Türk milletinin son bin senesini atlayarak Anadolu’da “Türk milliyetçiliği” adı altında “ırkçı bir devlet kuranların” Türkçe dışındaki dilleri yasakladıkları mâlûm. Gayri insanî bir yasağın mantıksızca uzun süre devam etmesinin hemen arkasından TRT’nin Kürt dilinde yayına başlaması, bazı çevrelerde “inkılâp” gibi hissedilmiş olabilir. Ama kaderin garip bir cilvesidir ki, istibdadın sebep olduğu uzun yasak ve durağanlığın ardından, bazen yeni menfi inkılâplar da gelebiliyor.
İnsanların anadillerinde konuşmalarından daha normal ne olabilirdi ki… Gel gör ki, yetmiş-seksen seneye yakındır Türk dilinde biriktirilen sefahet, ahlâksızlık ve menfi milliyetçilik bu kez Kürtçe ile insanlarımıza ve komşu ülkelerdeki dindaşlarımıza verilmeye başlanıyor. Bu meselede problemin adeta “Kürtçe konuşmak veya konuşmamak” tarzında takdimi, Kürtçe konuşan insanımıza hakikî beklentilerini unutturarak, sefahetle yöre insanı hipnotize edilmeye başlandı. Kürt kültürünün saz-söz, davul-zurna, birkaç ağıt ve menkıbeden ibaret olduğunu iddia edercesine, bin seneyi aşkındır dile, geleneğe, mekâna, mimarîye, musikîye ve folklora akarak kendi motiflerini oluşturan “İslâmiyet”in, TRT Şeş’te birkaç program dışında genel olarak ihmal edilmesi, ister istemez yörenin dindar insanlarında tedirginlik oluşturdu.
Elbette ki esas itibarıyla TRT’nin bu hizmeti takdire şayandır. Şarkın istidat ve kabiliyetini inkişaf ettirecek, Türkiye’nin millî beraberliğini pekiştirecek, dinsiz ırkçı Kürtlerin yöredeki fitne ve ahlâksızlıklarını sona erdirecek ve bilhassa Şarkın asıl mayası olan İslâmî hayatı inkişaf ettirecek bir yayına can kurban…
Ama sefahetle yüzleri kararmış, bozulmuş kimyalarıyla ne doğu ve ne de batı karakterini yansıtmayan, ağırbaşlı ve mert Kürt mentalitesine tamamen ters program ve programcılarla Kürtleri uzun süre kandırmak mümkün olmaz. Sefahetin, nifakın, dinsiz batı felsefesinin Kürtçe kalıplarla dindar kitlelere takdimi vatana, millete ve Kürtlere fayda getiremez kanaatindeyiz.
Otuz seneyi aşkındır “dinsiz Avrupa’nın yardımıyla” Kürtlerin içinde başgösteren bolşevizm ve sosyalizmle yetişen Türkiye ve İslâmiyet karşıtı, mektep görmüş marjinal bir grubun sesini ve isteklerini yöre halkının haklı beklentileriyle karıştıranlar, devletin açtığı bu kanalla millete zarar verirler.
Bu haliyle TRT 6, neocon ve neoliberallerin ortak çalışması olan “Büyük Ortadoğu Projesine” yardımcı bir unsur niteliğinde görülüyor. İslâm ülkelerindeki öğretim sistemlerinde yapılan müfredat değişiklikleri, Türklerdeki “yeni formatlar” ve bilhassa Afganistan ve Pakistan’daki “geleneksel İslâmî eğitime” açılmış dehşetli savaş, 11 Eylül’ün sivil unsurlarıyla İslam coğrafyasını işgale devam etmekte olduğunu gösteriyor.
Gönül arzu ediyor ki, devletin Kürt dilindeki TV yayını, yalnızca Türkiye’nin inisiyatifinde olsun. Fakat Kuzey Irak yönetiminin bu husustaki yetersizliği, İran ve Suriye Kürtlerini de bu havuzda toplama emeli, konuşma dili olarak Irak Kürtçesinin seçilmesi, TRT Şeş’in inisiyatif olarak bizim dışımızda neşvü nema göstereceğini ihsan ediyor. Neoliberallerin desteğiyle yapılan Erbil toplantısının hemen akabinde işe başlamış olması, kuşkularımızı güçlendiriyor.
Böyle global projelerde vitrinler esas alınmaz. Bazen dine en fazla zarar getirecek bir icraatı dindarlara yaptırırlar. Tesettür yasağını, eşi tesettürlü siyasetçiler eliyle yaygınlaştırdıkları gibi, yenilikçi dindarları da ihtilâl yasakçılığına bekçi tutarlar. Ömürleri İsrail ve siyonizm aleyhine slogan atmakla geçmiş gençliği, İsrail’in global ve lokal menfaatlerinde çalıştırırlar. Bahsetmeye çalıştığımız şu mânâların örneklerini okuyucularımız en az bizim kadar bilirler. TRT Şeş’te vazifelendirilmiş kadroları tenzih ederek, teyakkuzda kalmaları için bunları yazma ihtiyacı duyuyoruz.
Benzer konuda makaleler:
- Müslümanlara saygı gösterin
- Burkayı yasaklamak insan haklarına aykırı
- “Eğitim hakkı”nın “inanç hakkı”yla takası…
- Amerikalı fotoğrafçı Genna Martin: Başörtüsü yasağı korkunç bir şey
- Bu nasıl bir dindarlık?
- Almanya´da örtü yasağına red
- Yasak var, sahibi yok
- Nevruz, Kemalizm ve din
- “Niçin okula başörtümle gidemiyorum?”
- Memuriyet bir hizmetkârlıktır, tahakküm aleti değil
Almanya İslam Konseyi Din Şurası Sözcüsü / Eğitimci – Yazar
İlk yorum yapan olun