Tekraren okunabilen kitapların zaferi

Geride bıraktığımız haftanın birkaç gününü okuma sevdalısı bir grup üniversiteli kardeşlerimizle geçirdik.

Okulları tatile girer girmez, bir–iki haftalığına da olsa kendilerini Risâle–i Nur’ları okumaya vermişler. Aynen, daha başka yerlerde olduğu gibi…

Hayran kalmamak elde değil; zira, bu öyle bir okuma ki, günlerce, haftalarca devam etse, yine de usanç vermiyor. Günde 50 ilâ 200 sayfa arasında risâle okuyabilenler var.

Esasında bu noktadan da anlaşılıyor ki, okuyanı hiç usandırmayan, hatta daha fazla okuma şevkini uyandıran Nur Risâleleri, Kur’ân’ın malıdır ve onun hakikî bir tefsiridir…

Ne mutlu, bu tür okuma programına dahil olanlara.

Çoğu yayıncılar, son yıllarda yeterince kitap basamamaktan, bastıkları kitapları ise satamamaktan şikâyetçi.

Doğrusu, eskiye nazaran okumaya meyil bir derece azalmış, zayıflamış durumda. Bilhassa, internet ve bilgisayar teknolojisinin gelişmesiyle, kitaba duyulan ilgili daha da zayıfladı.

Sebebi, insanlar istediği bilgiye sanal ortamda rahatça ve masrafsız bir şekilde ulaşabiliyor. İstediği bilgiye bedava ulaşan bir kimsede, kitap satın alıp okuma arzusu haliyle geriliyor. Hele bu kitap, sadece bir defa okunup bir kenara atılacaksa, yani tekraren okunma ihtiyacı duyulmayan bir kitapsa, kişi bunu neden alsın ki…

İşte bu noktada, Nur Risâleleri yine de son derece şanslı bir konumda görünüyor. Çünkü, tekraren okunan, okunması gereken eserler bunlar.

Dahası, kişi bulunduğu her yerde elinin altında, yanı başında olmasını istediği bu eserlerin, seyahat esnasında, yahut köylere, kırlara çıkıldığında da yine yanında olmasını ister. Çünkü, daha evvel okuduğu bir yeri, bir kez daha, bir kez daha okuyacak, okuması gerekecek de ondan…

Evet, her okuyuşta ayrı bir feyiz, ayrı bir halâvet kazandıran Nur Risâleleri, gelişen teknolojiye de meydan okurcasına kendini okutturmaya devam ediyor. Kaldı ki, bilgisayarda ve internette de belki en çok okunan eserler, yine de Risâle–i Nurlardır.

* * *
Yıllar önce, bir hocaefendi, içindeki enâniyet küpünü boşaltırcasına şunu söylemişti: “Ben, Risâleleri bir okuyuşta anlıyorum. Nur Talebeleri gibi öyle dönüp dönüp okumam, okuma ihtiyacını duymam.”

İşte, şimdi anlaşılıyor ki, “bir tek okuyuşta” hemen anlaşılıveren ve bir daha da okunma ihtiyacı duyulmayan kitaplar ciddî bir “okunmama krizi” ile karşı karşıya iken, Risâle–i Nurlar ise, hem çok okunuyor, hem de tekraren okunmaya devam ediyor.

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*