Takdire şayan tavır

Uzun yıllar evveldi. Doğu’da, tozun dumana katıldığı günlerdi. Sınır ilçelerinde yaşayanlar tedirginlik içindeydi. Adeta, iki ara, bir derede kalıp nefes tüketiyorlardı.

Terör denen bela yüreklere sinmiş, fitne ateşi bacaları sarmıştı.

Görev icabi orada bulunan bir memur, “randevu!” sonucu gelen üst düzey misafirlerle sohbet ediyordu.

Yönetimin ve ilgililerin soğuk yüzünün odasına yansıması karşısında, içindeki inancına dayalı mesaj ve endişelerini misafirlere, ziyaretçiere anlatıyordu.

“Siz, uzun yıllardır burada görev yapıyorsunuz!” sözüyle başlayan, tanıma-tanışma faslı zamana yayılmıştı.

“Terör, halk, devlet ve biz!” ekseninde devam ederken, maksadın anlaşılması karşısında sözü Bediüzzaman’a getirmiş, onun telif ettiği Risale-i Nur eserlerden bahsetmişti.

Gözlerin üzerinde olduğu bir andı. ”Bediüzzaman’nın gazetesi” demişti muhatabı. O da, onu doğrulamış ve Yeni Asya demişti.

Yazılanlar ve yazılarından hareketle ”Nurculuk hareketi” diye eklemişti. Rahatı, yüzüne yansımış, o da bundan memnundu.

Bediüzzaman ve eserleri, bu ülkenin öz malıydı. Yaşadığımız sıkıntılara çare nevinden ortaya koyduğu düşünceler umimi manada kabul görüyordu.

Bu vatan ve millet adına, onun hayatı ve eserleri ve talebelerinden bahsedilmesi, misafirleri şaşırtmış olmalı ki, ”Bediüzzaman bu mu?” diye sormuşlardı.

Cevap ise; gayet net ve açıktı: Evet, Bediüzzaman bu şekilde fikirlerini ortaya koymuştur. Yeni Asya da Bediüzzaman’ın tesbitlerini kitlelere ulşatıran bir yayın organıdır.

Sohbet bu minval üzerinde devam ettmiş, izahlar yapılmıştı.

Ve bir “Durum”.

On iki eylül ihtilali olmuş ve  o gün herkes şaşkındı. ”Nedir? Ne olacak? Mahiyeti nedir?” diye herkes biribirine soruyordu.

O gün evden sokağa çıkmış, çarşı merkezine doğru yol almıştık. Yolun yarısına ulaşmışken, askerler yolumuzu kesmiş, çaresiz eve geri dönmüştük.

Gazetemiz, Yeni Asya ile alakadarlığımızı bilen bir çok dost soruvermişti o durumu.

Gayet soğukkanlıydık. Sağ gösterip, sol vuran bir anlayışın kokuları genzimizi yakıyordu.

Bir haber gelir heyecanı içinde beklenen haberi ”Durum” yazısıyla gazetemizden almıştık.

Yapılan ihtilal hareketinin meşru olmadığını, her ihtilalin, demokrasi ve hürriyetlere, insan haklarına indirilen darbeler olduğunu okumuştuk.

Rahatlamıştık. Yeni Asya’nın doğru istikametli tavrı takdire şayandı.

Her zaman ve şimdi olduğu gibi.

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*