaldırsa.”

Adam: “Canım oğul,” diye cevap vermiş. “Senin içindeki horoz ötmedikten sonra, dışarıdaki horozun fayda vereceğini mi sanıyorsun?”

YEMEĞİ TAŞIMAK
Sasani hükümdarlarından Ardşir Babegân, doktoruna, “Bir günde ne kadar yemek yemeli?” diye sordu. Doktoru: “Üç yüz gram kadar yeter” dedi.

Babegân: “Bu kadarcık şey insana ne kuvvet verir ki?” diye bunu az bulunca, doktor şu karşılığı verdi: “Bu kadarı seni taşır. Bundan fazla olursa sen onu taşırsın.”

DAHA ZORUNU YAPIYOR!
Hz. Ali’ye (ra): “Allah, bu kadar insanı nasıl hesaba çeker?” diye sorulduğunda, şöyle cevap vermiştir: “Nasıl rızıklandırıyorsa öyle.”

CİMRİ

Meşhur Cimri Paşa, atlarının arpa yemesi gerektiğini söyleyen seyislerine kızar ve her seferinde; “Lâ havle” çekermiş.

Bir gün atları dermansızlıktan yığılıp kalınca, hiddetle sormuş: “Atlarıma ne oldu?”

Seyis, cevabı yapıştırmış: “Ne olacak efendim, ‘Lâ havle’ yiye yiye ‘Ve lâ kuvvete’ oldular.”

NE OLUYOR!
Mehmet Kırkıncı, “Hocam, ben namaz kılmakla Allah’a ne faydam oluyor?” diye soran birine şu cevabı vermiş: “Senin namaz kılmamakla kendine ne faydan oluyor?”

NASIL GEÇİRİR?
Necip Fazıl’a: “Allah, deveyi iğnenin deliğinden geçirebilir mi?” diye sormuşlar. “Evet, geçirir” demiş. Bunun üzerine “Deveyi mi küçültür, yoksa iğneyi mi büyültür?” demişler. Necip Fazıl, İlâhî Kudretin sonsuzluğunu ifade babında, şu cevabı vermiş: “Ne deveyi küçültür, ne iğneyi büyültür. Gökteki yıldızları senin gözbebeğine sığdırdığı gibi, vızır vızır geçirir.”

KADER
Kenân Rıfâi’ye sormuşlar: “Mademki neticede kaderin dediği oluyor. O halde niçin çalışıyoruz?” Şu cevabı vermiş: “Çalışmak da kaderin icabı olduğu için!”

İFTİHAR
Şeyh Şâmil, çarlık idaresi tarafından yakalanıp esir edildiğinde, Çar II. Aleksandır: “Sizin gibi büyük bir insanı misafir etmekle iftihar ederim” deyince, Şeyh Şâmil’in cevabı şu olmuş: “Siz benim misafirim olsaydınız, ben daha çok iftihar ederdim.”

İNSAN ve TANSİYON
“İnsan, kâinata hâkim bir varlıktır.” diyen felsefe öğretmenine, öğrencilerden biri, şu cevabı vermiş: “Tansiyonuna bile hâkim olamayan insan, kâinata nasıl hâkim olur?”

BİLMEK İÇİN ÖĞRENMEK

Tarih biyografisi ve monografi sahalarında erişilmesi çok güç bilgisiyle, dünya çapında bir şahsiyet olan İbnülemin Mahmud Kemâl (İnal)’a sormuşlar: “Sizdeki bilginin çok azına sahib olmalarına rağmen sizden çok daha fazla tanınanlar var. Bunun sebebi nedir?”
Şöyle cevap vermiş: “Ben bilmek için öğrendim, onlarsa bilinmek için!”

HERKES YANINDAKİNİ VERİR!

Kendisine hakaret edilen Hz. İsa’ya (a.s.): “Niçin karşılık vermediniz?” diye sorduklarında: “Herkes yanındakini verir” demiş. “Onda olan, benim yanımda yoktu.”

ŞÜKREDİYORUM

Adamın biri, Muhammed bin Vâsi’nin bacağındaki yarayı görüp, “Sana acıyorum” dediğinde, ondan şu cevabı almış: “Ben, aynı yaranın gözümde çıkmadığına şükrediyorum.”

SABIR

Cüneyd-i Bağdâdî’ye: “Sabır nedir?” diye sorduklarında şu cevabı vermiş: “Yüzünü ekşitmeden, acıyı yudumlamaktır.”

YETMEZ Mİ?
Asr-ı Saadetteki muhteşem hadiselerden duygulanan bir genç: “Keşke Peygamberimiz’in (asm) devesi olsaydım” deyince, Ali Suad atılmış: “Ümmeti olman yetmiyor mu?”

PEYGAMBER HÂNESİ
Hz. Mevlânâ, evlerinde yiyecek olarak hiçbir şey kalmadığını söyleyen hanımına tekrar tekrar sormuş: “Gerçekten hiçbir şey kalmadı mı?” “Evet,” demiş eşi. “Hiç yiyeceğimiz kalmadı.” O yoklukta tükenmez hazinelerin sahibini bulan Mevlânâ, ellerini kaldırıp: “Allah’ım sana hamd-ü senâlar olsun” diye şükretmiş. “Evim, Peygamber hanesine benzedi.”

DERDİN DEVÂSIZI…
İbn-i Sina’ya: “Dünyada devâsı olmayan bir dert var mıdır?” diye sorduklarında: “Derdin devâsızı, iyinin kötüye muhtaç olmasıdır” cevabını vermiş.

NOT:
Afyon’daki fecî kazada vefat eden şehitlerimize Allah’tan rahmet ve mağfiret diler; geride kalan ailelerine ve yakınlarına sabr-ı cemil ihsan etmesini Cenab-ı Hak’tan niyaz ederim. N.E.

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*