Tebliğde müsbet hareket (2)

* Tehdİt ve cebir yolunu değil, iknâ metodunu kullanmak: Kur’ân, 780’i aşkın âyetiyle, mütemadiyen “aklı, ilmi, araştırmayı, tahkiki, incelemeyi, tefekkürü” dikkatlere sunarak, “İnsanları Rabbinin yoluna hikmetle ve güzel öğütle çağır”1 diye emretmektedir. Dikkat edilirse, “hikmet ve güzellikle öğüt”, bir tavsiye değil, bir “emir”dir. Zîra, “medenîlere galebe çalmak ikna iledir; söz anlamayan vahşîler gibi, icbar ile değildir. Biz muhabbet fedaileriyiz; husûmete (düşmanlığa) vaktimiz yoktur.”2

* Korku ve ümit dengesini muhafaza etmek: Ne en basit ibâdet ve iyiliklerle, âmiyâne bir ifâdeyle “Cennet parselletmek”, ne de “Ne yaparsa yapsın, kurtuluşun mümkün olmadığı korkusunu” yaymak… Kur’ân ve hadîslerde kelime ve harflere kadar bu özellik ve denge mutlaka işleniyor: “Büyük vaizlerimiz hem âlim-i muhakkik olmalı, tâ ispat ve iknâ etsin. Hem hakîm-i müdakkik olmalı, tâ muvazene-i şeriatı (şeriatın ölçü ve dengesini) bozmasın. Hem beliğ-i muknî olmalı, tâ hal neyi gerektiriyor ve zaman ne icap ettiriyorsa ona muvafık söz söylesin. Ve şeriatın mizanıyla tartsın. Ve böyle olmaları da şarttır.”3

* İnanç hürriyetine saygı: Herkesi inancında, itikadında, düşüncelerinde şahâne serbest ve rahat bırakmak Kur’ân’ın kesin emridir. Kâfirun Sûresi dâhil bir çok yerde bu hakikat açıklanır. “Dinde zorlama yoktur. Gerçekten doğrulukla eğrilik, imân ile küfür birbirinden ayrılmıştır.”4
Kimseye inancını değiştirmesi için veya başka bir inanç telkin ederken, asla en küçük bir baskı ve şiddete başvurulamaz.

* Kim olursa olsun, mücâdele nasihat, öğüt ve dâveti, “hikmet” çerçevesinde ve en güzel şekilde yapmalıdır: Nahl Sûresinin 125’inci âyeti “İçlerinden zulmedenleri bir yana, ehl-i kitapla ancak en güzel yoldan mücadele edin ve deyin ki: Bize indirilene de, size indirilene de iman ettik. Bizim İlâhımız da sizin İlâhınız da birdir ve biz Ona teslim olmuşuzdur”5 şeklinde tevhîde dâvet etmeyi tavsiye eder.
Kur’ânî ve Muhammedî (asm) metod ve usûl böyle çizilmiştir ve Müslüman, insanlara bu çerçevede yaklaşarak imâna dâvet etmelidir. Bunun muhtevâsını açarsak, “İslâmiyeti iyice öğrenmek, ilim, akıl ve mantık ile yaklaşmak, kevnî deliller göstermek (çünkü Kur’ân, bu yolu takip eder); nezâket, nezahet, temiz giyim, kuşam, yumuşak söz kullanmak ve dil bilmek” gerektiğini görürüz.

* İnsanları tahkir etmemek, münakaşa etmemek ve yalanlamamak: Bu, aslında bir tebliğ ve irşad metodudur. İnsanları samimi dost bilmek ve kıskançlıklarından gelen sıkıntılara karşı tahammül göstermek gerekir.

Dipnotlar:
1- Nahl Suresi, 125., 2- Tarihçe-i Hayat, Yeni Asya Neşriyat, s. 52., 3- Divân-ı Harb-i Örfî, Yeni Asya Neşriyat, s. 88-89. 4- Tarihçe-i Hayat, s. 80., 5- Mâide Suresi, 77.

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*